| 1 |
recovery |
iyileşme |
n. |
|
- The doctors said he is going to make a full recovery.
- Doktorlar tamamen iyileşeceğini söylediler.
- However, if recovery is not achieved the outcome will be increased socio-economic hardship.
- Ancak, iyileşme sağlanamazsa sonuç sosyo-ekonomik sıkıntıların artması olacaktır.
- Yet, if stock recovery is not achieved, the outcome will be increased socio-economic hardship in any event.
- Yine de stoklarda iyileşme sağlanamazsa sonuç her halükarda sosyo-ekonomik zorlukların artması olacaktır.
- We need to know what is happening in terms of recovery.
- İyileşme açısından neler olduğunu bilmemiz gerekiyor.
- I know I speak for everyone when I say I wish her the fullest and speediest possible recovery.
- Ona mümkün olan en iyi ve en hızlı şekilde iyileşmesini dilediğimi söylerken herkes adına konuştuğumu biliyorum.
- Yet with this type of cancer in particular, early detection is crucial to increase the chances of recovery.
- Ancak özellikle bu kanser türünde erken teşhis, iyileşme şansını artırmak için çok önemlidir.
- These people deserve a dignified recovery.
- Bu insanlar onurlu bir iyileşmeyi hak ediyor.
- We should envisage policies of Keynesian cyclic recovery.
- Keynesyen döngüsel iyileşme politikaları öngörmeliyiz.
- Yet, if stock recovery is not achieved, the outcome will be increased socio-economic hardship in any event.
- Yine de, rezervlerde iyileşme sağlanamazsa, sonuç her halükarda sosyo-ekonomik zorlukların artması olacaktır.
- However, if recovery is not achieved the outcome will be increased socio-economic hardship.
- Bununla birlikte, iyileşme sağlanamazsa, sonuç sosyo-ekonomik sıkıntıların artması olacaktır.
- Incinerating everything is not recovery, in the opinion of my group.
- Grubumun görüşüne göre her şeyi yakmak iyileşme değildir.
- The first is that of recovery.
- Bunlardan ilki iyileşme konusudur.
- No one has been able to agree on how you work towards their recovery, however.
- Ancak hiç kimse iyileşme yolunda nasıl çalışılacağı konusunda anlaşmaya varamamıştır.
- After the first year, the patient's recovery stagnated.
- İlk yıldan sonra hastanın iyileşmesi durgunlaştı.
- Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktorun elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş oldu.
- I wish Tom a full and speedy recovery.
- Tom için tam ve hızlı bir iyileşme dilerim.
- After the first year, the patient's recovery slowed to a standstill.
- İlk yıldan sonra hastanın iyileşmesi durma noktasına geldi.
- You are now on the way to recovery.
- Şimdi iyileşme yolundasın.
- I'm glad to know that you are on the way to a full recovery.
- Tamamen iyileşme yolunda olduğunuzu bilmekten mutluluk duyuyorum.
- Is there any chance of his recovery?
- Onun iyileşme şansı var mı?
- Tom made a miraculous recovery.
- Tom mucizevi bir iyileşme yaptı.
- The first step toward recovery is admitting that you have a problem.
- İyileşmenin ilk adımı, bir sorununuz olduğunu kabul etmektir.
- We'll all pray for your recovery.
- Hepimiz iyileşmen için dua edeceğiz.
- There is no hope of his recovery.
- İyileşme umudu yok.
- One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye kaldırıldı, orada şimdi hızla iyileşiyor.
- There is no hope of his recovery.
- Onun hiçbir iyileşme umudu yok.
- We wish Tom a quick recovery.
- Tom'a hızlı bir iyileşme dileriz.
- Tom is expected to make a full recovery.
- Tom'un tamamen iyileşmesi bekleniyor.
- Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktorun elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaştı.
- This medicine may aid his recovery.
- Bu ilaç onun iyileşmesine yardımcı olabilir.
