Tureng - whatever - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	whatever	ne	pron.
	I believe that, whatever the outcome, we will have a worthy President. Sonuç ne olursa olsun, değerli bir Başkanımız olacağına inanıyorum. Whatever one may think about the topic of debate, it is evident that it is an important one. Tartışma konusu hakkında ne düşünülürse düşünülsün, bunun önemli bir konu olduğu açıktır. We know that, whatever the safeguards on paper, these do not always apply in practice. Kağıt üzerindeki güvenceler ne olursa olsun, bunların uygulamada her zaman geçerli olmadığını biliyoruz. That goes for everybody at whatever level of seniority. Bu, kıdemi ne olursa olsun herkes için geçerli. Protectionism must have its wings clipped, whatever the cost. Korumacılığın kanatları kırpılmalıdır, bedeli ne olursa olsun. Whatever the case, the situation is none the less cruel. Durum ne olursa olsun, durum hiç de acımasız değil. Whatever the Eurosceptics say, it is in all our interests to get cooperation in such matters. Avrupa şüphecileri ne derse desin, bu tür konularda işbirliği yapmak hepimizin çıkarınadır. Whatever the case, the articles in question have not been modified. Durum ne olursa olsun, söz konusu maddeler değiştirilmemiştir. It is our wish to safeguard our system, whatever the cost. Ne pahasına olursa olsun sistemimizi korumak bizim arzumuzdur. This is a story that keeps coming back, whatever facts are produced to refute it. Bu, çürütmek için ne kadar gerçek üretilirse üretilsin, tekrar tekrar gündeme gelen bir hikaye. I shall do whatever needs to be done. Ne yapılması gerekiyorsa yapacağım. Whatever the case, the incentive in the resolution is mainly aimed at the Member States. Durum ne olursa olsun, kararda yer alan teşvik esas olarak Üye Devletlere yöneliktir. We must remain firm over the Kyoto requirements, whatever some may say. Bazıları ne derse desin, Kyoto gereklilikleri konusunda kararlı olmalıyız. There is no justification for terrorism, whatever the perceived provocation. Algılanan provokasyon ne olursa olsun terörizm için hiçbir gerekçe yoktur. Whatever we may say about the European elections, the low turnout is a fact. Avrupa seçimleri hakkında ne söylersek söyleyelim, katılımın düşük olduğu bir gerçektir. Whatever the tragic setbacks, I am sure that they will attain that objective in the years ahead. Yaşanan trajik aksaklıklar ne olursa olsun, önümüzdeki yıllarda bu hedefe ulaşacaklarından eminim. Whatever we say and however we behave, new crises will occur and there will be new scandals. Ne söylersek söyleyelim ve nasıl davranırsak davranalım, yeni krizler yaşanacak ve yeni skandallar ortaya çıkacaktır. In these cases, I think that toughness becomes a duty, whatever resentment this may engender. Bu durumlarda ne kadar kızgınlık yaratırsa yaratsın, sertliğin bir görev haline geldiğini düşünüyorum. In my opinion, we must achieve one whatever the cost. Bana göre, ne pahasına olursa olsun bir tanesini başarmalıyız. It may well be that, whatever draconian measures we take, we will fail to re-establish the cod. Ne kadar sert tedbirler alırsak alalım, morinayı yeniden tesis etmekte başarısız olabiliriz. Whatever his nationality, he has the right to live with his parents. Uyruğu ne olursa olsun, ailesiyle birlikte yaşama hakkına sahiptir. Whatever the route, we will have to increase defence spending. Yol ne olursa olsun, savunma harcamalarını arttırmamız gerekecek. Whatever the shortcomings, the enormous amount of change cannot be overlooked. Eksiklikler ne olursa olsun, muazzam miktardaki değişim göz ardı edilemez. Whatever some fellow MEPs may claim, this debate is not about emotions. Bazı AP üyesi arkadaşlar ne iddia ederse etsin, bu tartışma duygularla ilgili değildir. In both cases, whatever else, these issues should be at the top of the agenda of the political groups. Her iki durumda da, başka ne olursa olsun, bu konular siyasi grupların gündeminin en üst sıralarında yer almalıdır. Businesses ultimately have enormous influence whatever the community, region or state they are located in. İşletmeler, bulundukları topluluk, bölge veya eyalet ne olursa olsun sonuçta muazzam bir etkiye sahiptir. Whatever his nationality, he has the right to live with his parents. Uyruğu ne olursa olsun, ebeveynleriyle birlikte yaşama hakkına sahiptir. Whatever we can do through this Parliament, through the institutions, through the NGOs, we must do. Bu Parlamento aracılığıyla, kurumlar aracılığıyla, STK'lar aracılığıyla ne yapabiliyorsak yapmalıyız. Whatever the case, the situation is none the less cruel. Durum ne olursa olsun, durum daha az acımasız değildir. They should do whatever needs to be done to bring them into line with the internal market thus defined. Bu şekilde tanımlanan iç pazarla uyumlu hale getirmek için ne yapılması gerekiyorsa yapmalıdırlar. Therefore, everything must now be done to save whatever can be saved. Bu nedenle, kurtarılabilecek ne varsa kurtarmak için artık her şey yapılmalıdır. These statistics must not be produced and used for political ends, whatever they may be. Bu istatistikler, ne olursa olsun, siyasi amaçlar için üretilmemeli ve kullanılmamalıdır. Whatever his personal feelings might or will be, he will need a consensus. Kişisel duyguları ne olursa olsun ya da ne olacaksa olsun, bir uzlaşmaya ihtiyacı olacaktır. Whatever is needed and more. Ne gerekiyorsa ve daha fazlası. It will not, however, be of great consequence to either party, whatever is adopted. Bununla birlikte, ne kabul edilirse edilsin, iki taraf için de büyük bir sonuç doğurmayacaktır. It will emphasise our common resolve to fight terrorism, wherever it occurs and whatever its motives. Nerede olursa olsun ve amacı ne olursa olsun terörizmle