|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
adil |
equitable adj.
|
|
Universal, equitable and non-discriminatory access to clean water is a basic human right.
Temiz suya evrensel, adil ve ayrımcı olmayan erişim temel bir insan hakkıdır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
adil |
fair adj.
|
|
Confidence-building measures are required if a new global coalition of fair traders is to be brought about.
Yeni bir küresel adil tüccarlar koalisyonu oluşturulabilmesi için güven arttırıcı önlemler alınması gerekmektedir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
adil |
just adj.
|
|
He can help you get a just settlement of your claim.
Talebinizin adil bir şekilde çözüme kavuşturulmasında onun yardımı dokunabilir.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
adil |
fair adj.
|
|
I would add that I hope it will also be a fair conclusion.
Bunun aynı zamanda adil bir sonuç olacağını umduğumu da eklemek isterim.
More Sentences
|
5 |
General |
adil |
equitable adj.
|
|
It gives priority to equitable growth and better access to education.
Adil büyümeye ve eğitime daha iyi erişime öncelik vermektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
adil |
just adj.
|
|
A safe and just area, able to remove people's fear of enlargement, is one of your priorities.
İnsanların genişleme korkusunu ortadan kaldırabilecek güvenli ve adil bir alan önceliklerinizden biridir.
More Sentences
|
7 |
General |
adil |
fair-minded adj.
|
|
At any rate, we should, above all, vote in favour of a fair-minded enlargement in April 2003.
Her halükarda, her şeyden önce Nisan 2003'te adil bir genişleme lehinde oy kullanmalıyız.
More Sentences
|
8 |
General |
adil |
even adj.
|
|
Well, that's not a very even trade.
Bu pek de adil bir anlaşma değil.
More Sentences
|
9 |
General |
adil |
even adj.
|
|
Well, that's not a very even trade.
Bu pek adil bir takas değil.
More Sentences
|
10 |
General |
adil |
fairly adv.
|
|
Ginny claimed that she hadn't been treated fairly at the office.
Ginny ofiste kendisine adil davranılmadığını iddia etti.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
11 |
Trade/Economic |
adil |
equitable adj.
|
|
Secondly, although we are in favour of competition, it must have an equitable basis.
İkinci olarak, her ne kadar rekabetten yana olsak da, bunun adil bir temeli olmalıdır.
More Sentences
|
12 |
Trade/Economic |
adil |
just adj.
|
|
So it is not a socially just policy.
Dolayısıyla bu sosyal açıdan adil bir politika değildir.
More Sentences
|
13 |
Trade/Economic |
adil |
fair adj.
|
|
It is, to my mind, a fair compromise for both the big and the small countries.
Bana göre bu, hem büyük hem de küçük ülkeler için adil bir uzlaşıdır.
More Sentences
|
Law |
|
14 |
Law |
adil |
fair adj.
|
|
What specific information does it have on the process of preparing and monitoring democratic, free and fair elections?
Demokratik, özgür ve adil seçimlerin hazırlanması ve izlenmesi sürecine ilişkin ne gibi özel bilgilere sahip?
More Sentences
|
15 |
Law |
adil |
just adj.
|
|
We have not succeeded in establishing a socially just situation.
Sosyal açıdan adil bir durum tesis etmeyi başaramadık.
More Sentences
|
16 |
Law |
adil |
equitable adj.
|
|
Secondly, although we are in favour of competition, it must have an equitable basis.
İkinci olarak her ne kadar rekabetten yana olsak da bunun adil bir temeli olmalıdır.
