| 1 |
delivery |
teslimat |
n. |
|
- Some e-commerce sites offer free delivery services worldwide.
- Bazı e-ticaret siteleri dünya çapında ücretsiz teslimat hizmeti sunuyor.
- We should be able to conclude long-term delivery contracts for gas.
- Gaz için uzun vadeli teslimat sözleşmeleri yapabilmeliyiz.
- We are interested in delivery.
- Biz teslimatla ilgileniyoruz.
- I shall take careful note of the comments regarding the aid deliveries.
- Yardım teslimatlarına ilişkin yorumları dikkatle not edeceğim.
- Deliveries of heavy fuel oil, the US contribution to KEDO, have, in the past at least, been sporadic.
- ABD'nin KEDO'ya katkısı olan ağır akaryakıt teslimatları en azından geçmişte düzensizdi.
- Even during the last two years, when times were good, we have accumulated a delivery gap.
- İyi geçen son iki yılda bile teslimat açığımız birikti.
- The competition is forced to choose between cheaper deliveries or going under.
- Rekabet, daha ucuz teslimat ya da batma arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır.
- If you wish to check out from different delivery areas, please inform him at the first delivery.
- Farklı teslimat bölgelerinden çıkış yapmak istiyorsanız, lütfen ilk teslimatta kendisine bilgi verin.
- The street behind my house is too narrow for delivery trucks.
- Evimin arkasındaki sokak teslimat kamyonları için çok dar.
- I have a delivery for her.
- Onun için bir teslimatım var.
- Do you charge for delivery?
- Teslimat için ücret alıyor musunuz?
- I have a delivery for them.
- Onlar için bir teslimatım var.
- How long do I have to wait for delivery?
- Teslimat için ne kadar beklemem gerekiyor?
- Is there a delivery charge?
- Teslimat ücreti var mı?
- We have two deliveries every day.
- Her gün iki teslimatımız var.
- Who made the delivery?
- Teslimatı kim yaptı?
- I have a delivery for Tom.
- Tom'a bir teslimatım var.
- Do you charge for delivery?
- Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
- Deliveries will continue as usual.
- Teslimatlar her zamanki gibi devam edecek.
- Deliveries will continue as usual.
- Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
- Delivery is six weeks.
- Teslimat altı hafta sürer.
- I have a delivery for him.
- Ona bir teslimatım var.
- I have a delivery for her.
- Ona bir teslimatım var.
- Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
- Hızlandırılmış teslimat 10 dolara mal olacak.
- I have a delivery to make.
- Yapmam gereken bir teslimat var.
- I have a delivery for you.
- Sizin için bir teslimatım var.
- Is there a delivery charge?
- Bir teslimat ücreti var mı?
- I have a delivery for him.
- Onun için bir teslimatım var.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
- Tom's Tavern teslimat hizmeti de sunmaya başladığından beri telefon yağmuruna tutuluyor.
- Delivery is not included in the price.
- Teslimat fiyata dahil değildir.
- I have a delivery for you.
- Sana bir teslimatım var.
- I canceled the newspaper delivery.
- Gazete teslimatını iptal ettim.
- I drive a delivery truck.
- Teslimat kamyonu kullanıyorum.
- You signed for the delivery.
- Teslimat için imza attın.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süreliğine evden uzakta olursam, posta teslimatını durduracağım.
- I have a delivery for Tom.
- Tom için bir teslimatım var.
- Allow three weeks for delivery.
- Teslimat için üç hafta bekleyin.
- I have a lot of deliveries today.
- Bugün bir sürü teslimatım var.
Show More (35)
|
| 2 |
delivery |
doğum |
n. |
|
- The lights blinded her eyes as she entered the delivery room.
- Doğum odasına girdiğinde ışıklar gözlerini kör etti.
- She chose normal delivery and resisted all the pain.
- O, normal doğumu seçti ve tüm acıya direndi.
- In the hospital room, the nurse wearing white clothes and the midwife were preparing for the delivery.
- Hastane odasında beyaz giysili hemşire ve ebe doğuma hazırlanıyorlardı.
- I had an easy delivery last time.
- Geçen sefer kolay bir doğum yaptım.
- She chose normal delivery and resisted all the pain.
- Normal doğumu seçti ve tüm acılara direndi.
- In the hospital room, the nurse wearing white clothes and the midwife were preparing for the delivery.
- Hastane odasında, beyaz kıyafetler giymiş hemşire ve ebe doğum için hazırlanıyorlardı.
Show More (3)
|
| 3 |
delivery |
dağıtım |
n. |
|
- In particular, they must search for, and then destroy, weapons of mass destruction and delivery systems.
- Özellikle de kitle imha silahlarını ve dağıtım sistemlerini aramalı ve ardından imha etmelidirler.
- The actual delivery of humanitarian aid is undertaken by ECHO's partners.
- İnsani yardımın fiili dağıtımı Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Bürosu ortakları tarafından üstlenilmektedir.
- I canceled the newspaper delivery.
- Gazete dağıtımını iptal ettim.
Show More (0)
|
| 4 |
delivery |
teslim |
n. |
|
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
- Dünkü fırtına postanın teslimini geciktirdi.
- The delivery of the goods was delayed due to the storm.
- Fırtına yüzünden malların teslimi gecikti.
- Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
- Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
Show More (0)
|
| 5 |
delivery |
sağlama |
n. |
|
- It is very efficient in its delivery of cost-effective clearing and settlement.
- Uygun maliyetli takas ve mutabakat sağlama konusunda çok etkilidir.
- It is very efficient in its delivery of cost-effective clearing and settlement.
- Uygun maliyetli takas ve mutabakat sağlama konusunda çok verimlidir.
Show More (-1)
|
| 6 |
delivery |
konuşma |
n. |
|
- I met with a professional speaker to practice my delivery.
- Konuşma pratiği yapayım diye profesyonel bir konuşmacıyla buluştum.
Show More (-2)
|