mücadele konusundaki ortak kararlılığımızı vurgulayacaktır. All countries are concerned and their internal rules affected, whatever their share of international trade. Uluslararası ticaretteki payları ne olursa olsun, tüm ülkeler endişe duymakta ve iç kuralları etkilenmektedir. Whatever its content they are happy to call this product chocolate. İçeriği ne olursa olsun bu ürüne çikolata demekten mutluluk duyuyorlar. Whatever the final status, the people of Kosovo will have their place in Europe. Nihai statü ne olursa olsun, Kosova halkının Avrupa'da bir yeri olacaktır. In my opinion, we must achieve one whatever the cost. Bana göre ne pahasına olursa olsun bir tanesini başarmalıyız. Whatever the case, the problem cannot be resolved by greater police intervention in the Member States. Durum ne olursa olsun, sorun Üye Devletlerde daha fazla polis müdahalesi ile çözülemez. Therefore, everything must now be done to save whatever can be saved. Bu nedenle kurtarılabilecek ne varsa kurtarmak için şimdi her şey yapılmalıdır. Whatever his purpose, the masked man is working hard. Amacı ne olursa olsun maskeli adam çok sıkı çalışıyor. Whatever Simon showed him, he understood at once, and after three days, he worked as if he had sewn boots all his life. Simon ona ne gösterdiyse anında anladı ve üç gün sonra sanki bütün hayatı boyunca çizme dikmiş gibi çalıştı. Chop some lettuce, cucumber, whatever else you might want for your salad. Salatanız için biraz marul, salatalık ya da başka ne isterseniz doğrayın. Chop some lettuce, cucumber, whatever else you might want for your salad. Salatanız için biraz marul, salatalık veya başka ne isterseniz doğrayın. Just think, after tonight, whatever we desire will be ours. Düşünsene, bu geceden sonra ne istersek bizim olacak. Whatever I do, it's nothing for you. Ne yaparsam yapayım, senin için bir anlamı yok. Whatever I do, it's nothing for you. Ne yaparsam yapayım senin için hiçbir şey değil. Whatever his purpose, the masked man is working hard. Amacı ne olursa olsun, maskeli adam sıkı çalışıyor. And whatever happens after that, I'll deal with it. Ve ondan sonra ne olacaksa onunla ben uğraşırım. Ask whatever you want to. Ne istersen sor. I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard. Tahtaya ne yazdıysa aynen defterime geçirdim. I'll do whatever it takes to protect my family. Ailemi korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever it takes to get this job done. Bu işi halletmek için ne gerekiyorsa yapacağım. I will do whatever you tell me to do. Bana ne söylerseniz yapacağım. I will do whatever you wish. Ne istersen yapacağım. He may do whatever he wants to. Ne istiyorsa yapabilir. Whatever story I tell, Mother believes me. Ne hikaye anlatırsam anlatayım, annem bana inanır. Take whatever you like. Ne istersen al. He may do whatever he wants to. Ne isterse yapabilir. Tom can say whatever he wants. Tom ne isterse söyleyebilir. Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential. Ne yaparsan yap, doğru adımla başlamak çok önemlidir. We know Tom will do whatever we tell him to do. Tom'un ona ne söylersek yapacağını biliyoruz. Because she has a good figure, whatever she wears suits her. Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar. Do whatever you want to do. Ne yapmak istiyorsan yap. Whatever she said, it's not true. O ne dediyse, doğru değil. Tom's parents let him do whatever he wants to do. Tom'un ailesi ne isterse yapmasına izin veriyor. You can tell Tom whatever you like. Tom'a ne istersen söyleyebilirsin. Tom goes along with whatever Mary says. Tom, Mary ne derse ona uyar. We'll do whatever it takes to complete the project on time. Projeyi zamanında tamamlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Whatever she says, I don't believe her. O ne söylerse söylesin, ona inanmıyorum. Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history. Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir geçmişi vardır. I'll buy you whatever you want. Sen ne istersen satın alacağım. He will do whatever it takes to reach his goal. O, hedefine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacak. You need to do whatever Tom tells you. Tom sana ne derse onu yapmalısın. I'll do whatever I have to do. Ne yapmak zorundaysam yapacağım. I suspect Tom will do whatever you ask. Tom'un ne istersen yapacağından şüpheleniyorum. Tom can buy whatever he wants. Tom ne isterse alabilir. Get Tom whatever he wants. Tom'a ne istiyorsa getir. Call it whatever you want. Ne dersen de. I'll do whatever it takes to make that happen. Bunun olmasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever Tom asks of me to do. Tom benden ne isterse yapacağım. You may do whatever you want to do. Ne yapmak istiyorsan yapabilirsin. I'll do whatever I have to do to put Tom behind bars. Tom'u parmaklıklar ardına koymak için ne gerekiyorsa yapacağım. He can do whatever he likes with the money. Parayla ne isterse yapabilir. Tom is rich enough to buy whatever he wants. Tom ne isterse alabilecek kadar zengindir. Tom is old enough to do whatever he wants. Tom'un yaşı ne istiyorsa yapabilecek kadar büyük. I'll do whatever you ask. Ne istersen yapacağım. We can do whatever we please. Ne istersek yapabiliriz. I'll do whatever it takes to succeed. Başarılı olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever you like. Ne istersen. Whatever he may say, I won't change my mind. Ne derse desin, fikrimi değiştirmeyeceğim. They can do whatever they want. Ne isterlerse yapabilirler. We'll always do whatever you say. Sen ne dersen onu yaparız. I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard. Tahtaya ne yazdıysa defterime kopyaladım. I'll buy you whatever clothes you want. Sana ne kıyafet istersen alırım. Eat