|
- You need not fret over such trifles.
- Böyle önemsiz şeyler için üzülmene gerek yok.
- They fell out with each other over trifles.
- Önemsiz şeyler yüzünden birbirlerine düştüler.
- He often quarrels with his brother about trifles.
- Erkek kardeşi ile önemsiz şeyler hakkında sık sık tartışır.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
- Böyle önemsiz şeyler için bu kadar para ödemek suçtur.
- Don't waste time on trifles.
- Önemsiz şeylerle vakit harcama.
- I know better than to quarrel with her about trifles.
- Önemsiz şeyler hakkında onunla tartışmayacak kadar akıllıyım.
- Don't bother me with such trifles.
- Beni böyle önemsiz şeylerle rahatsız etme.
- I know better than to quarrel with her about trifles.
- Önemsiz şeyler için onunla tartışmamam gerektiğini biliyorum.
- Don't make a fuss about trifles.
- Önemsiz şeyler için yaygara koparma.
- Don't waste time on trifles.
- Önemsiz şeylerle vakit kaybetme.
- Don't trouble him with trifles.
- Önemsiz şeylerle onu rahatsız etme.
- He often quarrels with his brother about trifles.
- Kardeşiyle sık sık önemsiz şeyler yüzünden tartışır.
- In order to make life happy, you must love the everyday trifles.
- Hayatı mutlu kılmak için, günlük önemsiz şeyleri sevmelisiniz.
Show More (10)
|