More Sentences
|
General |
|
17 |
General |
adil |
impartial adj.
|
|
18 |
General |
adil |
righteous adj.
|
|
19 |
General |
adil |
lawful adj.
|
|
20 |
General |
adil |
dealing justly adj.
|
|
|
21 |
General |
adil |
nondiscriminatory adj.
|
|
22 |
General |
adil |
even-handed adj.
|
|
23 |
General |
adil |
right-minded adj.
|
|
24 |
General |
adil |
equal adj.
|
|
25 |
General |
adil |
right adj.
|
|
26 |
General |
adil |
non-discriminatory adj.
|
|
27 |
General |
adil |
equal adj.
|
|
28 |
General |
adil |
honest adj.
|
|
29 |
General |
adil |
rightwise adj.
|
|
30 |
General |
adil |
dispassionate adj.
|
|
31 |
General |
adil |
dispassioned adj.
|
|
32 |
General |
adil |
beau adj.
|
|
33 |
General |
adil |
on the square adj.
|
|
34 |
General |
adil |
scrupulous adj.
|
|
Colloquial |
|
35 |
Colloquial |
adil |
juste adj.
|
|
Idioms |
|
36 |
Idioms |
adil |
even-steven adj.
|
|
Trade/Economic |
|
37 |
Trade/Economic |
adil |
square adj.
|
|
Law |
|
38 |
Law |
adil |
rightful adj.
|
|
Archaic |
|
39 |
Archaic |
adil |
fayre adj.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
adil olmayan |
unfair adj.
|
|
It's not an unfair proposal.
Adil olmayan bir teklif de değil.
More Sentences
|
|
2 |
Common Usage |
adil değil |
unfair adj.
|
|
To blame fishermen alone for environmental damage is both unfair and wrong.
Çevresel zararlar için sadece balıkçıları suçlamak hem adil değil hem de yanlıştır.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
adil yargılama |
fair trial n.
|
|
These death sentences must not be allowed to be carried out; the verdicts must be reviewed on the basis of a fair trial.
Bu idam cezalarının uygulanmasına izin verilmemeli; kararlar adil yargılama temelinde gözden geçirilmelidir.
More Sentences
|
4 |
General |
adil oyun |
fair play n.
|
|
For harsh criticism to be justified it must be based on fair play and impartial treatment.
Sert eleştirilerin haklı olabilmesi için adil oyun ve tarafsız muameleye dayanması gerekir.
More Sentences
|
5 |
General |
adil rekabet |
fair competition n.
|
|
The key elements are transparency of procedures and of conditions for re-use, non-discrimination and fair competition.
Temel unsurlar prosedürlerin ve yeniden kullanım koşullarının şeffaflığı, ayrımcılık yapılmaması ve adil rekabettir.
More Sentences
|
6 |
General |
adil davranmak |
treat fairly v.
|
|
Tom needs to be treated fairly.
Tom'a adil davranılması gerekiyor.
More Sentences
|
7 |
General |
adil olmak |
be fair v.
|
|
Tom says this can't be fair.
Tom bunun adil olamayacağını söylüyor.
More Sentences
|
8 |
General |
adil olmamak |
be unfair v.
|
|
Tom will probably be unfair.
Tom muhtemelen adil olmayacak.
More Sentences
|
9 |
General |
adil değil |
not fair adj.
|
|
It is not fair to ask our colleagues and employees to work in conditions like that.
Meslektaşlarımızdan ve çalışanlarımızdan bu koşullarda çalışmalarını istemek adil değildir.
More Sentences
|
10 |
General |
adil bir şekilde |
fairly adv.
|
|
Lastly, this measure would allow tax to be collected more fairly.
Son olarak, bu tedbir vergilerin daha adil bir şekilde toplanmasını sağlayacaktır.
More Sentences
|
11 |
General |
adil bir şekilde |
justly adv.
|
|
The king ruled his kingdom justly.
Kral, krallığını adil bir şekilde yönetti.
More Sentences
|
12 |
General |
adil bir şekilde |
equitably adv.
|
|
The directive would also ensure that the existing rules were enforced equitably.
Direktif aynı zamanda mevcut kuralların adil bir şekilde uygulanmasını da sağlayacaktır.
More Sentences
|
Idioms |
|
13 |
Idioms |
adil davranma |
a fair shake n.
|
|
Tom won't get a fair shake.
Tom'a adil davranılmayacak.
