|
- I would also point out that it is more profitable from an economic point of view to anticipate than to repair.
- Ayrıca ekonomik açıdan öngörmenin tamir etmekten daha karlı olduğunu da belirtmek isterim.
- He said the flash drive containing the list of sleeper cells had been damaged, and he needed somebody to repair it.
- Uyuyan hücrelerin listesini içeren flaş belleğin hasar gördüğünü ve tamir edecek birine ihtiyacı olduğunu söyledi.
- The flash drive containing the list of sleeper cells has been damaged, and he needs somebody to repair it.
- Terör hüclerinin bulunduğu flash bellek zarar görmüş tamir etmek için birine ihtiyaçları var.
- The flash drive containing the list of sleeper cells has been damaged, and he needs somebody to repair it.
- Uyuyan hücrelerin listesini içeren flash bellek hasar görmüş ve tamir etmesi için birine ihtiyacı var.
- We know how to repair computers.
- Bilgisayarların nasıl tamir edileceğini biliyoruz.
- It might be possible to repair this.
- Bunu tamir etmek mümkün olabilir.
- Our car is being repaired.
- Arabamız tamir ediliyor.
- It will cost about 2000 yen to repair it.
- Onu tamir etmek yaklaşık 2000 yene mal olacak.
- Can you repair this watch?
- Bu saati tamir edebilir misiniz?
- I am repairing the washing machine.
- Çamaşır makinesini tamir ediyorum.
- He repairs machines in Germany.
- O, Almanya'da makineleri tamir eder.
- I would have repaired the car.
- Arabayı tamir ederdim.
- They're busy repairing that now.
- Onlar şimdi onu tamir etmekle meşgul.
- You should have repaired it right away.
- Bunu hemen tamir etmeliydiniz.
- My watch needs to be repaired.
- Saatimin tamir edilmesi gerek.
- We have to use the stairs, because the elevator is being repaired.
- Asansör tamir edildiği için merdiveni kullanmak zorundayız.
- I'll have them repair my car.
- Onlara arabamı tamir ettireceğim.
- I don't know how to repair it.
- Nasıl tamir edeceğimi bilmiyorum.
- It isn't worth repairing this car.
- Bu arabayı tamir etmeye değmez.
- Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
- Mary büyürken bir erkek fatmaydı ve araba ve traktör tamir etmeyi severdi.
- I'll have them repair my car.
- Arabamı tamir ettireceğim.
- He has to repair the clock.
- Saati tamir etmek zorunda.
- He knows how to repair computers.
- Bilgisayarları nasıl tamir edeceğini biliyor.
- I need to repair that.
- Onu tamir etmem gerekiyor.
- This watch needs to be repaired.
- Bu saat tamir edilmeli.
- Dan offered to help Linda repair her car.
- Dan Linda'nın arabasını tamir etmesine yardım etmeyi önerdi.
- The table is broken, it must be repaired.
- Masa kırık, tamir edilmelidir.
- My bicycle is in need of repair.
- Bisikletim tamir edilmeli.
- Where did you repair them?
- Onları nerede tamir ettin?
- It needs to be repaired.
- Tamir edilmesi gerekiyor.
- He had been repairing the car and looked tired when I arrived home.
- O, arabayı tamir ediyordu ve ben eve vardığımda yorgun görünüyordu.
- He repairs machines in Germany.
- Almanya'da makine tamir ediyor.
- I have to get this repaired.
- Bunu tamir ettirmeliyim.
- Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen Tom bilgisayarı tamir etti.
- I have to get this repaired.
- Bunu tamir etmek zorundayım.
- I really must have my watch repaired.
- Saatimi gerçekten tamir ettirmeliyim.
- It cost three hundred dollars to get that clock repaired.
- O saati tamir ettirmek üç yüz dolara mal oldu.
- It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
- Bisikletimi tamir etmek bana 5,000 yen'e mal oldu.
- My car broke down this morning and won't be repaired until Friday.
- Arabam bu sabah bozuldu ve Cuma gününe kadar tamir edilemeyecek.
- Have you ever repaired a TV?
- Hiç televizyon tamir ettin mi?
- I need to repair that.
- Bunu tamir etmem lazım.
- Tell her that I am repairing the refrigerator.
- Buzdolabını tamir ettiğimi söyle.
- I am going to have John repair my watch.
- John'a saatimi tamir ettireceğim.
- The mayor's proposal will contribute to getting the streets repaired.
