|
- The celebration of Easter is a custom.
- Paskalya kutlamaları bir gelenektir.
- In the European Union we say that human rights should come before any custom or social philosophy.
- Avrupa Birliği'nde insan haklarının her türlü gelenek ya da sosyal felsefeden önce gelmesi gerektiğini söylüyoruz.
- That is our custom and practice but in a world of BSE and CJD, we cannot be purists.
- Bu bizim geleneğimiz ve uygulamamızdır ancak BSE ve CJD'nin olduğu bir dünyada sadeci davranamayız.
- That custom has become very widespread.
- O gelenek çok yaygınlaştı.
- He is acquainted with the custom.
- O, geleneği bilir.
- Have you ever heard of a custom as strange as this?
- Sen hiç bunun kadar tuhaf bir gelenek duydun mu?
- This custom dates back to the 12th century.
- Bu gelenek 12. yüzyıla kadar uzanıyor.
- In Japan, tipping is not a custom, as such can be a source of offense.
- Japonya'da bahşiş verme geleneği yoktur, bu rencide edici olabilir.
- This custom began in the Edo Period.
- Bu gelenek Edo Dönemi'nde başladı.
- He is acquainted with the custom.
- Bu geleneği biliyordu.
- The custom originated in China.
- Bu gelenek Çin'de ortaya çıktı.
- This evil custom must be abolished.
- Bu kötü gelenek ortadan kaldırılmalı.
- We have to do away with such a bad custom.
- Böyle çirkin bir geleneği ortadan kaldırmalıyız.
- That custom is quite foreign to the Japanese.
- O gelenek, Japonlara oldukça yabancıdır.
- This is an old Canadian custom.
- Bu eski bir Kanada geleneğidir.
- According to an old Christmas custom, if a woman is caught standing under hanging mistletoe, a man may kiss her.
- Eski bir Noel geleneğine göre, bir kadın asılı ökseotunun altında dururken yakalanırsa, bir erkek onu öpebilir.
- The custom originated in China.
- Gelenek, Çin kökenlidir.
- Have you ever heard of a custom as strange as this?
- Hiç bu kadar garip bir gelenek duydunuz mu?
- This custom is unique to America.
- Bu gelenek Amerika'ya özgüdür.
- It is our custom to visit Japan in October.
- Ekim ayında Japonya'yı ziyaret etmek bizim geleneğimizdir.
- This custom began during the Edo period.
- Bu gelenek Edo döneminde başladı.
- That custom has become very widespread.
- Bu gelenek çok yaygınlaştı.
- This custom is peculiar to Japan.
- Bu gelenek Japonya'ya özgüdür.
- The custom was handed down from generation to generation.
- Gelenek nesilden nesile aktarıldı.
- This evil custom must be abolished.
- Bu kötü gelenek kaldırılmalıdır.
- This is an ancient Chinese custom.
- Bu eski bir Çin geleneği.
- According to an old Christmas custom, if a woman is caught standing under hanging mistletoe, a man may kiss her.
- Eski bir Noel geleneğine göre, eğer bir kadın dikilen ökseotunun altında dururken yakalanırsa, bir adam onu öpebilir.
- This custom dates from the Edo period.
- Bu gelenek Edo döneminden kalma.
- That's an old Russian custom.
- Bu eski bir Rus geleneği.
- Where did this custom start?
- Bu gelenek nerede başladı?
- That's an old Canadian custom.
- O eski bir Kanada geleneğidir.
- They have practiced this custom for many years.
- Bu geleneği uzun yıllardır uyguluyorlar.
- When did this custom start?
- Bu gelenek ne zaman başladı?
- It is our custom to take off our shoes when we enter the house.
- Biz eve girdiğimizde ayakkabılarımızı çıkarmak bizim geleneğimizdir.
- This custom should be done away with.
- Bu gelenek ortadan kaldırılmalı.
- That's an old German custom.
- Bu eski bir Alman geleneği.
- That custom is quite foreign to the Japanese.
- Bu gelenek, Japonlara oldukça yabancı.
- It's a custom to have turkey at Thanksgiving.
- Şükran Günü'nde hindi yemek bir gelenektir.
- This custom dates from the Edo period.
- Bu gelenek Edo döneminden kalmadır.
- According to custom, the bride should be compliant.
- Geleneklere göre, gelin uyumlu olmalı.
- This is a custom peculiar to Japan.
- Bu Japonya'ya özgü bir gelenek.
- That's an old Canadian custom.
- Bu eski bir Kanada geleneği.
- There is a custom of eating rice cakes for New Year's in Japan.
- Japonya'da yeni yıl için pirinç keki yeme geleneği vardır.
- This custom should be done away with.
- Bu gelenek ortadan kaldırılmalıdır.
- This custom began during the Edo period.
- Bu gelenek Edo dönemi sırasında başladı.
- This is a custom peculiar to Japan.
- Bu, Japonya'ya özgü bir gelenektir.
- There is a custom of eating rice cakes for New Year's in Japan.
- Japonya'da yılbaşı için pirinç kekleri yeme geleneği vardır.
- They have practiced this custom for many years.
- Onlar yıllardır bu geleneği uyguluyorlar.
- According to custom, the bride should be compliant.
- Geleneğe göre, gelin uyumlu olmalıdır.
- This custom is followed in most households.
- Bu gelenek çoğu evde uygulanır.
- This has been the custom for many, many years.
- Uzun yıllardır gelenek bu şekilde.
- It's an old custom.
- Bu eski bir gelenek.
- This custom is dying out nowadays.
- Bu gelenek günümüzde yok oluyor.
- This custom dates from ancient times.
- Bu gelenek çok eski zamanlardan kalma.
- That's an old Japanese custom.
- Bu eski bir Japon geleneği.
- That's an old Russian custom.
- O eski bir Rus geleneği.
- I like this custom.
- Bu geleneği seviyorum.
- This has been the custom for many, many years.
- Bu, çok uzun yıllardır süregelen bir gelenek.
- It's a custom to celebrate Christmas.
- Noel'i kutlamak bir gelenektir.
- Did you ever hear of such a strange custom?
- Hiç böyle garip bir gelenek duydun mu?
- I think this kind of custom is unique to Asian countries.
- Sanırım bu tür bir gelenek Asya ülkelerine özgü.
- This custom dates from ancient times.
- Bu gelenek eski çağlardan gelmektedir.
- In Japan, tipping is not a custom, as such can be a source of offense.
- Japonya'da bahşiş vermek bir gelenek değildir, bu nedenle bir gücenme nedeni olabilir.
- Custom, then, is the great guide of human life.
- O halde gelenek, insan hayatının en büyük rehberidir.
- This is a local custom.
- Bu yerel bir gelenek.
- This custom began in the Edo Period.
- Bu gelenek Edo Döneminde başladı.
- This custom dates back to the 12th century.
- Bu gelenek 12. yüzyıla kadar uzanır.
- That's an old American custom.
- Bu eski bir Amerikan geleneği.
- This custom is followed in most households.
- Bu gelenek çoğu evde takip edilir.
- We must do away with such a custom.
- Böyle bir geleneği ortadan kaldırmalıyız.
- That custom is on the decrease.
- Bu gelenek giderek kaybolmaktadır.
- It is our custom to take off our shoes when we enter the house.
- Eve girerken ayakkabılarımızı çıkarmak bizim geleneğimizdir.
- This is an old Canadian custom.
- Bu eski bir Kanada geleneği.
- The odd custom is peculiar to the region.
- Bu tuhaf gelenek bölgeye özgüdür.
Show More (71)
|