More Sentences
|
14 |
Idioms |
adil bir anlaşma |
a fair deal n.
|
|
I offered Tom a fair deal.
Tom'a adil bir anlaşma önerdim.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
15 |
Trade/Economic |
adil olmayan |
unfair adj.
|
|
We think it's unfair.
Bunun adil olmadığını düşünüyoruz.
More Sentences
|
Law |
|
16 |
Law |
adil yargılama |
fair trial n.
|
|
These death sentences must not be allowed to be carried out; the verdicts must be reviewed on the basis of a fair trial.
Bu ölüm cezalarının uygulanmasına izin verilmemeli; kararlar adil yargılama temelinde gözden geçirilmelidir.
More Sentences
|
17 |
Law |
adil rekabet |
fair competition n.
|
|
We need fair competition, also in the enlarged internal market.
Genişleyen iç pazarda da adil rekabete ihtiyacımız var.
More Sentences
|
18 |
Law |
adil yargılama |
fair trial n.
|
|
I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
More Sentences
|
19 |
Law |
adil ve tarafsız |
fair and impartial adj.
|
|
Please be fair and impartial.
Lütfen adil ve tarafsız olun.
More Sentences
|
General |
|
20 |
General |
adil düzen |
just order n.
|
|
21 |
General |
adil fiyat |
equitable price n.
|
|
22 |
General |
adil tutum |
fair conduct n.
|
|
23 |
General |
adil düzen |
fair order n.
|
|
24 |
General |
adil anlaşma |
fair agreement n.
|
|
25 |
General |
adil yargılama |
fairness n.
|
|
26 |
General |
adil tutum |
fair approach n.
|
|
27 |
General |
adil çözüm |
just resolution n.
|
|
28 |
General |
adil ceza |
just punishment n.
|
|
29 |
General |
adil fiyat |
fair price n.
|
|
30 |
General |
adil bölüşüm |
fair distribution n.
|
|
31 |
General |
adil teklif |
fair offer n.
|
|
32 |
General |
adil dövüş |
fair fight n.
|
|
33 |
General |
fazlaca dürüst ve adil olma |
religiousness n.
|
|
34 |
General |
adil tahmin |
fair estimate n.
|
|
35 |
General |
adil muamele |
equity n.
|
|
36 |
General |
adil olmama |
undeservedness n.
|
|
37 |
General |
adil olmama |
unequity n.
|
|
38 |
General |
adil kimse |
zaddik n.
|
|
39 |
General |
adil tutum |
fair attitude n.
|
|
40 |
General |
adil ve onurlu davranış |
fair play n.
|
|
41 |
General |
adil ve eşit muamele |
fair shake n.
|
|
|
42 |
General |
adil ve makul kullanım şartıyla telifli eserlerin belirli kısımlarının telif izni alınmaksızın kullanılabileceğini öngören yasal doktrin |
fair use n.
|
|
43 |
General |
adil takas |
giffgaff [dialect] [uk] n.
|
|
44 |
General |
şikayetleri araştıran, bulguları raporlayan ve adil çözümlerin sağlanmasına yardımcı olan kimse |
ombudsman n.
|
|
45 |
General |
adil yaklaşım |
doom [obsolete] n.
|
|
46 |
General |
adil olmayan rekabet |
cross n.
|
|
47 |
General |
adil olmayan yaklaşım |
injustice n.
|
|
48 |
General |
adil bir şekilde davranmak |
do justice v.
|
|
49 |
General |
(bir şeyi) kendi çıkarları doğrultusunda hileli veya adil olmayan yollarla değiştirmek |
manipulate v.
|
|
50 |
General |
adil olmayan |
uncharitable adj.
|
|
51 |
General |
adil olmayan |
undeserved adj.
|
|
52 |
General |
adil olmayan |
unequal adj.
|
|
53 |
General |
adil olmayan |
uneven [obsolete] adj.
|
|
54 |
General |
adil olmayan |
unlevel adj.
|
|
55 |
General |
kati suretle adil olan |
rhadamanthine adj.
