| 1 |
employ |
istihdam etmek |
v. |
|
- 5% of the total number of enterprises, employ about 61.
- Toplam işletme sayısının %5'i, yaklaşık 61 kişiyi istihdam etmektedir.
- Our average SME employs five people.
- Ortalama bir KOBİ'miz beş kişi istihdam etmektedir.
- These enterprises account for about 8% of GDP and employ about 400000 persons.
- Bu işletmeler, GSYH’nin yaklaşık %8’ini teşkil eder ve 400000 civarında insan istihdam ederler.
- On average each company employs five people.
- Ortalama olarak her şirket beş kişiyi istihdam etmektedir.
- It employs over 2.2 million highly skilled people in the 15 Member States.
- Komisyon, 15 Üye Devlette 2.2 milyondan fazla yüksek vasıflı kişiyi istihdam etmektedir.
- On average each company employs five people.
- Her şirket ortalama beş kişi istihdam etmektedir.
- About 3 000 people are employed directly, mainly small businesses and self-employed people.
- Başta küçük işletmeler ve serbest meslek sahipleri olmak üzere yaklaşık 3 000 kişi doğrudan istihdam edilmektedir.
- Moreover, companies whose primary activity is waste management employ between 200 000 and 400 000 people.
- Ayrıca ana faaliyetleri atık yönetimi olan şirketler 200.000 ila 400.000 kişi istihdam etmektedir.
- Nokia, for example, already employs more than 4 000 staff in the manufacture of mobile phones.
- Örneğin Nokia, cep telefonu üretiminde halihazırda 4 000'den fazla personel istihdam etmektedir.
- It employs over 2.2 million highly skilled people in the 15 Member States.
- Bu pazar 15 Üye Devlette 2.2 milyondan fazla yüksek vasıflı kişiyi istihdam etmektedir.
- Agriculture accounts for 14% of GDP and employs 42% of the active population.
- Tarım sektörünün GSMH içindeki payı % 14 olup, aktif nüfusun % 42'si bu sektörde istihdam edilmektedir.
- These employ 66 per cent of workers and generate 55 per cent of turnover.
- Bunlar çalışanların yüzde 66'sını istihdam etmekte ve cironun yüzde 55'ini oluşturmaktadır.
- The Turkish Labour Law foresees that private and public institutions employ disabled persons.
- Türk İş Kanunu, özel ve kamu kuruluşlarının engelli bireyleri istihdam etmesini öngörmektedir.
- The TSE employs 1214 full time staff.
- TSE 1214 tam zamanlı personel istihdam etmektedir.
- Parliament also wishes to prepare for enlargement by employing additional staff.
- Parlamento ayrıca ilave personel istihdam ederek genişlemeye hazırlanmak istemektedir.
- This is why we only employ staff fully trained to industry standards.
- Bu nedenle yalnızca sektör standartlarına göre tam eğitim almış personeli istihdam ediyoruz.
- The city is a center for the defense industry which employs thousands.
- Şehir, binlerce kişinin istihdam edildiği bir savunma sanayi merkezidir.
- This is why we only employ staff fully trained to industry standards.
- Bu yüzden sadece endüstriyel standartlarda tam olarak eğitilmiş personel istihdam etmekteyiz.
- This is why we only employ staff fully trained to industry standards.
- Bu nedenle sadece endüstri standartlarında tam eğitimli olan personeli istihdam ediyoruz.
- Tom employs more than thirty people.
- Tom otuzdan fazla insanı istihdam ediyor.
- The company wants to employ 20 people.
- Şirket, 20 kişiyi istihdam etmek istiyor.
- I can employ you in my company.
- Seni şirketimde istihdam edebilirim.
- The company employs new staff seasonally.
- Şirket, mevsimsel olarak yeni personel istihdam ediyor.
- The tire factory employs 250 people.
- Lastik fabrikası 250 kişi istihdam etmektedir.
