1 |
load |
yüklemek |
v. |
|
- I have discouraged amendments which loaded other good causes on to our own report.
- Kendi raporumuza başka iyi nedenler yükleyen değişikliklerden vazgeçtim.
- Then, fire up a web browser and load the setup wizard.
- Ardından, bir web tarayıcısını açın ve kurulum sihirbazını yükleyin.
- The men loaded the baggage into the truck.
- Adamlar bagajı kamyona yükledi.
- How many boxes did you load on the truck?
- Kamyona kaç kutu yükledin?
- Tom said he'd help me load the truck.
- Tom kamyonu yüklememe yardım edeceğini söyledi.
- Help Tom to load the truck.
- Tom'un kamyoneti yüklemesine yardım et.
- I loaded the van.
- Minibüsü yükledim.
- The men loaded the baggage into the truck.
- Adamlar bavulları kamyona yüklediler.
- Lock and load.
- Kilitleyin ve yükleyin.
- They're loading crude oil onto the ship.
- Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
- MySQL loads several tables.
- MySQL birkaç tablo yüklüyor.
- They are loading oil into the ship.
- Gemiye petrol yüklüyorlar.
- Tom loaded the van.
- Tom kamyoneti yükledi.
- Let's get those supplies loaded on the truck.
- Bu malzemeleri kamyona yükletelim.
- Help Tom to load the truck.
- Tom'un kamyonu yüklemesine yardım et.
- They loaded the trucks with emergency supplies for the earthquake victims.
- Onlar kamyonu deprem mağdurları için acil yardım malzemeleri ile yükledi.
- Sami was there to load the furniture.
- Sami mobilyayı yüklemek için oradaydı.
- I have 300,000 songs loaded onto my iPhone!
- iPhone'uma 300.000 şarkı yükledim!
- Tom is loading the car.
- Tom arabayı yüklüyor.
- Tom loaded the boxes into the car.
- Tom kutuları arabaya yükledi.
- Tom helped Mary load the truck.
- Tom, Mary'nin kamyonu yüklemesine yardımcı oldu.
- I loaded the van.
- Kamyoneti yükledim.
- We'll load the van.
- Kamyoneti yükleyeceğiz.
- How many boxes did you load on the truck?
- Kamyona kaç kutu yüklediniz?
- Tom loaded the cars onto the ferryboat.
- Tom arabaları feribota yükledi.
- Tom helped an old lady load her groceries in her car.
- Tom yaşlı bir kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- I can't write sentences, Tatoeba won't load.
- Ben cümle yazamıyorum, Tatoeba yüklemeyecek.
- It took Tom an hour to load everything on the truck.
- Her şeyi kamyona yüklemek Tom'un bir saatini aldı.
- We loaded a lot of luggage into the car.
- Arabaya bir sürü bavul yükledik.
- Load all these boxes onto the truck.
- Bu kolilerin tamamını kamyona yükleyin.
- Sami was there to load the furniture.
- Sami mobilyaları yüklemek için oradaydı.
- Tom loaded the bags into the trunk of his car.
- Tom çantaları arabasının bagajına yükledi.
- Lock and load.
- Kilitle ve yükle.
- Why is this website taking so long to load?
- Bu web sitesinin yüklemesi neden bu kadar uzun sürüyor?
- We'll load the van.
- Minibüsü yükleyeceğiz.
- They are loading oil into the ship.
- Onlar gemiye petrol yüklüyorlar.
- We loaded a lot of luggage into the car.
- Arabaya bir sürü bagaj yükledik.
- Tom will help us load the furniture onto the truck.
- Tom mobilyaları kamyona yüklememize yardım edecek.
- They loaded the truck.
- Kamyonu yüklediler.
- They loaded the trucks with emergency supplies for the earthquake victims.
- Depremzedeler için kamyonlara acil durum malzemeleri yüklediler.
- The young man helped the old lady load the groceries into her car.
- Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- MySQL loads several tables.
- MySQL çeşitli tablolar yükler.
- I was hoping Tom would help me load the truck.
- Tom'un kamyonu yüklememe yardımcı olacağını umuyordum.
- Tom said he'd help load the truck.
- Tom kamyonu yüklemeye yardım edeceğini söyledi.
- Help me to load the truck.
- Kamyonu yüklememe yardım et.
- Let's get those supplies loaded on the truck.
- Şu malzemeleri kamyona yükleyelim.
- Dan loaded the cars onto a train.
- Dan arabaları bir trene yükledi.
- We loaded our baggage into the car.
- Bavullarımızı arabaya yükledik.
- Load all these boxes onto the truck.
- Tüm bu kutuları kamyona yükleyin.
- If you load too much weight in this box, it's going to blow up.
- Bu kutuya çok fazla ağırlık yüklerseniz patlar.
- They loaded the tank on the flatcar.
- Tankı düz vagona yüklediler.
- The young man helped the old lady load the groceries into her car.
- Genç adam, yaşlı kadının yiyecekleri arabasına yüklemesine yardım etti.
- It took Tom an hour to load everything on the truck.
- Tom'un her şeyi kamyona yüklemesi bir saat sürdü.
- Tom helped Mary load the truck.
- Tom, Mary'nin kamyonu yüklemesine yardım etti.
- Load all these boxes onto the truck.
- Bütün bu kutuları kamyona yükleyin.
- Tom loaded the van.
- Tom minibüsü yükledi.
- I was hoping Tom would help me load the truck.
- Tom'un kamyonu yüklememe yardım edeceğini umuyordum.