|
|
56 |
General |
son derece engin ve adil |
green adj.
|
|
57 |
General |
adil değerlendirmeye dayanmayan |
insincere adj.
|
|
58 |
General |
adil görünen |
plausible adj.
|
|
59 |
General |
adil oyun şartlarını ihlal eden |
dirty adj.
|
|
60 |
General |
adil olmayan bir yargıya yönlendiren |
prejudicial adj.
|
|
61 |
General |
adil bir şekilde |
impartially adv.
|
|
62 |
General |
adil biçimde |
squarely adv.
|
|
63 |
General |
adil şekilde |
rightfully adv.
|
|
64 |
General |
adil olmayan bir şekilde |
uncharitably adv.
|
|
65 |
General |
adil bir şekilde |
handily adv.
|
|
66 |
General |
adil olmayan bir şekilde |
wrong adv.
|
|
67 |
General |
adil bir biçimde |
rightly adv.
|
|
68 |
General |
adil bir şekilde |
rightwise [rare] adv.
|
|
69 |
General |
adil bir şekilde |
clean adv.
|
|
70 |
General |
adil bir şekilde |
conscionably adv.
|
|
71 |
General |
adil bir şekilde |
cleanly adv.
|
|
72 |
General |
adil olmayan bir şekilde |
foul adv.
|
|
73 |
General |
adil olmayan bir şekilde |
foully adv.
|
|
Proverb |
|
74 |
Proverb |
adil takas hırsızlık değildir |
a fair exchange is no robbery
|
|
Colloquial |
|
75 |
Colloquial |
adil olmayan şey |
horse pucky [us] n.
|
|
76 |
Colloquial |
adil dövüş |
square go [scotland] n.
|
|
77 |
Colloquial |
adil mücadele |
square go [scotland] n.
|
|
78 |
Colloquial |
doğru/adil olmamak |
be not on v.
|
|
79 |
Colloquial |
hiç doğru/adil olmamak |
be (just) not on v.
|
|
80 |
Colloquial |
adil/eşit muamele talep etmek |
fair dos [uk] v.
|
|
81 |
Colloquial |
adil/eşit muamele görmek |
fair dos [uk] v.
|
|
82 |
Colloquial |
adil olmamak |
be rather steep v.
|
|
83 |
Colloquial |
birine adil davranmamak |
do someone dirty v.
|
|
84 |
Colloquial |
adil olmayan |
over the score adj.
|
|
85 |
Colloquial |
bu doğru/adil değil |
it's not on expr.
|
|
86 |
Colloquial |
doğru/adil bir davranış değil |
(just) not on expr.
|
|
87 |
Colloquial |
hiç doğru/adil değil |
not on expr.
|
|
88 |
Colloquial |
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri |
that's rich [uk] expr.
|
|
89 |
Colloquial |
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri! |
that's rich! expr.
|
|
90 |
Colloquial |
adil bir eleştiri değil! |
that's rich! expr.
|
|
Idioms |
|
91 |
Idioms |
adil tutuklama |
a righteous collar n.
|
|
92 |
Idioms |
adil tutuklama |
righteous collar n.
|
|
93 |
Idioms |
adil koşullarda mücadele etme |
a fair field and no favor [dated] n.
|
|
94 |
Idioms |
adil şartlarda mücadele |
a fair field and no favor [dated] n.
|
|
95 |
Idioms |
adil anlaşma |
fair deal n.
|
|
96 |
Idioms |
adil anlaşma |
square deal n.
|
|
97 |
Idioms |
adil davranış |
a fair shake n.
|
|
98 |
Idioms |
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi |
moving the goalposts n.
|
|
99 |
Idioms |
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi |
shifting the goalposts n.
|
|
100 |
Idioms |
adil şartlar |
fair do's n.
|
|
101 |
Idioms |
adil muamele |
fair do's n.
|
|
102 |
Idioms |
adil olmayan davranış |
dirty pool n.
|
|
103 |
Idioms |
adil bir ortam |
a fair field and no favor [dated] n.