- Belediye başkanının önerisi sokakların tamir ettirilmesine katkıda bulunacaktır.
- It cost me a fortune to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmem bana bir servete mal oldu.
- After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
- Yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
- Where did you get your camera repaired?
- Kameranı nerede tamir ettirdin?
- How would you repair it?
- Nasıl tamir edersin?
- I hired a professional to repair the stove.
- Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
- I'm repairing the house.
- Evi tamir ediyorum.
- They repaired a watch.
- Bir saati tamir ettiler.
- I have to get my computer repaired.
- Bilgisayarımı tamir ettirmem gerekiyor.
- After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
- Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
- My father is repairing my broken bicycle.
- Babam bozuk bisikletimi tamir ediyor.
- I asked my brother to repair my bicycle.
- Kardeşimden bisikletimi tamir etmesini istedim.
- He repaired his watch by himself.
- O, saatini kendi başına tamir etti.
- Can you repair this watch?
- Bu saati tamir edebilir misin?
- I was going to repair the car.
- Arabayı tamir edecektim.
- I had him repair my watch.
- Ona saatimi tamir ettirdim.
- Didn't you just repair that three days ago?
- Bunu üç gün önce tamir etmemiş miydin?
- It cost me a fortune to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmek bana bir servete mal oldu.
- The car isn't worth repairing.
- Araba tamir etmeye değmez.
- His car has just been repaired.
- Arabası daha yeni tamir edildi.
- Tom died while trying to repair Mary's microwave because he touched the huge capacitor with a screwdriver.
- Tom, Mary'nin mikrodalgasını tamir etmeye çalışırken öldü çünkü tornavidayla büyük kapasitöre dokunmuştu.
- This broken vase can't be repaired.
- Bu kırık vazo tamir edilemez.
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı kendi başıma tamir etmeyi başardım.
- My watch needs to be repaired.
- Saatimin tamir edilmesi gerekiyor.
- It'll cost about thirty dollars to repair it.
- Onu tamir etmek yaklaşık otuz dolar tutacak.
- I have to get my computer repaired.
- Bilgisayarımı tamir ettirmeliyim.
- My watch has been repaired.
- Saatim tamir edildi.
- Tom said it can be repaired.
- Tom tamir edilebileceğini söyledi.
- My car is now being repaired.
- Arabam şu anda tamir ediliyor.
- It took me several hours to repair it.
- Bunu tamir etmek birkaç saatimi aldı.
- How can I repair my leaking tap?
- Sızdıran musluğumu nasıl tamir edebilirim?
- My car is being repaired.
- Arabam tamir ediliyor.
- The road is being repaired.
- Yol tamir ediliyor.
- My watch needs to be repaired.
- Kol saatimin tamir edilmesi gerekiyor.
- I had my camera repaired at that shop.
- Fotoğraf makinemi o dükkanda tamir ettirdim.
- This is the first time I've ever repaired my computer by myself.
- İlk defa bilgisayarımı kendim tamir ettim.
- This is the first time I've ever repaired my computer by myself.
- Bilgisayarımı ilk defa kendi başıma tamir ediyorum.
- I want this repaired as soon as possible.
- Mümkün olduğu kadar çabuk bunun tamir edilmesini istiyorum.
- I have to repair the refrigerator.
- Ben buzdolabını tamir etmek zorundayım.
- I spent three hours repairing the car.
- Arabayı tamir etmek için üç saat harcadım.
- Tom gave me the name of a guy who can probably repair my watch.
- Tom bana saatimi tamir edebilecek bir adamın adını verdi.
- Did they repair the watch?
- Saati tamir ettiler mi?
- I won't be able to repair it without my tools.
- Araç gerecim olmadan bunu tamir edemeyeceğim.
- Can this windshield be repaired?
- Bu ön cam tamir edilebilir mi?
- It cost me three hundred dollars to have my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmek bana üç yüz dolara mal oldu.
- It isn't worth repairing this car.
- Bu araba tamir etmeye değmez.
- She knows how to repair computers.
- Bilgisayar tamir etmeyi biliyor.
- I repair computers almost every day.
- Ben hemen hemen her gün bilgisayar tamir ederim.
- Can you repair this?
- Bunu tamir edebilir misin?
- If a smartphone breaks, it cannot be repaired.
- Eğer bir akıllı telefon bozulursa, tamir edilemez.
- Can you repair it?