- The company employs 22 full-time staff.
- Şirket 22 tam zamanlı personel istihdam ediyor.
- How many teachers does this university employ?
- Bu üniversite kaç öğretmen istihdam ediyor?
- They employ temporary workers.
- Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.
- John employs 200 workers.
- John, 200 işçi istihdam etmektedir.
- The company has decided to employ two new secretaries.
- Şirket, iki yeni sekreter istihdam etmeye karar verdi.
- I can employ you in my company.
- Şirketimde seni istihdam edebilirim.
Show More (27)
|
| 2 |
employ |
çalıştırmak |
v. |
|
- They don't employ enough people.
- Yeteri kadar insan çalıştırmıyorlar.
- John employs 200 workers.
- John 200 işçi çalıştırıyor.
- How many maids does that lady want to employ?
- Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?
- They employed ten workers last year.
- Onlar geçen yıl on tane işçi çalıştırdılar.
- I can employ you in my business.
- Seni işimde çalıştırabilirim.
- The company employs 500 workers.
- Şirket 500 işçi çalıştırıyor.
- I can employ you in my business.
- Seni benim işimde çalıştırabilirim.
- He employs a maid.
- Bir hizmetçi çalıştırıyor.
- They employ temporary workers.
- Geçici işçi çalıştırıyorlar.
- They employed ten workers last year.
- Geçen yıl on işçi çalıştırdılar.
- A small company employs 50 people.
- Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
- They don't employ enough people.
- Yeterince insan çalıştırmıyorlar.
- Are they going to employ more people?
- Daha fazla insan çalıştıracaklar mı?
- How many teachers does this university employ?
- Bu üniversite kaç öğretmen çalıştırıyor?
- He has employed ten workers.
- On işçi çalıştırıyor.
- How many employees does this company employ full time?
- Bu şirket kaç tane çalışanı tam zamanlı çalıştırıyor?
- He has employed ten workers.
- Çalıştırdığı on işçisi var.
- He employs a maid.
- O, bir hizmetçi çalıştırıyor.
- Tom employs three people.
- Tom üç kişi çalıştırıyor.
Show More (16)
|
| 3 |
employ |
işe almak |
v. |
|
- He was employed as an advisor to the board.
- Yönetim kurulunda danışman olarak işe alınmıştı.
- The company wants to employ 20 people.
- Şirket, 20 kişiyi işe almak istiyor.
- I will employ the girl, because she can speak French.
- Kızı işe alacağım çünkü Fransızca konuşabiliyor.
- If he is proficient in English, I'll employ him.
- İngilizcesi yeterliyse onu işe alırım.
- If he is proficient in English, I'll employ him.
- Eğer o İngilizcede yeterli ise onu işe alacağım.
- The company employs new staff seasonally.
- Şirket, mevsimlik olarak yeni personel işe alıyor.
- Are they going to employ more people?
- Daha fazla insanı işe alacaklar mı?
- If he could speak English, I would employ him right away.
- İngilizce konuşabilseydi, onu hemen işe alırdım.
- I will employ somebody who can speak English.
- İngilizce konuşabilen birini işe alacağım.
- The company want to employ twenty people.
- Şirket yirmi kişiyi işe almak istiyor.
- You can employ him.
- Onu işe alabilirsin.
- The company has unofficially decided to employ me.
- Şirket gayri resmi olarak beni işe almaya karar verdi.
- I will employ the girl, because she can speak French.
- Kızı işe alırım, çünkü Fransızca konuşabiliyor.
Show More (10)
|
| 4 |
employ |
kullanmak |
v. |
|
- Which stained glass method do you employ?
- Hangi vitray yöntemini kullanıyorsunuz?
- This also means that it employs the instruments it has at its disposal in order to protect the oppressed elsewhere.
- Bu aynı zamanda başka yerlerde ezilenleri korumak için elindeki araçları kullanması anlamına da gelmektedir.