- He is beyond the chance of recovery.
- İyileşme şansı yok.
- We're all praying for Tom's recovery.
- Hepimiz Tom'un iyileşmesi için dua ediyoruz.
- There is little hope of his recovery.
- İyileşmesi için çok az umut var.
- After the first year, the patient's recovery slowed to a standstill.
- Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durma noktasında yavaşladı.
- You must concentrate entirely on your recovery.
- Sen tamamen iyileşmene konsantre olmalısın.
- We are hoping for your quick recovery.
- Hızlı iyileşmenizi umuyoruz.
- His recovery was nothing short of a miracle.
- İyileşmesi bir mucizeden başka bir şey değildi.
- I'm glad to know that you are on the way to a full recovery.
- Ben senin tam bir iyileşme yolunda olduğunu öğrendiğime sevindim.
- Recovery was almost impossible.
- İyileşme neredeyse imkansızdı.
- We'll all pray for your recovery.
- İyileşmeniz için hepimiz dua edeceğiz.
- We are hoping for your quick recovery.
- Umarız çabucak iyileşirsiniz.
- This medicine may aid his recovery.
- Bu ilaç iyileşmesine yardımcı olabilir.
- Is there any chance of his recovery?
- İyileşme şansı var mı?
- There is little, if any, hope of his recovery.
- İyileşeceğine dair varsa da çok az umut var.
- This new medicine may aid your recovery.
- Bu yeni ilaç iyileşmenize yardımcı olabilir.
- The first step toward recovery is admitting that you have a problem.
- İyileşme yönündeki ilk adım, bir sorunun olduğunu kabul etmektir.
- There is little hope of her recovery.
- İyileşmesi için çok az umut var.
- We're all praying for Tom's recovery.
- Tom'un iyileşmesi için hepimiz dua ediyoruz.
- After the first year, the patient's recovery stagnated.
- Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durgunlaştı.
- We are hoping for your quick recovery.
- Çabuk iyileşmenizi ümit ediyoruz.
- Tom's recovery took a year.
- Tom'un iyileşmesi bir yıl sürdü.
- I hope Tom's recovery goes well.
- Umarım Tom'un iyileşmesi iyi gider.
- We are hoping for your quick recovery.
- Çabuk iyileşmeni umuyoruz.
- I wish you a quick recovery.
- Çabuk iyileşmeni dilerim.
- He is beyond the chance of recovery.
- O iyileşme şansı dışındadır.
- Tom is in recovery.
- Tom iyileşiyor.
- He is now on the way to recovery.
- Şimdi iyileşme yolunda.
- His recovery was nothing short of a miracle.
- Onun iyileşmesi mucizeden başka bir şey değildi.
- He is now on the way to recovery.
- O şimdi iyileşme yolunda.
- You must concentrate entirely on your recovery.
- Tamamen iyileşmene konsantre olmalısın.
- There is little hope of his recovery.
- Onun çok az iyileşme umudu var.
- I wish Tom a very speedy recovery.
- Tom'a çok hızlı bir iyileşme dilerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
- Babanın bir an önce iyileşmesini diliyorum.
Show More (60)
|
| 2 |
recovery |
kurtarma |
n. |
|
- The police ensured the safe recovery of the hostages.
- Polis rehinelerin güvenli bir şekilde kurtarılmasını sağladı.
- This kind of recovery is not terribly costly but may still be too expensive for Senegal.
- Bu tür bir kurtarma çok maliyetli değildir ancak Senegal için yine de çok pahalı olabilir.
- The Commission is right to table proposals for multi-annual recovery programmes for cod and hake.
- Komisyon, morina ve berlam balığı için çok yıllı kurtarma programlarına yönelik teklifleri masaya yatırmakta haklıdır.
- Our rural recovery and urban rehabilitation programmes are providing over 3 million person-days of work this year alone.
