crash - English Turkish Sentences
English Turkish
crash kaza n.
  • This is like calling a crash involving several cars or lorries on a motorway a natural disaster.
  • Bu, otoyolda birkaç araba veya kamyonun karıştığı bir kazaya doğal afet demek gibi bir şey.
  • Before the crash, Tom had been hoping to become a professional tennis player.
  • Kazadan önce Tom profesyonel bir tenis oyuncusu olmayı umuyordu.
  • Tom didn't die in the crash.
  • Tom kazada ölmedi.
Show More (36)
crash düşmek v.
  • If these engines fail as a result of technical problems or deliberate sabotage, then the aircraft will crash.
  • Eğer bu motorlar teknik sorunlar ya da kasıtlı bir sabotaj sonucu arızalanırsa, uçak düşecektir.
  • If these engines fail as a result of technical problems or deliberate sabotage, then the aircraft will crash.
  • Bu motorlar teknik sorunlar ya da kasıtlı sabotaj sonucu arızalanırsa, uçak düşecektir.
  • We have heard on the news that a Russian commercial airliner has crashed into the Black Sea.
  • Haberlerde bir Rus ticari uçağının Karadeniz'e düştüğünü duyduk.
Show More (17)
crash çökmek v.
  • But all those feelings collided and came crashing in on me at once.
  • Ama tüm bu duygular bir anda çarpıştı ve üzerime çöktü.
  • Tom's computer keeps crashing.
  • Tom'un bilgisayarı sürekli çöküyor.
  • My computer crashed.
  • Bilgisayarım çöktü.
Show More (8)
crash çarpmak v.
  • He would still be alive if he had been wearing his seat belt when the car crashed.
  • Araba çarptığında o, emniyet kemerini takıyor olsaydı hala hayatta olurdu.
  • The ship crashed on the rocks.
  • Gemi kayalara çarptı.
  • Tom crashed his car into Mary's fence.
  • Tom, arabasını Mary'nin çitine çarptı.
Show More (7)
crash çökme n.
  • What would happen if the long-term savings of future pensioners were engulfed in a stock-market crash?
  • Geleceğin emeklilerinin uzun vadeli birikimleri bir borsa çöküşünde yutulursa ne olur?
  • In some rare instances, the amount of unwanted content could cause your web browser to crash.
  • Bazı nadir durumlarda, istenmeyen içerik miktarı web tarayıcınızın çökmesine neden olabilir.
  • Tom's computer crashes constantly.
  • Tom'un bilgisayarı sürekli çöküyor.
Show More (2)
crash çarpışma n.
  • I heard a crash.
  • Bir çarpışma duydum.
  • Crashes happen all the time.
  • Çarpışmalar her zaman olur.
  • I heard an awful crash.
  • Korkunç bir çarpışma duydum.
Show More (1)
crash çarpışmak v.
  • Two passenger trains crashed in Shanghai.
  • İki yolcu treni Şangay'da çarpıştı.
  • A cab crashed into a train this Wednesday.
  • Bu çarşamba bir taksi ve bir tren çarpıştı.
  • The two cars crashed.
  • İki araba çarpıştı.
Show More (0)
crash çakılmak v.
  • The plane turned sharply to the right just before it crashed.
  • Uçak çakılmadan hemen önce keskin bir şekilde sağa dönmüş.
  • Our plane crashed into the sea.
  • Uçağımız denize çakıldı.
Show More (-1)
crash yere çakılmak v.
  • The pilot bailed out before the plane crashed.
  • Pilot uçak yere çakılmadan önce paraşütle atladı.
  • Did the plane crash?
  • Uçak yere çakıldı mı?
Show More (-1)
crash sabahlamak v.
  • I need a place to crash.
  • Sabahlamak için bir yere ihtiyacım var.
Show More (-2)
crash iflas n.
  • During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.
  • 1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti.
Show More (-2)
crash batmak v.
  • The stock market has crashed.
  • Borsa battı.
Show More (-2)
crash gürültü n.
  • I heard a crash at about ten o'clock last night.
  • Dün gece saat on civarında bir gürültü duydum.
Show More (-2)