- Tamir edebilir misin?
- My father is repairing my broken bicycle.
- Babam kırık bisikletimi tamir ediyor.
- She repaired my umbrella.
- Şemsiyemi tamir etti.
- I spent three hours repairing the car.
- Arabayı tamir ederek üç saat geçirdim.
- Tom repaired his clock.
- Tom saatini tamir etti.
- I won't be able to repair that.
- Bunu tamir edemeyeceğim.
- They have to repair their car.
- Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- Ted is good at repairing watches.
- Ted saatleri tamir etmede iyidir.
- Perhaps it can be repaired.
- Belki tamir edilebilir.
- My car, which broke down yesterday, has not been repaired yet.
- Dün bozulan arabam henüz tamir edilmedi.
- Your car is repaired now.
- Araban şimdi tamir ediliyor.
- He repaired the legs of the table.
- Masanın ayaklarını tamir etti.
- I need a hammer to repair the table.
- Masayı tamir etmek için çekiç lazım.
- An old worker was found repairing machinery in the workshop.
- Yaşlı bir işçi atölyede makineleri tamir ederken bulundu.
- How would you repair it?
- Bunu nasıl tamir ederdin?
- He repairs his own car.
- Kendi arabasını tamir ediyor.
- She repaired a ventilator.
- Bir vantilatörü tamir etti.
- They have to repair their car.
- Arabalarını tamir etmek zorundalar.
- Please repair the car.
- Lütfen arabayı tamir edin.
- Your car is repaired now.
- Araban tamir edildi.
- I'll repair it now.
- Şimdi tamir edeceğim.
- Where can I have my watch repaired?
- Saatimi nerede tamir ettirebilirim?
- Sami repaired radios.
- Sami radyoları tamir etti.
- My bicycle needs to be repaired.
- Bisikletimin tamir edilmeye ihtiyacı var.
- Can this windshield be repaired?
- Bu ön camı tamir edebilir mi?
- I'll try to repair it.
- Tamir etmeye çalışacağım.
- Tom must absolutely repair the roof.
- Tom çatıyı kesinlikle tamir etmeli.
- Have you ever repaired a TV?
- Hiç bir TV tamir ettin mi?
- It'll cost about 2,000 yen to repair it.
- Tamir etmek yaklaşık 2,000 yene mal olacak.
- If a smartphone breaks, it cannot be repaired.
- Bir akıllı telefon kırılırsa tamir edilemez.
- I can teach you how to repair your car.
- Sana arabanı nasıl tamir edeceğini öğretebilirim.
- I myself will repair that machine.
- O makineyi ben tamir edeceğim.
- I'll have to have my camera repaired.
- Kameramı tamir ettirmek zorunda kalacağım.
- Can it be repaired?
- Tamir edilebilir mi?
- Are you sure we can't repair this camera?
- Bu kamerayı tamir edemeyeceğimizden emin misin?
- Tom repaired his watch by himself.
- Tom saatini kendi başına tamir etti.
- I know how to repair computers.
- Bilgisayar tamir etmeyi biliyorum.
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarı nasıl tamir edeceğini biliyordu.
- Tom repaired my watch for me.
- Tom benim için saatimi tamir etti.
- Do you think Tom would be able to repair this?
- Tom'un bunu tamir edebileceğini düşünüyor musun?
- This watch needs to be repaired.
- Bu saatin tamir edilmesi gerekiyor.
- It cost a lot of money to repair the car.
- Arabayı tamir etmek çok paraya mal oldu.
- Mary knows how to repair computers.
- Mary bilgisayar tamir etmeyi biliyor.
- My laptop is being repaired.
- Dizüstü bilgisayarım tamir ediliyor.
- About how much would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi tamir ettirmek yaklaşık ne kadara mal olur?
- Tom is repairing his bicycle.
- Tom bisikletini tamir ediyor.
- Do you think Tom would be able to repair this?
- Sence Tom bunu tamir edebilir mi?
- I had my camera repaired at that shop.
- O dükkânda kameramı tamir ettirdim.
- I got my son to repair the door.
- Oğluma kapıyı tamir ettirdim.
- He repaired his watch by himself.
- Saatini kendi başına tamir etti.
- You should have repaired it right away.
- Onu derhal tamir etmeliydin.
- Tom knows how to repair computers.
- Tom bilgisayarları nasıl tamir edeceğini biliyor.
- Can you repair my shoes?
