|
- Excuse me, where is the café?
- Affedersiniz, kafe nerede?
- The café is just around the corner.
- Kafe hemen köşede.
- I am reading the newspaper in the café.
- Ben kafede gazete okuyorum.
- I met a friend in town, and I drank a cup of coffee with her in a café.
- Şehirde bir arkadaşla karşılaştım ve onunla bir kafede bir fincan kahve içtim.
- In the Dutch town of Maastricht there ought to be 53 churches, but some of them are already used as shops, cafés or museums.
- Hollanda'nın Maastricht kentinde 53 kilise olması gerekiyor ama bazıları mağaza, kafe ya da müze olarak kullanılıyor.
- The Sorbonne students meet in the cafés.
- Sorbonne öğrencileri kafelerde buluşurlar.
- In the Dutch town of Maastricht there ought to be 53 churches, but some of them are already used as shops, cafés or museums.
- Hollanda kenti Maastricht'te 53 tane kilise olması gerekir, ama onlardan bazıları zaten mağaza, kafe ya da müze olarak kullanılır.
- After we visit the Arc de Triomphe, we'll stop at a nice café.
- Arc de Triomphe'u ziyaret ettikten sonra, güzel bir kafede duracağız.
- Every day I go to the café and have coffee.
- Her gün kafeye gidip kahve içiyorum.
- Cat cafés have started opening up all over the world.
- Dünyanın her yerinde kedi kafeler açılmaya başladı.
- Cat cafés have started opening up all over the world.
- Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
- I met a friend in town, and I drank a cup of coffee with her in a café.
- Şehirde bir arkadaşımla tanıştım ve onunla bir kafede kahve içtim.
- Cat cafés are popular in Japan.
- Kedi kafeler Japonya'da popülerdir.
- The Sorbonne students meet in the cafés.
- Sorbonne öğrencileri kafelerde buluşuyor.
- The café is just around the corner.
- Kafe hemen köşeyi dönünce.
- The manager is having his breakfast at a café.
- Müdür bir kafede kahvaltısını yapıyor.
- We went to the café that I told you about.
- Sana bahsettiğim kafeye gittik.
- The Sorbonne students meet in the cafés.
- Sorbonne öğrencileri kafelerde buluşur.
- Every day I go to the café and have coffee.
- Her gün kafeye gidip kahve içerim.
- We went to the café that I told you about.
- Sana hakkında bahsettiğim kafeye gittik.
- The manager is having his breakfast at a café.
- Müdür kahvaltısını bir kafede yapıyor.
- I am reading the newspaper in the café.
- Kafede gazete okuyorum.
- Cat cafés are popular in Japan.
- Japonya'da kedi kafeler popüler.
- The stranger invited me to a nearby café.
- Yabancı beni yakındaki bir kafeye davet etti.
Show More (21)
|
