öncelik - Turkish English Dictionary

öncelik

Meanings of "öncelik" in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
Common Usage
öncelik precedence n.
The international environmental and human rights conventions must also take precedence over the WTO's regulations.
Uluslararası çevre ve insan hakları sözleşmeleri de DTÖ'nün düzenlemelerine göre öncelik taşımalıdır.

More Sentences
öncelik priority n.
The third major priority for the coming year is economic policy.
Önümüzdeki yıl için üçüncü önemli öncelik ekonomi politikasıdır.

More Sentences
General
öncelik start n.
For a start, most of the territory of Turkey is not in Europe.
Öncelikle Türkiye topraklarının büyük bir kısmı Avrupa'da değildir.

More Sentences
öncelik primacy n.
The primacy of politics comes to zero if the platforms to develop politics are not there.
Eğer siyaseti geliştirecek platformlar yoksa siyasetin önceliği sıfıra iner.

More Sentences
öncelik priority n.
That is why the top priority is for us to act jointly on the world stage through the European Union.
Bu nedenle en önemli önceliğimiz Avrupa Birliği aracılığıyla dünya sahnesinde ortak hareket etmektir.

More Sentences
Politics
öncelik precedence n.
Whenever there is a conflict between my work and my family, my family always takes precedence.
Ne zaman işim ve ailem arasında bir çatışma olsa, ailem her zaman önceliğe sahiptir.

More Sentences
Technical
öncelik priority n.
The objective of stability is also a priority which must be pursued.
İstikrar hedefi de takip edilmesi gereken bir önceliktir.

More Sentences
Computer
öncelik priority n.
Rebuilding the country's economy should also be a priority.
Ülke ekonomisinin yeniden inşası da bir öncelik olmalıdır.

More Sentences
öncelik precedence n.
Whenever there is a conflict between my work and my family, my family always takes precedence.
İşim ve ailem arasında bir çatışma olduğunda, ailem her zaman önceliklidir.

More Sentences
General
öncelik antecedency n.
öncelik initiative n.
öncelik seniority n.
öncelik previousness n.
öncelik precedency n.
öncelik urgency n.
öncelik anteriority n.
öncelik lead n.
öncelik urgence [obsolete] n.
öncelik firstness n.
öncelik preferment n.
öncelik prerogative [obsolete] n.
öncelik signeurie [obsolete] n.
Colloquial
öncelik dish n.
Trade/Economic
öncelik preference n.
öncelik privilege n.
Law
öncelik prevention [obsolete] n.
Computer
öncelik shadowing n.
Music
öncelik antecedence n.

Meanings of "öncelik" with other terms in English Turkish Dictionary : 180 result(s)

Turkish English
General
öncelik sırası order of precedence n.
However, we must now vote to determine the order of precedence.
Ancak, şimdi öncelik sırasını belirlemek için oylama yapmalıyız.

More Sentences
en yüksek öncelik top priority n.
The case is being given top priority and will be resolved as soon as possible.
Davaya en yüksek öncelik verilmekte olup mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturulacaktır.

More Sentences
bir numaralı öncelik number one priority n.
I can tell you that this is the number one priority as far as the candidate countries are concerned.
Aday ülkeler söz konusu olduğunda bunun bir numaralı öncelik olduğunu söyleyebilirim.

More Sentences
öncelik verme prioritising n.
The Commission is prioritising support for improved health and education outcomes.
Komisyon, sağlık ve eğitim sonuçlarının iyileştirilmesine yönelik desteğe öncelik vermektedir.

More Sentences
birinci öncelik first priority n.
So that is the first priority, the competitiveness of regional economies.
Yani birinci öncelik bu, bölgesel ekonomilerin rekabet gücü.

More Sentences
öncelik vermek prioritise v.
We are right to prioritise the research needed.
İhtiyaç duyulan araştırmalara öncelik vermekte haklıyız.

More Sentences
öncelik sırasına koymak prioritize v.
We need to prioritize things.
İşleri öncelik sırasına koymamız gerekiyor.

More Sentences
öncelik vermek give priority to v.
That is why it is a matter of such urgency that Spain should give priority to a dynamic and competitive Europe.
Bu nedenle İspanya'nın dinamik ve rekabetçi bir Avrupa'ya öncelik vermesi çok acil bir konudur.

More Sentences
öncelik vermek prioritize v.
When you experience problems with any delays, prioritize or change the web browser you are using.
Herhangi bir gecikmeyle ilgili sorun yaşadığınızda, kullandığınız web tarayıcısına öncelik verin veya değiştirin.

More Sentences
Idioms
(birine/bir şeye) öncelik vermek give (a) preference to (someone or something) v.
We will only achieve the Kyoto target if we give preference to these sources of energy.
Kyoto hedefine ancak bu enerji kaynaklarına öncelik verirsek ulaşabiliriz.

