confront - English Turkish Sentences
English Turkish
confront karşı koymak v.
  • Someone has to confront him.
  • Biri ona karşı koymak zorunda.
  • Did you ever confront him?
  • Hiç ona karşı koydun mu?
  • Someone has to confront them.
  • Biri onlara karşı koymak zorunda.
Show More (3)
confront karşılaşmak v.
  • The difficulties confronting the board of directors were not easy to handle.
  • Yönetim kurulunun karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek kolay değildi.
  • She opened the door only to be confronted by a crowd of reporters.
  • Kapıyı açtığında bir gazeteci kalabalığıyla karşılaştı.
  • The farmer is the first person to confront a forest fire.
  • Bir orman yangınıyla ilk karşılaşan kişi çiftçidir.
Show More (1)
confront yüz yüze getirmek v.
  • He confessed after being confronted with evidence.
  • Kanıtlarla yüz yüze getirildikten sonra suçunu itiraf etti.
  • He was confronted with some difficulties.
  • Bazı güçlüklerle yüz yüze getirildi.
Show More (-1)
confront yüz yüze gelmek v.
  • He is confronted by many difficulties.
  • O pek çok güçlükle yüz yüze geliyor.
  • Tom confronted Mary directly.
  • Tom doğrudan Mary ile yüz yüze geldi.
Show More (-1)
confront yüzleşmek v.
  • He decided to confront his fear of heights by doing bungee-jumping.
  • Yükseklik korkusuyla bungee-jumping yaparak yüzleşmeye karar verdi.
Show More (-2)