whatever you want. Ne istersen ye. Whatever you may say, I will not change my opinion. Ne dersen de, fikrimi değiştirmeyeceğim. Tom thought he could do whatever he wanted to. Tom ne isterse yapabileceğini düşünüyordu. I'll do whatever it takes to protect my children. Çocuklarımı korumak için ne gerekiyorsa yaparım. Tom may do whatever he likes. Tom ne isterse yapabilir. He can say whatever he wants. Ne isterse söyleyebilir. I can eat whatever I want. Ne istersem yiyebilirim. I can eat whatever I want. Ben ne istersem yiyebilirim. Tom is going to do whatever has to be done. Tom ne yapılması gerekiyorsa yapacak. Tom said he was ready to do whatever was necessary. Tom yapılması gerekli olan ne varsa yapmaya hazır olduğunu söyledi. I'll do whatever you need done. Ne yapılması gerekiyorsa yapacağım. You can do whatever you want to, of course. Ne istersen yapabilirsin tabii ki. I'll do whatever it takes. Ne gerekiyorsa yapacağım. I'll pay whatever it costs. Maliyeti ne olursa olsun ödeyeceğim. Please get whatever you like. Lütfen ne istersen al. I give you my permission to do whatever you want to do. Ne istersen yapman için sana izin veriyorum. Tom may do whatever he likes with what I gave him. Tom ona verdiklerimle ne isterse yapabilir. I'll do whatever it takes to make sure you have a good time here. Senin burada iyi vakit geçirdiğinden emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll keep my word, whatever may happen. Ne olursa olsun sözümü tutacağım. I've decided to do whatever you ask. Ne istersen yapmaya karar verdim. I'll do whatever it takes to make that happen. Bunu gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yaparım. Ask whatever you want. Ne istersen sor. I'll give you whatever you want. Ne istersen veririm. I'll do whatever it takes to make sure that doesn't happen. Onun olmamasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever it takes to get my kids back. Çocuklarımı geri almak için ne gerekiyorsa yapacağım. I have to do whatever Tom tells me to do. Tom ne derse onu yapmak zorundayım. I'll buy you whatever you want. Sana ne istersen alırım. He may do whatever he likes with what I gave him. Ona verdiğim şeyle ne isterse yapabilir. Tom can tell Mary whatever he wants to. Tom Mary'ye ne isterse söyleyebilir. Whatever you want us to do, we'll do. Ne yapmamızı istersen yapacağız. They let me do whatever I wanted. Ne istersem yapmama izin verdiler. I'll do whatever it takes to be with you. Seninle olmak için ne gerekiyorsa yaparım. Tom may do whatever he wants to. Tom ne isterse yapabilir. I'll do whatever it takes to make it right. Düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom did whatever he wanted to do. Tom ne yapmak istediyse yaptı. You have to do whatever Tom tells you. Tom sana ne derse onu yapmalısın. Whatever we find in here is mine. Burada ne bulursak benimdir. You must do whatever he tells you. O sana ne söylüyorsa yapmalısın. We'll do whatever it takes. Ne gerekirse yapacağız. Whatever we do, we must be careful. Ne yaparsak yapalım, biz dikkatli olmalıyız. Do whatever you want. Ne istersen onu yap. I'll do whatever it takes to fix this. Bunu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Eat whatever you like. Ne isterseniz yiyin. He listens to whatever you say. Ne dersen dinliyor. I'll do whatever it takes to make sure it doesn't happen again. Bir daha kesinlikle olmaması için ne gerekiyorsa yaparım. I told Tom I could do whatever he wanted me to do. Tom'a benden ne isterse yapabileceğimi söyledim. Tom is going to do whatever you tell him to do. Tom sen ne dersen onu yapacak. Whatever might happen, I won't change my mind. Ne olursa olsun fikrimi değiştirmeyeceğim. I'll get you whatever you want. Ne istersen getiririm. Ask whatever you want to ask. Ne sormak istiyorsan sor. I'll do whatever it takes to keep my job. İşimi elde tutmak için ne lazımsa yaparım. You may eat whatever you want to. Ne istersen yiyebilirsin. Whatever shall we do? Ne yapalım? I'll buy whatever Tom tells me to. Tom bana ne söylerse satın alırım. Tom will do whatever has to be done. Tom ne yapılması gerekiyorsa yapacak. Go ahead and ask whatever you want. Buyur, ne istiyorsan sor. Tom believes whatever Mary tells him. Tom Mary ona ne anlatırsa inanır. He'll do whatever you ask him to. Ondan ne isterseniz yapar. Tom lets Mary do whatever she wants to do. Tom, Mary'nin ne yapmak istiyorsa yapmasına izin verdi. I'll do whatever you want me to do. Ne yapmamı istersen yaparım. You can do whatever you want. Ne istersen yapabilirsin. He believes whatever I say. Ne söylersem inanıyor. Give Tom whatever he wants. Tom'a ne istiyorsa ver. Whatever I have is yours. Bende ne varsa senindir. She believes whatever he says. O ne derse inanıyor. I can do whatever I want. Ben ne istersem yapabilirim. Do whatever he tells you. O sana ne söylerse yap. Can you please just give Tom whatever he wants? Tom'a ne istiyorsa verebilir misiniz? Layla does whatever it takes to support her children. Leyla çocuklarını desteklemek için ne gerekiyorsa yapıyor. I'll do whatever it takes to get what I want. İstediğimi almak için ne gerekiyorsa yapacağım. Do whatever you have to do. Ne yapman gerekiyorsa yap. Think whatever you want. Ne istersen düşün. You can do whatever you want to. Ne istersen yapabilirsin. I'll do whatever it takes to feed my children. Çocuklarımı beslemek için ne gerekiyorsa yaparım. Tom will go to the supermarket for you and buy whatever you need. Tom senin için süpermarkete gidecek ihtiyacın olan ne varsa alacak. Whatever it is, we're not interested. Ne olursa olsun, biz ilgilenmiyoruz. Promise them whatever you want. Onlara ne istersen söz ver. Tom is going to do whatever it takes to win. Tom, kazanmak için ne gerekiyorsa