- Kırsal kurtarma ve kentsel rehabilitasyon programlarımız sadece bu yıl 3 milyon işgününden fazla iş sağlamaktadır.
- We really need to rationalise the CFP and cod recovery.
- OBP'yi ve morina kurtarma çalışmalarını gerçekten mantıksallaştırmamız gerekiyor.
- If we are going to be successful in our objectives of cod recovery, we must work with fishermen.
- Morina balığını kurtarma hedeflerimizde başarılı olmak istiyorsak balıkçılarla birlikte çalışmalıyız.
- I want special-purpose vehicles like ambulances to have high recovery quotas.
- Ambulans gibi özel amaçlı araçların yüksek kurtarma kotalarına sahip olmasını istiyorum.
- We really need to rationalise the CFP and cod recovery.
- Ortak Balıkçılık Politikası ve morina kurtarma çalışmalarını gerçekten rasyonelleştirmemiz gerekiyor.
- The current proposed multi-annual recovery programme for cod and hake follows on from that communication.
- Morina ve berlam balığı için önerilen mevcut çok yıllı kurtarma programı bu bildirimin devamı niteliğindedir.
- Clear criteria for recovery must therefore be developed.
- Bu nedenle kurtarma için net kriterler geliştirilmelidir.
- The world's smallest 256GB USB flash drive comes with file recovery features.
- Dünyanın en küçük 256GB USB flash sürücüsü dosya kurtarma özellikleriyle birlikte geliyor.
- Use a second computer with Internet access to create a BIOS recovery USB flash drive.
- BIOS kurtarma USB flash sürücüsü oluşturmak için İnternet erişimi olan ikinci bir bilgisayar kullanın.
- A Recovery Manager message opens stating that the flash drive will be formatted.
- Flash sürücünün biçimlendirileceğini belirten bir Kurtarma Yöneticisi mesajı açılır.
- Where can I find the ADATA USB flash drive recovery tool?
- ADATA USB flash sürücü kurtarma aracını nerede bulabilirim?
- He patiently explained the ramifications of sending my flash drive, which needed data recovery performed on it.
- Üzerinde veri kurtarma işlemi yapılması gereken flash belleğimi göndermemin sonuçlarını sabırla açıkladı.
- Recall the filename before you try to perform file recovery.
- Dosya kurtarma işlemini gerçekleştirmeye çalışmadan önce dosya adını hatırlayın.
- Recovery was almost impossible.
- Kurtarmak neredeyse imkansızdı.
- Recall the filename before you try to perform file recovery.
- Dosya kurtarmaya çalışmadan önce dosya adını hatırlayın.
Show More (15)
|
| 3 |
recovery |
geri kazanım |
n. |
|
- That is why I am against the amendments opposing recovery.
- Bu nedenle geri kazanıma karşı çıkan değişikliklere karşıyım.
- China's accession to the WTO will further improve the terms for capital recovery.
- Çin'in DTÖ'ye katılımı sermayenin geri kazanım koşullarını daha da iyileştirecektir.
- The particular issue I would like to focus on is recovery.
- Benim özellikle üzerinde durmak istediğim konu ise geri kazanım.
- Burning waste and calling it recovery is stretching the imagination to the extreme.
- Atık yakmak ve buna geri kazanım demek hayal gücünü aşırı derecede zorlamaktır.
- The first essential requirement for a waste recovery and recycling policy is prevention.
- Bir atık geri kazanım ve geri dönüşüm politikası için ilk temel gereklilik önlemedir.
- The issue of recovery is a major problem.
- Geri kazanım konusu büyük bir sorun.
- Recovery is basically a nice term for incineration; it is burning and then producing heat.
- Geri kazanım temelde yakma için kullanılan güzel bir terimdir; yakmak ve ardından ısı üretmektir.
- Recovery is stretching definitions to the extreme.
- Geri kazanım, tanımları aşırı derecede esnetiyor.