- Ayakkabılarımı tamir edebilir misin?
- I'll have to have my camera repaired.
- Kameramı tamir ettirmem gerekecek.
- I didn't know how much it would cost to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmenin ne kadara mal olacağını bilmiyordum.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Arabayı ancak önce frenleri tamir ederlerse alacağım.
- Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
- Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlıydı ki tamir edilemiyordu.
- I can teach you how to repair a computer.
- Sana bir bilgisayarı nasıl tamir edeceğini öğretebilirim.
- Can it be repaired?
- O tamir edilebilir mi?
- You learn more from trying to repair a TV than from watching one.
- Bir televizyonu tamir etmeye çalışırken, televizyon izlemekten daha çok şey öğrenirsiniz.
- I had my personal computer repaired.
- Kişisel bilgisayarımı tamir ettirdim.
- I had my radio repaired by him.
- Ona, radyomu tamir ettirdim.
- He repairs the electrical devices.
- O, elektrikli cihazları tamir eder.
- He repaired my watch for me.
- O benim için saatimi tamir etti.
- I have to repair the refrigerator.
- Buzdolabını tamir etmeliyim.
- I like to repair phones.
- Telefonları tamir etmeyi seviyorum.
- About how much would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi tamir ettirmek yaklaşık kaç paraya mal olur?
- She needs to repair the refrigerator.
- Onun buzdolabını tamir etmesi gerekiyor.
- Maybe we can repair it.
- Belki bunu tamir edebiliriz.
- He repaired the broken window of my house.
- O benim evin kırık penceresini tamir etti.
- One of my friends repaired my bike for me yesterday.
- Arkadaşlarımdan biri dün bisikletimi tamir etti.
- I took the radio apart to repair it.
- Tamir etmek için radyoyu söktüm.
- I've been busy repairing things.
- Bir şeyleri tamir etmekle meşguldüm.
- Maybe we can repair it.
- Belki tamir edebiliriz.
- They told me not to repair it by myself.
- Kendi başıma tamir etmememi söylediler.
- It won't cost anything to repair it.
- Tamir etmek bir şeye mal olmaz.
- This chair needs to be repaired.
- Bu sandalyenin tamir edilmesi gerekiyor.
- He repaired the broken window of my house.
- Evimin kırık camını tamir etti.
- This chair needs to be repaired.
- Bu sandalye tamir edilmeli.
- This car isn't worth repairing.
- Bu araba tamir etmeye değmez.
- This stool needs to be repaired.
- Bu taburenin tamir edilmesi gerekiyor.
- My father repaired my old watch.
- Babam eski saatimi tamir etti.
- I'll get this repaired.
- Bunu tamir ettireceğim.
- Can you repair these shoes?
- Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
- We don't repair PCs here.
- Biz burada PC'leri tamir etmiyoruz.
- This broken vase cannot be repaired.
- Bu kırık vazo tamir edilemez.
- I will have him repair this watch.
- Ona bu saati tamir ettireceğim.
- Are you sure we can't repair this camera?
- Bu kamerayı tamir edemeyeceğimize emin misin?
- You know how to repair computers, don't you?
- Bilgisayar tamir etmeyi biliyorsun, değil mi?
- It's being repaired.
- Tamir ediliyor.
- Tom said it can be repaired.
- Tom bunun tamir edilebileceğini söyledi.
- The piano technician repaired the piano.
- Piyano teknisyeni piyanoyu tamir etti.
- I won't be able to repair that.
- Onu tamir edemeyeceğim.
- Tom repairs his bicycle.
- Tom bisikletini tamir ediyor.
- I was told not to repair it by myself.
- Kendi başıma tamir etmemem söylendi.
- The car would have been repaired by me.
- Araba benim tarafımdan tamir edilebilirdi.
- He repaired my watch for me.
- Saatimi benim için tamir etti.
- The clock that got broken must be repaired right away.
- Bozulan saat hemen tamir edilmeli.
- We have to take the stairs, because the elevator is being repaired.
- Merdivenleri kullanmak zorundayız, çünkü asansör tamir ediliyor.
- After his knee repair, he could walk without pain.
- Dizini tamir ettirdikten sonra acı çekmeden yürüyebiliyordu.
- I had my radio repaired by him.
- Radyomu, ona tamir ettirdim.
- The roof is really in need of repair.
- Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- I can teach you how to repair your car.
- Arabanızı nasıl tamir edeceğinizi öğretebilirim.