More Sentences
Politics
en büyük öncelik highest priority n.
We have given your order highest priority.
Siparişinize en büyük önceliği verdik.

More Sentences
ilk öncelik first priority n.
That must be our first priority.
Bu bizim ilk önceliğimiz olmalıdır.

More Sentences
ikinci öncelik second priority n.
The second priority must be a health guarantee.
İkinci öncelik sağlık güvencesi olmalıdır.

More Sentences
Computer
mutlak öncelik absolute priority n.
Secure supplies of blood products save lives and must therefore be given absolute priority.
Güvenli kan ürünleri tedariki hayat kurtarır ve bu nedenle mutlak öncelik verilmelidir.

More Sentences
yüksek öncelik high priority n.
The Danish Presidency further gives the highest priority to combating terrorism.
Danimarka Dönem Başkanlığı ayrıca terörizmle mücadeleye en yüksek önceliği vermektedir.

More Sentences
General
öncelik durumu a matter of priority n.
en ileri öncelik top priority n.
öncelik hakkı privilege n.
öncelik işlemi priority processing n.
öncelik sırası precedence n.
öncelik verme prioritization n.
öncelik hakkı preferential right n.
öncelik verme prioritizing n.
öncelik sistemi priority system n.
öncelik verme prioritisation n.
yatay öncelik horizontal priority n.
pasif öncelik passive priority n.
yeniden öncelik verme reprioritization n.
yeniden öncelik verme reprioritisation n.
öncelik hakkı right–of–way n.
haksız bir şekilde öncelik elde etme queue-jumping n.
öncelik hakkı (the) right of way n.
zamanda öncelik priority n.
kıtlık zamanı öncelik hakkı priority n.
öncelik hakkı precedency n.
öncelik tanımak give priority to v.
öncelik tanımak prioritize v.
öncelik taşımak have priority v.
öncelik göstermek give priority v.
öncelik vermek attach priority v.
öncelik tanımak prefer v.
öncelik tanımak give priority v.
öncelik vermek give precedence v.
öncelik vermek give primacy v.
öncelik kazanmak take primacy v.
öncelik tanımak prioritise v.
öncelik sırasına koymak prioritise v.
öncelik sırasına koymak postpone v.
öncelik sırasına koymak postpose [obsolete] v.
öncelik sırasına koymak postposit v.
Öncelik/ üstünlük tanımak accord precedence (over) v.
öncelik vermek preempt v.
öncelik vermek preference [us] v.
öncelik tanımak premiss v.
öncelik verilmiş prioritised adj.
öncelik verilmiş prioritized adj.
öncelik gerektiren hot adj.
bir öncelik sorunu olarak as a matter of priority adv.
bir öncelik meselesi olarak as a matter of priority adv.
ilk gelene öncelik verilir biçiminde on a first-come first-serve basis adv.
Phrasals
öncelik onda olmak be in the forefront v.
kendine öncelik tanımak look after numero uno v.
Colloquial
(birine) öncelik tanımak do all right by (one) v.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı öncelik precedence over (someone or something) n.
(bir şeyde) öncelik the first crack at (something) n.
birine öncelik tanımak put someone first v.
öncelik vermek give top billing to v.
öncelik vermek take priority over v.
(bir şeyi yapmada) öncelik istemek want the first crack at (something) v.
birine ya da bir şeye birisi ya da bir şeye göre öncelik tanımak put (someone or something) in front of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) öncelik vermek give preference to (someone or something) v.
birine/bir şeye öncelik vermek give (a) preference to somebody/something v.
birine/bir şeye öncelik vermek give preference to somebody/something v.
(birine/bir şeye) öncelik vermek/tanımak give way to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) öncelik vermek/tanımak put (someone or something) first v.
önce/erken gelen öncelik hakkına sahiptir first come, first served expr.
önce/erken gelen öncelik hakkına sahiptir first in, best dressed expr.
Speaking
inenlere öncelik tanıyın let passengers get off the bus before you get on expr.
Trade/Economic
ayrıcalıklı pay senedi sahiplerine kar payı açısından öncelik tanınması cumulative prefered stock n.
belli bir teminatın üzerinde öncelik hakkı veren tahvil underlying bond n.
ekonomik öncelik economic priority n.
hissedarların yeni çıkartılan hisse senetlerini satın almada öncelik hakları subscription right n.
ipotekte öncelik sırası order of priority n.
ihtiyaçların öncelik sıralaması hierarchy of needs n.
mutlak öncelik kuralı absolute priority rule n.
öncelik hakkını gösteren belge stock warrant n.
öncelik hakkı option to call n.
öncelik hakkı subscription right n.
öncelik ilkesi priority principle n.
öncelik tarihi priority date n.
öncelik usulü priority system n.