- It is currently the Court of Justice that determines what constitutes waste recovery, and this is unacceptable.
- Şu anda neyin atık geri kazanımı olduğunu belirleyen Adalet Divanı'dır ve bu kabul edilemez.
- It does not take a genius to work out that recovery does not mean incinerating waste.
- Geri kazanımın atıkların yakılması anlamına gelmediğini anlamak için dahi olmaya gerek yok.
- Systems for its return, collection and recovery would have to be introduced.
- Geri dönüşü, toplanması ve geri kazanımı için sistemlerin uygulamaya konulması gerekecektir.
- The problem in this whole debate is that waste recovery is not necessarily more sound in environmental terms.
- Tüm bu tartışmadaki sorun, atık geri kazanımının çevresel açıdan daha sağlıklı olmayacağıdır.
- Ireland is a small island nation, effectively without any recovery or incineration facilities.
- İrlanda küçük bir ada ülkesidir ve herhangi bir geri kazanım ya da yakma tesisi bulunmamaktadır.
- A lengthy debate has arisen on the subject of when something can be considered to be recovery.
- Bir şeyin ne zaman geri kazanım olarak kabul edilebileceği konusunda uzun bir tartışma ortaya çıkmıştır.
- The characteristics of the material make the recovery of the used ceramic containers pointless.
- Malzemenin özellikleri kullanılmış seramik kapların geri kazanımını anlamsız kılmaktadır.
Show More (12)
|
| 4 |
recovery |
toparlanma |
n. |
|
- They had an elaborate plan for economic recovery.
- Ekonomik toparlanma konusunda ayrıntılı bir planları vardı.
- This ducks the difficult issues posed by the need for stock recovery.
- Bu durum, rezervlerin toparlanması ihtiyacının ortaya çıkardığı zor sorunları ortadan kaldırmaktadır.
- Successful recovery of the stock must be the priority.
- Rezervlerin başarılı bir şekilde toparlanması öncelik olmalıdır.
- There are signs of recovery in the not too distant future.
- Çok uzak olmayan bir gelecekte toparlanma işaretleri var.
- The world economy is now poised between recession and recovery.
- Dünya ekonomisi şu anda durgunluk ve toparlanma arasında gidip geliyor.
- And economic recovery depends on series of factors which can only come into play in a European context.
- Ve ekonomik toparlanma, yalnızca Avrupa bağlamında devreye girebilecek bir dizi faktöre bağlıdır.
- That is why the recovery of the sector is so important at this point in time.
- İşte bu nedenle sektörün toparlanması şu anda çok önemli.
- This mandate also includes the development of a phased economic recovery plan.
- Bu görev aynı zamanda aşamalı bir ekonomik toparlanma planının geliştirilmesini de içermektedir.
- Angola's sudden and promising recovery has taught despairing Westerners an unexpected lesson.
- Angola'nın ani ve umut verici toparlanması, umutsuzluğa kapılan Batılılara beklenmedik bir ders verdi.
- There are signs of recovery in the not too distant future.
- Çok uzak olmayan bir gelecekte toparlanma işaretleri de var.
- As a matter of fact, the process of economic recovery is not over yet.
- Aslına bakarsanız, ekonomik toparlanma süreci henüz sona ermiş değil.
Show More (8)
|
| 5 |
recovery |
atlatma |
n. |
|
- There is a clear interest in seeing that Lebanon weathers the economic storm of post-war recovery, and reduces its debt.
- Lübnan'ın savaş sonrası ekonomik fırtınayı atlatması ve borçlarını azaltması konusunda açık bir çıkar söz konusudur.
- There is a clear interest in seeing that Lebanon weathers the economic storm of post-war recovery, and reduces its debt.
- Lübnan'ın savaş sonrası ekonomik fırtınayı atlatması ve borçlarını azaltması konusunda açık bir menfaat söz konusudur.
Show More (-1)
|
