rub - English Turkish Sentences
English Turkish
rub ovuşturmak v.
  • Tom rubbed his temples with his fingertips.
  • Tom parmak uçlarıyla şakaklarını ovuşturdu.
  • Tom rubbed his leg in obvious pain.
  • Tom bariz bir acıyla bacağını ovuşturdu.
  • Children often rub their eyes when they are tired.
  • Çocuklar yorgun olduklarında genellikle gözlerini ovuştururlar.
Show More (23)
rub ovmak v.
  • Do you want me to rub your back?
  • Sırtını ovmamı ister misin?
  • I rubbed his spots with these leaves.
  • Beneklerini bu yapraklarla ovdum.
  • Do you want me to rub your back?
  • Sırtınızı ovmamı ister misiniz?
Show More (14)
rub sürtmek v.
  • My cat rubbed her head against my shoulder.
  • Kedim başını omzuma sürttü.
  • Tom rubbed his hands together.
  • Tom ellerini birbirine sürttü.
  • He rubbed his hands together.
  • Ellerini birbirine sürttü.
Show More (0)
rub silmek v.
  • He rubbed the rust off with a file.
  • O bir eğe ile pası sildi.
  • He rubbed the rust off with a file.
  • Bir eğe ile pası sildi.
  • Tom yawned and rubbed sleep from his eyes.
  • Tom esnedi ve gözlerindeki uykuyu sildi.
Show More (0)
rub ovalamak v.
  • Would you mind rubbing my feet?
  • Ayaklarımı ovalar mısın?
  • Tom rubbed his sore feet.
  • Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
Show More (-1)
rub sürmek v.
  • Could you rub some suntan lotion on me?
  • Bana biraz güneş kremi sürebilir misin?
  • Could you rub some suntan lotion on me?
  • Bana biraz güneş losyonu sürer misin?
Show More (-1)
rub sürtüşmek v.
  • Ultimately, it is the rubbing points in cross-border judicial arrangements that grind down families and children.
  • Nihayetinde aileleri ve çocukları yıpratan, sınır ötesi adli düzenlemelerdeki sürtüşme noktalarıdır.
Show More (-2)