yapacaktır. Tom can have whatever he wants. Tom ne isterse sahip olabilir. We have to support whatever decision Tom makes. Tom ne karar verirse versin desteklemeliyiz. I'll do whatever it takes to make sure it doesn't happen again. Tekrar olmayacağından emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever she said, it's not true. O ne söylerse söylesin, doğru değil. You'll do whatever I say. Ben ne dersem yapacaksın. I can say whatever I want. Ben ne istersem söyleyebilirim. Let Tom do whatever he wants to do. Tom ne yapmak isterse yapsın. Tom did whatever we wanted him to do. Tom ondan ne istediysek yaptı. I'll do whatever it takes to get my son back. Oğlumu geri getirmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever shall we do? Ne yapacağız? I'll do whatever it takes to keep you next to me. Seni yanımda tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom suggested that I do whatever I wanted to do. Tom ne yapmak istersem onu yapmamı önerdi. We can do whatever we want. Ne istersek yapabiliriz. Help yourself to whatever you like. Ne istiyorsanız onu alın. Fadil decided to do whatever he had to do to get rid of Dania. Fadıl, Dania'dan kurtulmak için yapmak zorunda olduğu ne varsa yapmaya karar verdi. I will do whatever it takes to have my revenge. Ben intikam almak için ne gerekiyorsa yapacağım. Fadil decided to do whatever he had to do to get rid of Dania. Fadıl, Dania'dan kurtulmak için ne yapması gerekiyorsa yapmaya karar verdi. I'll keep my word, whatever may happen. Ne olursa olsun, sözümü tutacağım. I'll do whatever it takes to get my son back. Oğlumu geri almak için ne gerekiyorsa yapacağım. Please get whatever you like. Lütfen ne isterseniz alın. Tom told Mary that she could do whatever she liked. Tom, Mary'ye ne isterse yapabileceğini söyledi. Do whatever's required. Ne gerekiyorsa yap. I will do whatever it takes to have my revenge. İntikamımı almak için ne gerekiyorsa yapacağım. He can say whatever he wants. O ne isterse söyleyebilir. You can have whatever you want. Ne istersen alabilirsin. I'll do whatever you want me to. Benden ne istersen yaparım. He can do whatever he likes with the money. Parayla canı ne isterse yapabilir. Because she has a good figure, whatever she wears suits her. Güzel bir vücudu olduğu için ne giyse yakışıyor. We ought to be ready for whatever comes. Ne olursa olsun hazır olmalıyız. I'll do whatever it takes to fix this. Bunu tamir etmek için ne gerekiyorsa yapacağız. I'll eat whatever Tom cooks. Tom ne pişirirse yerim. I'll do whatever you want. Ben ne istersen yapacağım. You can do whatever you want to do, of course. Ne istersen yapabilirsin tabii ki. Whatever the problem is, Tom can handle it. Sorun ne olursa olsun, Tom onu halledebilir. Usually Tom can get whatever he wants. Genellikle Tom ne isterse alır. I will give you whatever is in this box. Bu kutuda ne varsa sana vereceğim. Do whatever you think is best. En iyisinin ne olduğunu düşünüyorsan onu yap. I'll do whatever it takes to protect what's mine. Benim olanı korumak için ne gerekiyorsa yaparım. I'll do whatever it takes to survive. Hayatta kalabilmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Do whatever makes you happy. Seni ne mutlu ediyorsa onu yap. From now on, they can do whatever they like. Artık ne isterlerse yapabilirler. I'm willing to do whatever it takes. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. I'll do whatever it takes to keep my children in school. Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım. You should do whatever makes you happy. Seni ne mutlu edecekse onu yapmalısın. Tom always gives 100 percent in whatever he does. Tom ne yaparsa yapsın her zaman kendini yüzde yüz o işe verir. Please do whatever you want to do. Lütfen ne yapmak istiyorsan yap. I'll do whatever it takes to achieve my goal. Amacıma ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Just say whatever you want to say. Ne söylemek istiyorsan söyle. Whatever may happen, I am prepared for it. Ne olursa olsun ben bunun için hazırım. I'll do whatever Tom tells me to do. Tom ne derse onu yapacağım. Give Tom whatever it is he wants. Tom'a ne istiyorsa verin. I'll do whatever it takes to make sure that doesn't happen. Bunun olmayacağından emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever it takes to make sure you have a good time here. Burada iyi vakit geçirdiğinizden emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım. I'm going to allow Tom to do whatever he wants. Tom'un ne isterse yapmasına izin vereceğim. I can do or say whatever I want. Ne istersem yapabilirim ya da söyleyebilirim. I'll let you guys do whatever you want. Ne isterseniz yapmanıza izin vereceğim. Tom will do whatever it takes to finish the job on time. Tom işi zamanında bitirmek için ne gerekiyorsa yapacak. You can do whatever you want to do, of course. Ne istersen yapabilirsin, tabii ki. Don't trust him, whatever he says. Ne derse desin, ona güvenme. You can do whatever you want to do, of course. Ne istersen yapabilirsin, elbette. I can say whatever I want. Ne istersem söyleyebilirim. Tom is going to do whatever it takes to win. Tom kazanmak için ne gerekiyorsa yapacak. Layla and Sami were going to do whatever it took to be together for ever. Leyla ve Sami sonsuza kadar birlikte olmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı. I'll do whatever it takes to keep our family together. Ailemi birlikte tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Usually Tom gets whatever he wants. Genellikle Tom ne isterse alır. Tom says he'll do whatever we do. Tom biz ne yaparsak onu yapacağını söylüyor. Take whatever you want. Ne istersen al. You can say whatever you want to. Ne istersen söyleyebilirsin. I'll do whatever it takes to stay