- This is a fight against terrorism, but we could employ diplomatic means to find a solution.
- Bu terörizme karşı bir mücadeledir, ancak bir çözüm bulmak için diplomatik yolları da kullanabiliriz.
- The current Israeli Government is employing the fear of attacks as a means of pressing home its minority view.
- Mevcut İsrail Hükümeti saldırı korkusunu kendi azınlık görüşünü kabul ettirmek için bir araç olarak kullanmaktadır.
- This also means that it employs the instruments it has at its disposal in order to protect the oppressed elsewhere.
- Bu aynı zamanda başka yerlerdeki mazlumları korumak için elindeki araçları kullandığı anlamına da gelmektedir.
- The causes of terrorism should not be confused with the means it employs.
- Terörizmin nedenleri ile kullandığı araçlar birbirine karıştırılmamalıdır.
- The current Israeli Government is employing the fear of attacks as a means of pressing home its minority view.
- Mevcut İsrail Hükümeti, saldırı korkusunu kendi azınlık görüşünü kabul ettirmek için bir araç olarak kullanmaktadır.
- Since the negotiations are of such significance, we must really employ our full powers and reach a verdict.
- Müzakereler bu kadar önemli olduğu için, gerçekten tüm yetkilerimizi kullanmalı ve bir karara varmalıyız.
- You must employ your capital well.
- Sermayeni iyi şekilde kullanmalısın.
- Neither Esperanto nor Interlingua employ double negative.
- Ne Esperanto ne de Interlingua çift olumsuz kullanmaz.
Show More (7)
|
| 5 |
employ |
istihdam sağlamak |
v. |
|
- It currently employs 8539 persons.
- Şu anda 8539 kişiye istihdam sağlamaktadır.
- The European audiovisual sector alone directly employs more than 1 million people.
- Sadece Avrupa görsel-işitsel sektörü 1 milyondan fazla kişiye doğrudan istihdam sağlamaktadır.
- It is estimated that the European processing industry alone employs at least 100 000 people.
- Sadece Avrupa işleme endüstrisinin en az 100.000 kişiye istihdam sağladığı tahmin edilmektedir.
- The by-products industry employs tens of thousands of people around Europe, mainly in rural districts.
- Yan ürünler endüstrisi, Avrupa'da, çoğunlukla kırsal bölgelerde olmak üzere on binlerce kişiye istihdam sağlamaktadır.
- The city is a center for the defense industry which employs thousands.
- Şehir, binlerce kişiye istihdam sağlayan savunma sanayii için bir merkez konumunda.
Show More (2)
|
| 6 |
employ |
sağlamak |
v. |
|
- And the audiovisual industry is an employment sector, employing 950,000 people.
- Ve görsel-işitsel endüstri 950.000 kişiye istihdam sağlayan bir sektördür.
- And the audiovisual industry is an employment sector, employing 950,000 people.
- Görsel-işitsel endüstri ise 950.000 kişiye istihdam sağlayan bir sektördür.
Show More (-1)
|
| 7 |
employ |
(gün, vakit) geçmek |
v. |
|
- His days were employed in volunteering for the soup kitchen.
- Günleri aşevinde gönüllü çalışarak geçiyordu.
Show More (-2)
|
| 8 |
employ |
çalıştırma |
n. |
|
- The factory had 250 people in their employ.
- Fabrikada çalışan 250 kişi vardı.
Show More (-2)
|
| 9 |
employ |
personel çalıştırmak |
v. |
|
- Those large ones employ staff and the small ones do not.
- Büyük olanlar personel çalıştırıyor, küçük olanlar ise çalıştırmıyor.
Show More (-2)
|
| 10 |
employ |
görevlendirmek |
v. |
|
- While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
Show More (-2)
|
| 11 |
employ |
eleman çalıştırmak |
v. |
|
- That store employs twenty clerks.
- O mağaza 20 tane satış elemanı çalıştırır.
Show More (-2)
|