öncelik hakkı olan alacaklı preferred creditor n.
öncelik hakkına dayanarak arz rights offering n.
öncelik hakkı pre-emptive right n.
öncelik hakkı preferential right n.
öncelik talebi priority claim n.
rüçhan (öncelik) hakkı priority rights n.
sonra çıkarılanlara göre öncelik hakkı olan menkuller senior security n.
tali borç kendisine göre asıl borçların öncelik taşımakta olduğu borçlar junior debt n.
öncelik verilen yatırım alanı overweight n.
öncelik hakkı bulunan kredi veren kimse first lien position n.
Law
öncelik hakkı first refusal n.
öncelik hakkı prerogative n.
öncelik sırası order of priority n.
öncelik hakkı option to call n.
öncelik hakkı patent of precedence n.
öncelik ilkesi supremacy principle n.
öncelik hakkı right of first refusal n.
öncelik hakkı right of preference n.
satın almada öncelik hakkı pre-emption n.
satın almada öncelik hakkı preemption n.
satın almada öncelik hakkı olan preemptive adj.
satın almada öncelik hakkı olan pre-emptive adj.
Politics
başlıca öncelik high priority n.
öncelik hakkı right of priority n.
öncelik hakkı precedence n.
öncelik sıralaması order of priority n.
öncelik sırası order of priority n.
öncelik hakkı priority right n.
yurtiçi ekonomiye öncelik verme home bias n.
amerikan halkını her şeyin üzerinde/birinci sırada tutan, her konuda öncelik verilmesi gerektiğini savunan milliyetçi bir politika america-first n.
öncelik tanımak prefer v.
Institutes
avrupa müşterek öncelik alanları common european priority areas n.
Technical
ana yol öncelik yapısı bus priority structure n.
dinamik öncelik dynamic priority n.
öncelik valfi priority valve n.
öncelik göstergesi priority indicator n.
öncelik yordamı priority routine n.
ses sinyallerine öncelik veren bir cihaz override n.
Computer
ana yol öncelik yapısı bus priority structure n.
devingen öncelik dynamic priority n.
düşük öncelik low priority n.
dinamik öncelik dynamic priority n.
normal öncelik normal priority n.
öncelik göstergesi priority indicator n.
öncelik yordamı priority routine n.
öncelik tabanı priority base n.
temel öncelik base priority n.
temel öncelik priority base n.
tx en büyük öncelik tx max priority n.
yetersiz öncelik insufficient privilege n.
öncelik vermek set priority v.
öncelik: yüksek priority: high expr.
öncelik ata set priority expr.
öncelik: düşük priority: low expr.
Informatics
devingen öncelik dynamic priority n.
öncelik kuyruğu priority queue n.
Traffic
öncelik hakkını başkasına vermek yield right of way v.
öncelik onun it's his right-of-way expr.
Medical
öncelik belirleme triage n.
(hasta) öncelik/sonralık saptaması triage n.
Psychology
fallik öncelik phallic primacy n.
oral öncelik oral primacy n.
öncelik etkisi primacy effect n.
öncelik verme işlevi prioritizing function n.
Math
(işlemlerde) öncelik sırasını gösteren parantez square bracket n.
Statistics
öncelik dizilişi priority queuing n.
riziko öncelik sayısı (rös) risk priority number (rpn) n.
Botanic
öncelik kanunu priority law n.
Literature
karakterlere öncelik veren hikaye character-driven story n.
olay akışına öncelik veren hikaye plot-driven story n.
Military
araç boşaltma öncelik çizelgesi vehicle debarkation priority table n.
araç boşaltma öncelik listesi vehicle summary and priority table n.
acele öncelik urgent priority n.
eğitim öncelik kategorisi sistemi training priority category system n.
hava nakliyatı öncelik kod numarası air priority identification number n.
hava nakliyatı öncelik kodu air priority identification n.
normal öncelik ordinary priority n.
öncelik kaideleri priorities n.
öncelik tayin edicisi priority designator n.
taktik keşif görev talepleri için öncelik sistemi priority system for mission requests for tactical reconnaissance n.
müşterek mühimmat öncelik kaideleri ve dağıtımı kurulu joint materiel priorities and allocation board (jmpab) n.
(eskrimde) birinci kişiye saldırıyı uygun şekilde gerçekleştirmesi için verilen öncelik right of way n.
düşmanla ilk teması veya harekat muharebesi gibi çok acil durumlarda gönderilen mesajların öncelik kategorisi flash message n.
yazıda talep edilen görevin öncelik derecesi precedence n.
Music
ahenge öncelik veren chordal adj.
Photography
örtücü öncelik shutter priority n.
Abbreviation
askeri saldırı kaynaklarının etkin kullanılabilmesi için belirli hedefleri tanımlayan ve öncelik sırasına koyan sistem carver (criticality, accessibility, recuperability, vulnerability, effect, recognizability) n.
Archaic
öncelik tanımak prefard v.
Slang
(bir şey) üzerinde hak/öncelik iddia etmek put dibs on (something) v.