|
- Each Member State and each partner has to submit its own specific programme.
- Her Üye Devlet ve her ortak kendi özel programını sunmak zorundadır.
- Within this specific programme, the conditions which I have outlined apply.
- Bu özel program kapsamında, ana hatlarıyla belirttiğim koşullar geçerlidir.
- I also regret the fact that the specific programme for small-scale coastal fishing has not been adopted.
- Küçük ölçekli kıyı balıkçılığına yönelik özel programın kabul edilmemiş olmasından da üzüntü duyuyorum.
- This specific programme has several focal points, the policy objectives of which I would like to discuss in detail now.
- Bu özel programın, şimdi ayrıntılı olarak tartışmak istediğim politika hedefleri olan çeşitli odak noktaları vardır.
- The work has begun by means of specific programmes notably those aimed at North Africa.
- Özellikle Kuzey Afrika'ya yönelik özel programlar vasıtasıyla çalışmalar başlatılmıştır.
- A dream that I simply want to tack on to this specific programme?
- Bu özel programa eklemek istediğim bir rüya mı?
- This specific programme has several focal points, the policy objectives of which I would like to discuss in detail now.
- Bu özel programın, şimdi ayrıntılı olarak tartışmak istediğim politika hedefleri olan birkaç odak noktası vardır.
Show More (4)
|