where I am. Olduğum yerde kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom gets to do whatever he wants to do. Tom ne isterse yapabiliyor. I give you permission to do whatever it takes to finish the job. İşi bitirmek için ne gerekiyorsa yapman için sana izin veriyorum. I will give you whatever you want. Ne isterseniz vereceğim. Whatever may happen, I am prepared for it. Ne olursa olsun ben buna hazırım. I'll do whatever it takes to save Tom. Tom'u kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom told Mary that she could do whatever she wanted to do. Tom, Mary'ye ne isterse yapabileceğini söyledi. I can't stop you from doing whatever you want to do. Ne yapmak istiyorsan onu yapmanı engelleyemem. Tom does whatever we tell him to do. Tom ona ne söylersek yapar. Whatever he told you, it's not true. O sana ne söylediyse doğru değil. I do whatever the heck I want. Paşa gönlüm ne isterse onu yaparım. I'll do whatever it takes to win. Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım. I will do whatever you wish. Ne isterseniz yaparım. You may do whatever you want. Ne istersen yapabilirsin. She can say whatever she wants. Ne isterse söyleyebilir. I'll do whatever it takes to feed my children. Çocuklarımı beslemek için ne gerekiyorsa yapacağım. I give you permission to do whatever it takes to finish the job. İşi bitirmek için ne gerekiyorsa yapmana izin veriyorum. Do whatever you can. Ne yapabiliyorsan yap. I'll do whatever it takes to keep my children in school. Çocuklarımı okulda tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Read whatever you like. Ne istersen oku. Tom said he was ready to do whatever was necessary. Tom ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu söyledi. I'll do whatever it takes to get the results I want. İstediğim sonuçları almak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom can do whatever he likes as far as I'm concerned. Bana kalırsa Tom ne isterse yapabilir. You can do whatever you want to, of course. Ne istersen yapabilirsin, tabii ki. I do whatever the heck I want. Canım ne isterse onu yaparım. Whatever he says, do not trust him. Ne söylerse söylesin ona güvenme. Tom thinks that he can do whatever he wants to. Tom ne isterse yapabileceğini düşünüyor. I'll do whatever you want. Ne istersen yaparım. I'll do whatever it takes to survive. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom did whatever he wanted to do. Tom ne yapmak istiyorsa onu yaptı. Whatever I do, she says I can do better. Ne yaparsam yapayım, daha iyi yapabileceğimi söylüyor. Whatever you may say, I will not change my opinion. Siz ne derseniz deyin, ben fikrimi değiştirmeyeceğim. You can say whatever you want. Ne istersen söyleyebilirsin. Give Tom whatever he wants. Ne isterse Tom'a ver. I'll do whatever I have to. Ne yapmam gerekiyorsa yapacağım. I know Tom will do whatever you ask. Tom'un ne istersen yapacağını biliyorum. I'll do whatever it takes to make it right. Bunu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom believes whatever Mary tells him. Tom, Mary ona ne söylerse inandı. I'll do whatever it takes to make you happy. Seni mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Do whatever you want. Ne istersen yap. I can do whatever I want. Ne istersem yapabilirim. Whatever gave you that idea? Bu fikri sana ne verdi? You must do whatever Tom tells you. Tom ne derse onu yapmalısın. Whatever she says, I don't believe her. Ne söylerse söylesin, ona inanmam. You can tell Tom whatever you want. Tom'a ne istersen söyleyebilirsin. Politicians do whatever it takes to get themselves elected. Politikacılar kendilerini seçtirmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. I'll do whatever it takes to protect you. Seni korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. You can drink whatever you want. Ne isterseniz içebilirsiniz. I'll do whatever I need to do. Ne yapmam gerekiyorsa yapacağım. We'll do whatever it takes. Ne gerekiyorsa onu yapacağız. Tom does whatever we tell him. Tom ona ne söylersek yapar. I'll do whatever it takes to protect my children. Çocuklarımı korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever we may decide must be approved by the committee. Ne karar verirsek verelim komite tarafından onaylanmalı. Do whatever it takes. Ne gerekiyorsa yapın. I told Tom he could buy whatever he wanted. Tom'a ne isterse alabileceğini söyledim. Help yourself to whatever you like. Ne istersen ye. Whatever he said, it's not true. O ne derse desin doğru değil. We have to support whatever decision Tom makes. Tom ne karar verirse versin desteklemek zorundayız. Don't trust him, whatever he says. O ne söylerse söylesin, ona güvenme. You can do whatever you want to, of course. Ne istersen yapabilirsin tabii ki de. Tom lets me do whatever I want. Tom ne istersem yapmama izin veriyor. I'll do whatever it takes to correct my mistake. Hatamı düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım. You can say whatever you like. Ne istersen söyleyebilirsin. I'll do whatever it takes to get my kids back. Çocuklarımı geri getirmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom thinks he can do whatever he wants. Tom ne isterse yapabileceğini düşünüyor. I'll do whatever it takes to save our marriage. Evliliğimizi kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Feel free to do whatever you like. Ne istersen yapmakta özgürsün. I'll pay whatever it costs. Ne kadara mal olursa olsun ödeyeceğim. Obviously, he can do whatever he wants with his money. Açıkçası, parasıyla ne isterse yapabilir. Tom is old enough to do whatever he wants. Tom ne isterse yapabilecek yaştadır. We ought to be ready for whatever comes. Başımıza ne gelirse gelsin hazır olmalıyız. I'll do whatever it takes