|
- The indicators are given for the mid years by provisional population projections.
- Göstergeler, geçici nüfus projeksiyonlarına göre orta yıllar için verilmiştir.
- France decided yesterday to ban meat-and-bone meals on a provisional basis.
- Fransa dün geçici olarak et ve kemik yemeklerini yasaklama kararı aldı.
- A provisional finding of the European Court of Justice states that this was a basic element in the transit agreement.
- Avrupa Adalet Divanı'nın geçici bir bulgusu, bunun transit anlaşmasında temel bir unsur olduğunu belirtmektedir.
- But since 16 April, provisional lists for 29 countries have been publicly accessible via an NGO website.
- Ancak 16 Nisan'dan bu yana, 29 ülke için geçici listeler bir STK web sitesi aracılığıyla kamuya açık hale getirilmiştir.
- The provisional application of this protocol will depend on the first payment being made before 31 December this year.
- Bu protokolün geçici olarak uygulanması, ilk ödemenin bu yıl 31 Aralık'tan önce yapılmasına bağlı olacaktır.
- We could be accommodated there for this part-session on a provisional basis.
- Bu yarı oturum için geçici olarak orada ağırlanabiliriz.
- We have therefore been in a provisional situation for thirty years.
- Dolayısıyla otuz yıldır geçici bir durumdayız.
- This problem is currently dealt with on a provisional basis.
- Bu sorun şu anda geçici olarak ele alınmaktadır.
- It is envisaged that a provisional report on these activities will appear at the end of 2003.
- Bu faaliyetlere ilişkin geçici bir raporun 2003 yılı sonunda yayınlanması öngörülmektedir.
- So on these questions too we shall have to find answers, or at least provisional answers, in 2003.
- Dolayısıyla bu sorulara da 2003 yılında cevap bulmamız ya da en azından geçici cevaplar bulmamız gerekecek.
- We could be accommodated there for this part-session on a provisional basis.
- Geçici olarak bu yarı oturum için orada ağırlanabiliriz.
- I've got a provisional licence.
- Ben geçici bir lisans aldım.
- I've got a provisional licence.
- Ben geçici bir ruhsat aldım.
- I've got a provisional licence.
- Geçici ehliyetim var.
Show More (11)
|