breeze - English Turkish Sentences
English Turkish
breeze esinti n.
  • Certain breezes are perhaps detectable, but not much more.
  • Bazı esintiler belki tespit edilebilir, ancak daha fazlası değil.
  • There is usually a cool breeze here in the evening.
  • Burada genellikle akşamları serin bir esinti olur.
  • There's a nice breeze here.
  • Burada güzel bir esinti var.
Show More (10)
breeze meltem n.
  • The breeze feels good.
  • Meltem iyi hissettiriyor.
  • A little breeze is blowing.
  • Küçük bir meltem esiyor.
  • A little breeze is blowing.
  • Biraz meltem esiyor.
Show More (1)
breeze hafif rüzgar n.
  • Sweet scents are borne on soft breezes.
  • Hoş kokular hafif rüzgârlarla yayılır.
  • The candle's flame is flickering in the soft breeze.
  • Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
Show More (-1)
breeze çocuk oyuncağı n.
  • The students found the final examination to be a breeze.
  • Öğrenciler için final sınavı çocuk oyuncağıydı.
Show More (-2)