- Tom loaded the boxes onto the truck.
- Tom kutuları kamyona yükledi.
- We loaded our baggage into the car.
- Bagajımızı arabaya yükledik.
- Tom loaded the truck with sand.
- Tom kamyona kum yükledi.
- They loaded the truck.
- Onlar kamyonu yükledi.
- Help me to load the truck.
- Kamyona yüklememe yardımcı ol.
- Load all these boxes onto the truck.
- Bu kutuların hepsini kamyona yükleyin.
- Tom helped an old lady load her groceries in her car.
- Tom, yaşlı bir kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardım etti.
Show More (61)
|
2 |
load |
yük |
n. |
|
- Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed.
- Seyreltmenin yasaklanması hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır.
- The administrative load must be lightened, for example, by switching to the 'one fund' principle.
- Örneğin 'tek fon' ilkesine geçilerek idari yük hafifletilmelidir.
- I expect this two-stage procedure to lighten the load somewhat, depending on how it is implemented.
- Bu iki aşamalı prosedürün, nasıl uygulandığına bağlı olarak yükü biraz hafifletmesini bekliyorum.
- Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed.
- Seyreltmenin yasaklanması, hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır.
- The load cannot be left to rest on one pillar alone.
- Yük tek başına bir sütunun üzerine bırakılamaz.
- Moreover, the device makes it impossible for a load to fall.
- Dahası, cihaz bir yükün düşmesini imkansız hale getirir.
- The Powerlift is suitable for transporting loads from one floor to another.
- Powerlift, yükleri bir kattan diğerine taşımak için uygundur.
- The load of despair disappeared from his mind, and the peace of forgiveness filled his spirit.
- Çaresizliğin yükü, zihninden kayboldu ve bağışlanmanın verdiği esenlik ruhunu doldurdu.
- The Powerlift is suitable for transporting loads from one floor to another.
- Powerlift, yüklerin bir kattan farklı katlara taşınması için uygundur.
- Moreover, the device makes it impossible for a load to fall.
- Üstelik cihaz yükün düşmesini imkansız hale getiriyor.
- The load of despair disappeared from his mind, and the peace of forgiveness filled his spirit.
- Umutsuzluğun yükü zihninden kayboldu ve bağışlamanın huzuru ruhunu doldurdu.
- The load was too heavy for a driver to carry alone.
- Yük bir sürücünün tek başına taşıyamayacağı kadar çok ağırdı.
- He had to carry many loads from the house to station.
- Evden istasyona kadar birçok yük taşımak zorunda kaldı.
- The box fell apart due to the weight of the load.
- Kutu yükün ağırlığı nedeniyle düştü.
- The load was too heavy for a driver to carry alone.
- Yük, bir şoförün tek başına taşıyamayacağı kadar ağırdı.
- Our servers are currently experiencing heavy load.
- Sunucularımız şu anda yoğun bir yük altında.
- That is really a load off my mind.
- Üzerimden bir yük kalktı.
- The bridge will give way under such a heavy load.
- Bu kadar ağır bir yük altında köprü çökecektir.
- This mule can't carry a heavier load.
- Bu katır daha ağır bir yükü taşıyamaz.
- This car can carry a load of 4 tons.
- Bu araba 4 ton yük taşıyabilir.
- A heavy load is causing the plank to sag in the middle.
- Ağır yük, kalasın ortasının bükülmesine neden oluyor.
- The box fell apart due to the weight of the load.
- Yükün ağırlığından dolayı kutu parçalandı.
- That's a real load off my mind.
- Üzerimden büyük bir yük kalktı.
- The lorry had to stop because its load had fallen off.
- Kamyon, yükü düştüğü için durmak zorunda kaldı.
Show More (21)
|
3 |
load |
yüklenmek |
v. |
|
- Open a new tab in a web browser and wait a few seconds to load it.
- Bir web tarayıcısında yeni bir sekme açın ve yüklenmesi için birkaç saniye bekleyin.
- Why is this website taking so long to load?
- Bu sitenin yüklenmesi neden bu kadar uzun sürüyor?
- I can't write sentences, Tatoeba won't load.
- Cümleler yazamıyorum, Tatoeba yüklenmiyor.
- We are currently experiencing heavy loads on our servers.
- Şu anda sunucularımızda aşırı yüklenme yaşıyoruz.
Show More (1)
|
4 |
load |
dolu |
n. |
|
- Here comes another bus load of Canadian tourists.
- Buraya Kanadalı turistlerle dolu bir otobüs daha geliyor.
- Here comes another bus load of Canadian tourists.
- İşte bir otobüs dolusu Kanadalı turist daha geliyor.
- Here comes another bus load of tourists.
- İşte bir otobüs dolusu turist daha geliyor.
Show More (0)
|
5 |
load |
film koymak (fotoğraf makinesine) |
v. |
|
- He forgot to load the camera with film.
- O, kameraya film koymayı unuttu.
- He forgot to load the camera with film.
- Fotoğraf makinesine film koymayı unutmuş.
Show More (-1)
|
6 |
load |
doldurmak |
v. |
|
- Tom told me to load my pistol.
- Tom bana tabancamı doldurmamı söyledi.
Show More (-2)
|
7 |
load |
silahı doldurmak |
v. |
|
- Tom loaded his gun.
- Tom silahını doldurdu.
Show More (-2)
|
8 |
load |
endişe |
n. |
|
- His success took a load off my mind.
- Onun başarısı endişemi giderdi.
Show More (-2)
|