to make things right. İşleri düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom may eat whatever he wants to. Tom ne isterse yiyebilir. She believes him, whatever he says. Ne derse desin, ona inanıyor. I will give you whatever you want. Ne istersen sana vereceğim. Do whatever you like. Ne istersen yap. You can take whatever you like. Ne istersen alabilirsin. Tom can tell Mary whatever he likes. Tom Mary'ye ne isterse söyleyebilir. Sami could adapt to whatever the situation was. Sami durum ne olursa olsun uyum sağlayabilirdi. I'll do whatever it takes to be with you. Seninle olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever I can to help Tom. Tom'a yardımcı olabilmek için elimden ne geliyorsa yapacağım. Do whatever the fuck you want. Ne bok yiyorsanız yiyin. I have no intention whatever of disturbing you. Ne olursa olsun seni rahatsız etmeye niyetim yok. I'll be whatever you want me to be. Ne olmamı istersen o olurum. We let Tom do whatever he wants to. Tom'un ne isterse yapmasına izin veriyoruz. I do whatever Tom asks. Tom ne isterse onu yaparım. You can drink whatever you want. Ne istersen içebilirsin. I'll do whatever it takes to make things right. İşleri yoluna koymak için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever it takes to get you back into my life. Seni hayatıma geri almak için ne gerekiyorsa yapacağım. We'll do whatever it takes. Ne gerekiyorsa yapacağız. Let Tom eat whatever he wants. Bırakın Tom canı ne istiyorsa yesin. I pay Tom whatever the amount he asks for. Tom'a ne kadar isterse o kadar ödüyorum. From now on, they can do whatever they like. Şu andan itibaren, ne isterlerse yapabilirler. Whatever you want, we have it. Ne isterseniz bizde var. Tom believes whatever I say. Tom ne söylersem inanır. Tom's parents let Tom do whatever he wants. Tom'un ailesi Tom'un ne isterse yapmasına izin veriyor. I'm going to allow Tom to do whatever he wants to do. Tom'un ne yapmak istiyorsa yapmasına izin vereceğim. Whatever misfortunes you may have, just don't commit suicide. Başına ne talihsizlik gelirse gelsin, sakın intihar etme. Let happen whatever would happen. Ne olacaksa olsun. You may tell Tom whatever you like. Tom'a ne istersen söyleyebilirsin. Tom let Mary do whatever she wanted to do. Tom, Mary'nin ne yapmak istiyorsa yapmasına izin verdi. I'll buy whatever Tom tells me to. Tom ne derse onu alırım. You may do whatever you like. Ne istersen yapabilirsin. We have to do whatever it takes to stop Tom. Tom'u durdurmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. They'll do whatever they can. Ellerinden ne geliyorsa yapacaklardır. I'll do whatever it takes to keep our family together. Ailemizi bir arada tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever he says, do not trust him. Ne derse desin, ona güvenme. Whatever she says is true. O ne derse doğrudur. I'll do whatever it takes to get this job done. Bu işi yapmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Whatever gave you that idea? Sana o fikri ne verdi? Ask whatever you want to ask. Ne sormak istersen sor. Whatever you want us to do, we'll do. Ne yapmamızı istersen yaparız. Do whatever needs to be done. Ne yapılması gerekiyorsa yap. Tom is going to do whatever needs to be done. Tom ne yapılması gerekiyorsa yapacak. You must do whatever she tells you. O sana ne derse onu yapmalısın. Tom believes whatever Mary says. Tom, Mary ne derse ona inanır. I'll cook you whatever you want. Ne istersen sana pişireceğim. Tom does whatever he wants. Tom ne isterse onu yapar. Tom thinks he can do whatever he wants to. Tom ne isterse yapabileceğini düşünüyor. I'm going to let you do whatever you want. Ne istersen yapmana izin vereceğim. He may do whatever he likes with what I gave him. Ona verdiklerimle canı ne isterse yapabilir. I'll do whatever it takes to get what I want. İstediğimi elde etmek için ne gerekiyorsa yaparım. Let Tom do whatever he wants to do. Bırak Tom ne yapmak istiyorsa yapsın. Do whatever the fuck you want. Ne sikim istiyorsan yap. I'll be whatever you want me to be. Ne olmamı istiyorsan olacağım. I'll take you wherever you want to go and buy you whatever your heart desires. Seni istediğin yere götüreceğim ve gönlünden ne koparsa alacağım. I'll give you whatever you want. Sana ne istersen vereceğim. Whatever you say about me, say it to my face, not behind my back. Benim hakkımda ne söyleyeceksen yüzüme söyle, arkamdan söyleme. Now you can ask whatever you want. Şimdi ne istersen sorabilirsin. He will do whatever it takes to reach his goal. Amacına ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaktır. I'll do whatever Tom asks. Tom ne isterse yapacağım. I'll give Tom whatever he wants. Ne isterse Tom'a vereceğim. Layla and Sami were going to do whatever it took to be together for ever. Layla ve Sami sonsuza dek birlikte olmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı. I can do whatever I like. Ne istersem yapabilirim. A woman should follow whatever her husband orders. Bir kadın kocası ne emrederse onu yapmalıdır. Tom can do whatever he wants as far as I'm concerned. Tom, bildiğim kadarıyla ne isterse yapabilir. Wear whatever you want. Ne istersen giy. Tom does whatever Mary tells him to do. Tom, Mary ne derse onu yapar. Let Tom eat whatever he wants. Bırakın Tom ne isterse yesin. Whatever are you doing here? Allah aşkına, sen burada ne yapıyorsun? I'll listen to whatever you have to say. Ne söyleyeceksen dinleyeceğim. You can take whatever you like. Ne istiyorsan alabilirsin. I'll do whatever it takes to please you. Seni memnun etmek için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever I have to do. Ne yapmam gerekiyorsa yapacağım. Layla does whatever it takes to support her children. Layla çocuklarına