sure - English Turkish Sentences
English Turkish
sure emin adj.
  • Nobody is quite sure what they do; sometimes we wonder whether they do anything.
  • Kimse ne yaptıklarından tam olarak emin değil; bazen bir şey yapıp yapmadıklarını merak ediyoruz.
  • The people, we can be sure, harbour no illusions.
  • Halkın hiçbir yanılsamaya kapılmadığından emin olabiliriz.
  • And you may be sure that we would derive much more information.
  • Bu konuda çok daha fazla bilgi edinebileceğimizden emin olabilirsiniz.
Show More (95)
sure kesin adv., adj.
  • As I see it, the only sure way to protect sources is not to use pesticides.
  • Gördüğüm kadarıyla kaynakları korumanın tek kesin yolu pestisit kullanmamak.
  • The surest way to ensure that outcome would be for Israel to make a martyr out of him.
  • Bu sonucu sağlamanın en kesin yolu İsrail'in onu şehit etmesi olacaktır.
Show More (-1)
English Turkish
surah sure n.
  • Sami recited Surah Yaseen at his grandfather's grave.
  • Sami dedesinin mezarı başında Yasin Suresi'ni okudu.
  • Sami started to recite Surah Zalzalah during the earthquake.
  • Sami deprem sırasında Zelzele Suresi'ni okumaya başladı.
  • Sami memorized a surah.
  • Sami bir sure ezberledi.
Show More (2)