heal - English Turkish Sentences
English Turkish
heal iyileştirmek v.
  • We must heal the rift between Europeans starting with what unites us.
  • Avrupalılar arasındaki uçurumu bizi birleştiren şeylerden başlayarak iyileştirmeliyiz.
  • The European-wide energy networks will heal the market's spine and skeleton.
  • Avrupa çapında enerji şebekeleri piyasanın omurgasını ve iskeletini iyileştirecektir.
  • This enlargement will heal a rift between Western, Central and Eastern Europe.
  • Bu genişleme Batı, Orta ve Doğu Avrupa arasındaki uçurumu iyileştirecektir.
Show More (47)
heal iyileşmek v.
  • It is the only way in which to bring about healing.
  • İyileşmeyi sağlamanın tek yolu budur.
  • This enlargement represents for Europe an extraordinary and unparalleled act of reconciliation, healing and opportunity.
  • Bu genişleme Avrupa için olağanüstü ve benzersiz bir uzlaşma, iyileşme ve fırsat eylemini temsil etmektedir.
  • Everything went fine for me and I have moved out since healing.
  • Benim için her şey yolunda gitti ve iyileştikten sonra taşındım.
Show More (8)
heal şifa vermek v.
  • I will heal my people and will let them enjoy abundant peace and security.
  • Halkıma şifa vereceğim ve onların bol bol huzur ve güvenliğin tadını çıkarmalarını sağlayacağım.
Show More (-2)