- I have to repair it.
- Tamir etmek zorundayım.
- I need to get my oboe repaired.
- Obuamı tamir ettirmem gerekiyor.
- Much to my disappointment, Mary failed to repair the computer.
- Hayal kırıklığıma rağmen Mary bilgisayarı tamir etmeyi başaramadı.
- Please repair this.
- Lütfen bunu tamir edin.
- About how much would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi tamir ettirmek yaklaşık kaça mal olur?
- Didn't you just repair that three days ago?
- Onu sadece üç gün önce tamir etmedin mi?
- I'll try to repair it.
- Onu tamir etmeye çalışacağım.
- Tom repaired my bicycle.
- Tom bisikletimi tamir etti.
- Many houses were damaged beyond repair in the flood.
- Selde birçok ev tamir edilemeyecek kadar hasar gördü.
- Can you get it repaired?
- Onu tamir ettirebilir misin?
- Let me repair it.
- Bırak tamir edeyim.
- I would like to have this car repaired as soon as possible.
- Bu arabanın bir an önce tamir edilmesini istiyorum.
- It can be repaired.
- O tamir edilebilir.
- Sami repaired radios.
- Sami radyoları tamir ediyordu.
- The car isn't worth repairing.
- Araba tamir edilmeye değmez.
- I like to repair phones.
- Telefon tamir etmeyi seviyorum.
- Our broken water heater couldn't be repaired.
- Bozuk su ısıtıcımız tamir edilemedi.
- What would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi tamir ettirmek ne kadara mal olur?
- It needs to be repaired.
- O, tamir edilmeli.
- They know how to repair computers.
- Onlar bilgisayar tamir etmeyi biliyor.
- If a smartphone breaks, it cannot be repaired.
- Akıllı telefonlar bozulunca tamir edilemezler.
- The bridge is being repaired.
- Köprü tamir ediliyor.
- He repairs the electrical devices.
- Elektrikli aletleri tamir ediyor.
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.
- It isn't worth repairing this camera.
- Bu kamerayı tamir etmeye değmez.
- He knows how to repair computers.
- Bilgisayar tamir etmeyi biliyor.
- Dan offered to help Linda repair her car.
- Dan, Linda'ya arabasını tamir etmesine yardım etmeyi teklif etti.
- Can you repair my shoes?
- Ayakkabımı tamir edebilir misin?
- I will have him repair this watch.
- Bu saati ona tamir ettireceğim.
- I must have my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmeliyim.
- I took the radio apart to repair it.
- Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- Is it possible to repair the washing machine?
- Çamaşır makinesini tamir etmek mümkün mü?
- I hired a professional to repair the stove.
- Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel tuttum.
- We don't repair PCs here.
- Burada bilgisayar tamir etmiyoruz.
- I can't repair the computer.
- Bilgisayarı tamir edemem.
- I would like to have this car repaired as soon as possible.
- En kısa sürede bu arabayı tamir ettirmek istiyorum.
- He repaired the nets.
- Ağları tamir etti.
- Can you get it repaired?
- Tamir ettirebilir misin?
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- I made a temporary repair to the broken door.
- Kırık kapıyı geçici olarak tamir ettim.
- I want this computer repaired.
- Bu bilgisayarın tamir edilmesini istiyorum.
- The table is broken, it must be repaired.
- Masa kırılmış, tamir edilmeli.
- How are we going to repair this?
- Bunu nasıl tamir edeceğiz?
- She needs to repair the refrigerator.
- Buzdolabını tamir etmesi gerekiyor.
- I can teach you how to repair your car.
- Size arabanızı nasıl tamir edeceğinizi öğretebilirim.
- I need to get my oboe repaired.
- Obuamı tamir ettirmem lazım.
- One of my friends repaired my bike for me yesterday.
- Arkadaşlarımdan biri dün benim için bisikletimi tamir etti.
- I want this repaired as soon as possible.
- Bunun bir an önce tamir edilmesini istiyorum.
- It's being repaired.
- O tamir ediliyor.
- He repairs his own car.
- O kendi arabasını tamir eder.
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarın nasıl tamir edileceğini biliyordu.
- The best thing to do is to ask an expert to repair it.
- Yapılacak en iyi şey bir uzmandan tamir etmesini istemektir.
- I would have repaired the car.
- Arabayı ben tamir ederdim.
- I can teach you how to repair a computer.