bakmak için ne gerekiyorsa yapıyor. I'm going to let you do whatever you want to do. Ne yapmak istiyorsan yapmana izin vereceğim. You must do whatever he tells you. O sana ne derse onu yapmalısın. You can eat whatever you want. Ne istersen yiyebilirsin. Whatever might happen, I won't change my mind. Ne olursa olsun, fikrimi değiştirmeyeceğim. I'll buy whatever Tom wants me to buy for him. Tom onun için ne almamı isterse alacağım. I'll do whatever it takes to succeed. Başarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Tom and Mary do whatever I tell them to do. Tom ve Mary ne yapmalarını söylersem yaparlar. Wear whatever you want to wear. Ne giymek istiyorsan giy. We have to do whatever it takes to stop Tom. Tom'u durdurmak için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız. Tom will do whatever you tell him to do. Tom ona ne söylerseniz yapacaktır. Tom is going to do whatever you ask him to do. Tom ondan ne yapmasını istersen yapacak. Eat whatever you like. Ne istersen ye. Take whatever you want in the fridge. Buzdolabından ne istersen al. Tom and Mary do whatever I tell them to do. Tom ve Mary onlara ne söylersem yaparlar. Whatever you're selling, I'm not interested. Ne satarsan sat ilgilenmiyorum. Use whatever means necessary to stop Tom from doing that. Tom'un bunu yapmasını engellemek için ne gerekiyorsa yap. I'll do whatever has to be done to make sure Tom does what he's supposed to do. Tom'un yapması gerekeni yaptığından emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım. Let Tom eat whatever he wants. Tom ne isterse yesin. You can do whatever you want to, of course. Ne isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de. I'll do whatever has to be done to make sure Tom does that. Tom'un bunu yaptığından emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım. I will do whatever you ask. Ne istersen yapacağım. We'll do whatever it takes to get that done. Bunu halletmek için ne gerekiyorsa yapacağız. Do whatever it takes. Ne gerekiyorsa yap. Do whatever makes you happy. Seni ne mutlu ediyorsa yap. Whatever story I tell, my mom believes me. Ne hikâye anlatırsam anlatayım, annem bana inanır. Tom told me to do whatever I want to do. Tom bana ne istersem yapabileceğimi söyledi. Whatever you want, dear. Ne istersen, sevgilim. I'll do whatever it takes to keep our customers satisfied. Müşterilerimizi memnun etmek için ne gerekiyorsa yapacağım. I'll do whatever you need done. Ne istersen yaparım. Tom may do whatever he wants. Tom ne istiyorsa yapabilir. I'll do whatever it takes to reach the top. Zirveye ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Choose whatever you want. Ne istersen onu seç. I'll give Tom whatever he wants. Tom'a ne isterse vereceğim. I'll do whatever it takes. Ne gerekirse yapacağım. We ought to be ready for whatever comes. Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız. Tom will give Mary whatever she asks for. Tom, Mary ne isterse verecektir. I'll cook you whatever you want. Sana ne istersen pişiririm. Tom is old enough to do whatever he wants. Tom ne isterse yapabilecek yaşta. Tom is willing to do whatever it takes. Tom ne gerekiyorsa yapmaya hazır. Tom will do whatever you ask him to. Tom ondan ne istersen yapar. Whatever are you doing here? Ne yapıyorsun burada? I told them I could do whatever they wanted. Ne isterlerse yapabileceğimi söyledim. Whatever we do, we must be careful. Ne yaparsak yapalım, dikkatli olmalıyız. Tom may do whatever he wants. Tom ne isterse yapabilir. I'll take whatever I can get. Ne alabilirsem alacağım. Tom may do whatever he likes with what I gave him. Tom, ona verdiğim şeyle ne isterse yapabilir. She may do whatever she likes with what I gave her. Ona verdiklerimle ne isterse yapabilir. You can eat whatever you like. Ne istersen yiyebilirsin. You'll do whatever I say. Ne dersem onu yapacaksın. You can do whatever you like. Ne istersen yapabilirsin. Tom is going to do whatever you ask him to. Tom ondan ne istersen yapacak. Tom can do whatever he wants as far as I'm concerned. Bana kalırsa Tom ne isterse yiyebiliyor. Tom thinks that he can do whatever he wants. Tom ne isterse yapabileceğini düşünüyor. We let Tom do whatever he wants. Tom'un ne isterse yapmasına izin veriyoruz. Show More (439)
2	whatever	her ne	conj.
	Whatever story I tell, my mom believes me. Her ne hikaye anlatırsam, annem bana inanır. Do whatever he tells you. O sana her ne söylerse yap. I'll do whatever Tom asks. Tom her ne isterse yapacağım. I will do whatever you tell me to do. Her ne yapmamı istersen yapacağım. Do whatever you want to do. Her ne yapmak istiyorsan yap. Death, in whatever form, is repulsive. Ölüm, her ne şekilde olursa olsun, iğrençtir. Take whatever you want in the fridge. Buz dolabında her ne istersen al. Whatever is, is. Her ne ise, odur. Tom will do whatever you ask him to. Tom onun her ne yapmasını istersen yapacak. You can eat whatever you like. Her ne istiyorsanız yiyebilirsiniz. I told them I could do whatever they wanted. Onlara her ne isterlerse yapabileceğimi söyledim. Whatever he said, it's not true. Her ne dediyse, doğru değil. Whatever you're selling, I'm not interested. Her ne satıyorsanız, ilgilenmiyorum. Whatever he told you, it's not true. Sana her ne söylediyse, doğru değil. Whatever you start with, it is a success. Her ne ile başlarsanız başlayın, başarılı olursunuz. Please help yourself to whatever you like. Her ne istiyorsanız buyrun. Whatever happened, it's over. Her ne olduysa, bitti. Tom is going to do whatever needs to be done. Tom her ne yapılması gerekiyorsa yapacak. You can say whatever you want. Her ne istiyorsanız söyleyebilirsiniz. Whatever happened, it's over. Her ne yaşandıysa, bitti artık. Show More (17)
3	whatever	hangi	adj.