- Sana bir bilgisayarın nasıl tamir edileceğini öğretebilirim.
- I am going to have my watch repaired by John.
- Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- Let me repair it.
- Onu tamir edeyim.
- Your car has been repaired now.
- Arabanız tamir edildi.
- My bicycle needs to be repaired.
- Bisikletimin tamir edilmesi gerekiyor.
- I won't be able to repair it without my tools.
- Aletlerim olmadan tamir edemem.
- I need a hammer to repair the table.
- Masayı tamir etmek için bir çekice ihtiyacım var.
- I repair computers almost every day.
- Neredeyse her gün bilgisayar tamir ediyorum.
- I repair broken phones.
- Bozuk telefonları tamir ediyorum.
- Tell her that I am repairing the refrigerator.
- Ona buzdolabını tamir ettiğimi söyle.
- I had the door repaired.
- Kapıyı tamir ettirdim.
- It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
- Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
- This car isn't worth repairing.
- Bu araba tamir edilmeye değmez.
- They're busy repairing that now.
- Şu anda onu tamir etmekle meşguller.
- It's completely beyond repair.
- Tamir edilemeyecek durumda.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I cannot repair this refrigerator.
- Bu buzdolabını tamir edemem.
- The cost of repairing the roof shocked her.
- Çatıyı tamir etmenin maliyeti onu şok etti.
- We have to use the stairs, because the elevator is being repaired.
- Merdivenleri kullanmak zorundayız, çünkü asansör tamir ediliyor.
- Tom is repairing his car.
- Tom arabasını tamir ediyor.
- I don't know how to repair it.
- Onu nasıl tamir edeceğimi bilmiyorum.
- It took me several hours to repair it.
- Tamir etmek birkaç saatimi aldı.
- The chair needs to be repaired.
- Sandalyenin tamir edilmesi gerekiyor.
- Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen, bilgisayarı Tom tamir etti.
- I can teach you how to repair your car.
- Arabanı nasıl tamir edeceğini sana öğretebilirim.
- The shoemaker said the shoes were too old to repair.
- Ayakkabıcı ayakkabıların tamir edilemeyecek kadar eski olduğunu söyledi.
- Tell Tom the air conditioner needs to be repaired.
- Tom'a klimanın tamir edilmesi gerektiğini söyle.
Show More (273)
|
|
- Even if spares were available the government could not afford to repair them.
- Yedek parça bulunsa bile hükümetin bunları onarmaya gücü yetmedi.
- It is therefore a matter of urgency to improve forest roads, and to repair them as quickly as possible.
- Bu nedenle orman yollarının iyileştirilmesi ve mümkün olan en kısa sürede onarılması acil bir konudur.
- The costs of repairing the damage to the environment fall on the injured parties or the government.
- Çevreye verilen zararı onarmanın maliyeti zarar gören taraflara ya da hükümete aittir.
- Subsidies will not help to repair the environmental damage.
- Sübvansiyonlar çevreye verilen zararın onarılmasına yardımcı olmayacaktır.
- The Western powers must realise that repairing what they destroyed is the least of the matter.
- Batılı güçler, tahrip ettiklerini onarmanın en son mesele olduğunun farkına varmalıdır.
- I salute these joint efforts to repair the damage.
- Hasarı onarmaya yönelik bu ortak çabaları selamlıyorum.
- It must be made possible to use the emergency aid reserve in the budget to repair the damage.
- Hasarın onarılması için bütçedeki acil yardım rezervinin kullanılması mümkün kılınmalıdır.
- It must be made possible to use the emergency aid reserve in the budget to repair the damage.
- Bütçedeki acil yardım rezervinin hasarı onarmak için kullanılması mümkün kılınmalıdır.
- Subsidies will not help to repair the environmental damage.
- Yardımlar çevreye verilen zararın onarılmasına yardımcı olmayacaktır.
- Finally we must ensure that all the parties responsible for disasters contribute to repairing the damage caused.
- Son olarak, felaketlerden sorumlu tüm tarafların meydana gelen hasarın onarılmasına katkıda bulunmasını sağlamalıyız.
- I also know, however, that prevention always costs less than having to repair the damage.
- Bununla birlikte, önlemenin her zaman hasarı onarmaktan daha az maliyetli olduğunu da biliyorum.
- We must also not forget about repairing transatlantic relationships, whilst enforcing respect for our autonomy.
- Özerkliğimize saygı gösterilmesini sağlarken Atlantik ötesi ilişkileri onarmayı da unutmamalıyız.
- We must focus on repairing the damage that has been caused.
- Meydana gelen hasarı onarmaya odaklanmalıyız.
- Thinking does not stand still, however, and without new initiatives the damage done cannot be repaired.
- Ancak düşünce durmuyor ve yeni girişimler olmadan verilen hasar onarılamaz.
- Human damage cannot be repaired.
- İnsan hasarı onarılamaz.
- With external help, the local systems were repaired after the floods.
- Sel felaketinden sonra yerel sistemler dış yardımla onarıldı.
- Fasting helps the body cleanse and repair itself.
- Oruç vücudun kendini temizleyip onarmasına yardımcı olur.
- I myself will repair that machine.
- Şu makineyi kendim onaracağım.
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarın nasıl onarılacağını biliyordu.
- This broken vase cannot be repaired.
- Bu kırık vazo onarılamaz.
- I repaired one.
- Ben bir tane onardım.
- It can be repaired.
- Onarılabilir.
- She repaired a ventilator.
- O bir vantilatör onardı.
- Our task is to repair a wall.
- Görevimiz bir duvarı onarmak.
- Fadil was just trying to repair his relationship with Layla.
- Fadıl sadece Leyla ile olan ilişkisini onarmaya çalışıyordu.
- Tom repaired my watch for me.
- Tom benim için saatimi onardı.
- Is it possible to repair the washing machine?
- Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- She repaired my umbrella.
- O, şemsiyemi onardı.
- We must repair the damage.
- Hasarı onarmalıyız.
- Tom knows how to repair computers.
- Tom bilgisayarları nasıl onaracağını biliyor.
- The piano technician repaired the piano.
- Piyano teknisyeni piyanoyu onardı.
- I'll repair it now.
- Onu şimdi onaracağım.
- It'll cost about 2,000 yen to repair it.
- Onu onarmak yaklaşık 2,000 yen'e mal olacak.
- I'm repairing the house.
- Evi onarıyorum.
- Tom is good at repairing watches.
- Tom saatleri onarmada iyidir.
- I cannot repair this refrigerator.
- Ben bu buzdolabını onaramam.
- I have to repair it.
- Onu onarmak zorundayım.
- Can't you repair the damage?
- Hasarı onaramaz mısın?
- It might be possible to repair this.
- Bunu onarmak mümkün olabilir.
- Many houses were damaged beyond repair in the flood.
- Çok sayıda ev selde onarılamayacak şekilde hasar gördü.
- How can I repair my leaking tap?
- Sızdıran musluğumu nasıl onarabilirim?
- Our task is to repair a wall.
- Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.
- Tom is repairing his car.
- Tom arabasını onarıyor.
- The mayor's proposal will contribute to getting the streets repaired.
- Belediye başkanının önerisi sokakların onarılmasına katkıda bulunacak.
- Fasting helps the body cleanse and repair itself.
- Oruç vücudun temizlenmesine ve kendini onarmasına yardımcı olur.
- I repaired one.
- Birini onardım.
- About how much would it cost to have this chair repaired?
- Bu sandalyeyi onartmak yaklaşık ne kadar tutar?
- My car needs repairing.
- Arabamın onarıma ihtiyacı var.
- Can you repair it?
- Onu onarabilir misin?
- Did they repair the watch?
- Saati onardılar mı?
- Tom is repairing his bicycle.
- Tom bisikletini onarıyor.
- I am repairing the washing machine.
- Çamaşır makinesini onarıyorum.
- He has to repair the clock.
- O, saati onarmak zorundadır.
- This car needs repairing.
- Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
- It won't cost anything to repair it.
- Onu onarmak hiçbir şeye mal olmaz.
- They repaired a watch.
- Onlar bir saati onardılar.
Show More (54)
|
|
- My bicycle is in need of repair.
- Bisikletimin tamire ihtiyacı var.
- The repair bill includes parts and labor.
- Tamir faturasına parçalar ve işçilik dahil.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamir için göndermek zorunda kalacağım.
- Tom took his computer in to be repaired.
- Tom bilgisayarını tamire götürdü.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermem gerekecek.
- The repairs will cost at least 20 pounds.
- Tamir en az 20 sterline mal olacak.
- This bike needs to be repaired.
- Bu bisikletin tamire ihtiyacı var.
- The roof of the church needs repairs.