	It is directed at Community citizens and members of their families, of whatever nationality. Hangi milletten olursa olsun Topluluk vatandaşlarına ve aile fertlerine yöneliktir. These two articles, in whatever combination, have to be read together. Bu iki madde, hangi kombinasyonda olursa olsun, birlikte okunmalıdır. It feels exactly the same to be tortured, whatever sort of country you are in. Hangi ülkede olursanız olun, işkence görmek tamamen aynı hissettirir. Whatever solution is agreed, change is inevitable. Hangi çözüm üzerinde uzlaşılırsa uzlaşılsın, değişim kaçınılmazdır. Human life, at whatever stage of development, should never be used in a merely instrumental manner. İnsan hayatı, gelişimin hangi aşamasında olursa olsun, asla sadece araçsal bir şekilde kullanılmamalıdır. Whatever legislation we enact will remain a paper tiger if we do not enforce it. Hangi yasayı çıkarırsak çıkaralım, eğer onu uygulamazsak kağıttan kaplan olarak kalacaktır. We all want the highest standards for ships whatever flag they may be flying. Hepimiz hangi bayrağı taşıyor olurlarsa olsunlar gemiler için en yüksek standartları istiyoruz. Whatever legislation we enact will remain a paper tiger if we do not enforce it. Hangi mevzuatı çıkarırsak çıkaralım, eğer onu uygulamazsak içi boş bir tehdit olarak kalacaktır. Opinion polls, whatever questions are put, can sometimes tend to make you feel queasy. Kamuoyu yoklamaları, hangi soru sorulursa sorulsun, bazen insanın midesini bulandırabilir. Does 'family' include unmarried couples of whatever gender? Aile' hangi cinsiyetten olursa olsun evli olmayan çiftleri de kapsıyor mu? Ultimately, whatever option you choose is a personal decision. Sonuçta hangi opsiyonu seçerseniz seçin bu kişisel bir karardır. Ultimately, whatever option you choose is a personal decision. Sonuçta hangi seçeneği seçerseniz seçin kişisel bir karardır. Death, in whatever form, is repulsive. Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir. I will lend you whatever book you need. Hangi kitaba ihtiyacın olursa ödünç veririm. Whatever game he plays, he always wins. Hangi oyunu oynarsa oynasın, her zaman kazanır. Whatever game he plays, he always wins. O, hangi oyunu oynarsa oynasın her zaman kazanır. Show More (13)
4	whatever	her neyse	expr.
	Whether there is to be a supervisory body or data bank, or whatever, is less important. Bir denetim organı ya da veri bankası ya da her neyse, bunun olup olmaması daha az önemlidir. Buy whatever you need. Her neye ihtiyacın varsa al. Whatever! Her neyse ya! Whatever it is, I didn't do it. Her neyse, ben yapmadım. Ah, whatever. Ah, her neyse. I'll give Tom whatever he needs. Her neye ihtiyacı varsa Tom'a vereceğim. Whatever it is, we're not interested. Her neyse, ilgilenmiyoruz. Whatever the problem is, Tom can handle it. Sorun her neyse, Tom üstesinden gelebilir. Whatever! Her neyse! Show More (6)
5	whatever	her türlü	adj.
	Once again, we declare our condemnation of any form of terrorism, whatever its source. Bir kez daha kaynağı ne olursa olsun terörün her türlüsünü kınadığımızı ilan ediyoruz. We live in a society which for reasons of solidarity and on economic grounds takes whatever steps need to be taken. Dayanışma ve ekonomik gerekçelerle atılması gereken her türlü adımı atan bir toplumda yaşıyoruz. Mr Van Orden, we have taken note of your comments and we shall take whatever action is appropriate. Sayın Van Orden, yorumlarınızı not ettik ve uygun olan her türlü önlemi alacağız. Whatever financial assistance is given should not be seen as a right. Verilen her türlü mali yardım bir hak olarak görülmemelidir. It recognises that whatever scheme it brings in must be non-discriminatory. Getirdiği her türlü planın ayrımcı olmaması gerektiğini kabul eder. Nonetheless, we will continue to take whatever measures and precautions we can. Yine de elimizden gelen her türlü tedbir ve önlemi almaya devam edeceğiz. The European Union should be prepared to provide whatever assistance is needed to hold free and fair elections. Avrupa Birliği, özgür ve adil seçimlerin yapılabilmesi için gereken her türlü yardımı sağlamaya hazır olmalıdır. Whatever information you can give us will be appreciated. Bize verebileceğiniz her türlü bilgi için minnettar olacağız. Show More (5)
6	whatever	her ne	conj., expr.
	It will not, however, be of great consequence to either party, whatever is adopted. Bununla birlikte, her ne karar alınırsa alınsın, bunun her iki taraf için de büyük bir sonucu olmayacaktır. Whatever may happen, Belarus is a part of Europe and has been so for centuries. Her ne olursa olsun, Belarus Avrupa'nın bir parçasıdır ve yüzyıllardır da böyledir. In principle, driving bans, in whatever form, constitute an infringement of this freedom. Prensip olarak, her ne şekilde olursa olsun, araç kullanma yasakları bu özgürlüğün ihlali anlamına gelmektedir. Whatever may happen, Belarus is a part of Europe and has been so for centuries. Her ne olursa olsun, Belarus Avrupa'nın bir parçasıdır ve yüzyıllardır da öyledir. Whatever the case, I am pleased that we are able to conclude the debate on the Kyoto Protocol today. Her ne olursa olsun, bugün Kyoto Protokolü üzerindeki tartışmaları tamamlayabildiğimiz için memnuniyet duyuyorum. Whatever the answer, it has to be all or nothing. Cevap her ne olursa olsun, ya hep ya hiç demeliyiz. Whatever his purpose, the masked man is working hard. Amacı her ne olursa olsun bu maskeli adam sıkı çalışıyor. Show More (4)
7	whatever	herhangi bir	pron.
	In case of whatever difficulty, you may ask. Herhangi bir zorluk olması durumunda sorabilirsiniz. You have nothing whatever to feel guilty about. Hakkında suçlu hissedeceğin herhangi bir şey yok. You have nothing whatever to be embarrassed about. Hakkında mahcup olacağın herhangi bir şey yok. You have nothing whatever to worry about. Hakkında endişe edeceğin herhangi bir şey yok. You may have whatever book you want to read. Okumak istediğin herhangi bir kitabı alabilirsin. Show More (2)
8	whatever	her halükarda	adv.
	This we will do in any case, whatever the political outcome. Siyasi sonuç ne olursa olsun bunu her halükarda yapacağız. This we will do in any case, whatever the political outcome. Siyasi sonuç ne olursa olsun her halükarda bunu yapacağız. Show More (-1)
9	whatever	hiç	pron.
	Whatever the answer, it has to be all or nothing. Cevap ne olursa olsun, ya hep ya hiç durumu olmalı. Show More (-2)
10	whatever	hepsi	adj., pron.
	I'll do whatever I can to protect all of you. Hepinizi korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Show More (-2)