- Kilisenin çatısının tamire ihtiyacı var.
- The house is in need of repair.
- Evin tamire ihtiyacı var.
- When will the repair be finished?
- Tamir ne zaman bitecek?
- I'm taking our phone for repairs, as it is broken.
- Bozuk olduğu için telefonumuzu tamire götüreceğim.
- The repair bill includes parts and labor.
- Tamir faturası parçaları ve işçiliği kapsıyor.
- Her house needs repairs.
- Onun evinin tamire ihtiyacı var.
- You're going to have to pay for the repair.
- Tamir parasını ödemek zorunda kalacaksın.
- After the war most of the highways were in urgent need of repair.
- Savaştan sonra, karayollarının çoğu acilen tamir ihtiyacı duydu.
- He knows how to repair computers.
- Bilgisayar tamirinden anlıyor.
- It will cost about 2000 yen to repair it.
- Tamiri yaklaşık 2000 yen tutacak.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermek zorundayım.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
- Bu evin çok fazla tamire ihtiyacı var, yıkıp yeni bir ev yapmak daha kolay olurdu.
- My house needs repairs.
- Benim evimin tamire ihtiyacı var.
- The repair took three hours.
- Tamir üç saat sürdü.
- This truck is in need of repair.
- Bu kamyonun tamire ihtiyacı var.
- The bicycle needs repair.
- Bisikletin tamire ihtiyacı var.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Fotoğraf makinemi tamire göndermem gerekecek.
- You're going to have to pay for the repair.
- Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- I've asked Tom to stay here and help you with your repairs.
- Tom'dan burada kalıp tamir işlerinde sana yardım etmesini istedim.
- Please repair the car.
- Lütfen arabayı tamir ediniz.
- There was a crack in my tennis racket, so I sent it out to be repaired.
- Tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamire gönderdim.
- The house needs repairs.
- Evin tamire ihtiyacı var.
- This house needs repairs.
- Bu evin tamire ihtiyacı var.
- When will the repair be finished?
- Tamir ne zaman bitmiş olacak?
- The computer repair took all day.
- Bilgisayar tamiri bütün gün sürdü.
- I'll have to send my camera out for repair.
- Kameramı tamire göndermem lazım.
- The repairs for my bicycle cost me one thousand yen.
- Bisikletimin tamiri bana bin yen'e mal oldu.
- Repairs will cost a lot of money.
- Tamir çok paraya mal olacak.
- Our roads and our bridges need massive amounts of repair.
- Bizim yolların ve köprülerin büyük miktarda tamire ihtiyacı var.
- That house needs repairs.
- O evin tamire ihtiyacı var.
- It's completely beyond repair.
- Tamiri imkânsız.
- The computer repair took all day.
- Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
Show More (36)
|
|
- We in the EU must focus special attention on basic repairs of railway tracks in Lithuania.
- AB'de Litvanya'daki demiryolu hatlarının temel onarımlarına özel önem verilmelidir.
- The Commission has contributed EUR 22.5 million to the repair work, which cost around EUR 200 million.
- Komisyon, yaklaşık 200 milyon Euro'ya mal olan onarım çalışmalarına 22,5 milyon Euro katkıda bulunmuştur.
- How far should we go in protecting the environment and the obligation to repair the damage?
- Çevreyi koruma ve zararı onarma yükümlülüğü konusunda ne kadar ileri gitmeliyiz?
- I repair broken phones.
- Bozuk telefonları onarırım.
- Please repair this.
- Lütfen bunu onarın.
- I made a temporary repair to the broken door.
- Kırık kapıya geçici bir onarım yaptım.
- Cookie's house is under repair.
- Cookie'nin evi onarımdadır.
- This truck is in need of repair.
- Bu kamyonun onarıma ihtiyacı var.
- Our roads and our bridges need massive amounts of repair.
- Yollarımızın ve köprülerimizin büyük miktarda onarıma ihtiyacı var.
- The roof is really in need of repair.
- Çatının gerçekten onarıma ihtiyacı var.
- After the war most of the highways were in urgent need of repair.
- Savaştan sonra otoyolların çoğuna acil onarım gerekmişti.
- The repair took three hours.
- Onarım üç saat sürdü.
- The house is in need of repair.
- Evin onarıma ihtiyacı var.
- After his knee repair, he could walk without pain.
- Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
- The mechanic said the repair would not take long.
- Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
Show More (12)
|