|
|
104 |
Idioms |
bir yarıştaki/mücadeledeki adil koşullar |
a fair field and no favor [dated] n.
|
|
105 |
Idioms |
adil muamele |
a fair deal n.
|
|
106 |
Idioms |
adil duruşma |
a fair hearing n.
|
|
107 |
Idioms |
adil yargılama |
a fair hearing n.
|
|
108 |
Idioms |
adil oturum |
a fair hearing n.
|
|
109 |
Idioms |
adil söz hakkı |
a fair hearing n.
|
|
110 |
Idioms |
adil savunma |
a fair hearing n.
|
|
111 |
Idioms |
adil/eşit muamele |
a fair shake [us] n.
|
|
112 |
Idioms |
adil şartların olduğu bir durum/ortam |
a level playing field n.
|
|
113 |
Idioms |
adil bir pazarlık |
a square deal n.
|
|
114 |
Idioms |
adil bir anlaşma |
a square deal n.
|
|
115 |
Idioms |
adil/eşit muamele |
a square deal n.
|
|
116 |
Idioms |
adil muamele |
even break [us] n.
|
|
117 |
Idioms |
adil fırsat |
even break [us] n.
|
|
118 |
Idioms |
adil muamele |
even break [us] n.
|
|
119 |
Idioms |
adil fırsat |
even break [us] n.
|
|
120 |
Idioms |
adil muamele |
even break n.
|
|
121 |
Idioms |
adil davranmak |
to give a square deal v.
|
|
122 |
Idioms |
birine adil davranmak |
do somebody justice v.
|
|
123 |
Idioms |
birine adil davranmak |
do justice to somebody v.
|
|
124 |
Idioms |
adil oynamak/davranmak |
play straight v.
|
|
125 |
Idioms |
(birine) dürüst ve adil davranmak |
play fair/straight (with somebody) v.
|
|
126 |
Idioms |
birinin adil davranmasını sağlayabilmek |
keep someone honest v.
|
|
127 |
Idioms |
pek adil olmamak |
be a bit steep v.
|
|
128 |
Idioms |
pek/hiç adil olmamak |
be a bit steep v.
|
|
129 |
Idioms |
pek/hiç adil olmamak |
be rather steep v.
|
|
130 |
Idioms |
adil kazanç sağlamak |
earn an honest penny v.
|
|
131 |
Idioms |
adil kazanç sağlamak |
earn (or turn) an honest penny v.
|
|
132 |
Idioms |
pek/hiç adil olmamak |
be a bit/rather steep v.
|
|
133 |
Idioms |
adil davranmamak |
be not playing the game v.
|
|
134 |
Idioms |
birine adil davranmak |
do right by somebody [old-fashioned] v.
|
|
135 |
Idioms |
birine/bir şeye adil davranmak |
do someone or something justice v.
|
|
136 |
Idioms |
birine/bir şeye adil davranmak |
do someone or something justice v.
|
|
137 |
Idioms |
birine/bir şeye adil davranmak |
do justice to someone or something v.
|
|
138 |
Idioms |
adil muamele görmek |
get a fair shake v.
|
|
139 |
Idioms |
birine adil davranmak |
give someone a fair shake v.
|
|
140 |
Idioms |
(birine) adil muamele göstermek |
give (one) an even break v.
|
|
141 |
Idioms |
adil bir ortam sağlamak |
level the field v.
|
|
142 |
Idioms |
bir şeyi adil/dürüst bir hale getirmek |
set straight v.
|
|
143 |
Idioms |
adil bir şekilde |
even-steven adv.
|
|
144 |
Idioms |
adil bir şekilde |
by rights expr.
|
|
145 |
Idioms |
bu hiç adil değil |
it's not cricket expr.
|
|
146 |
Idioms |
bu hiç adil değil |
that's not cricket expr.
|
|
Speaking |
|
147 |
Speaking |
adil değil |
it is not fair expr.
|
|
148 |
Speaking |
adil görünmüyor |
it doesn't seem fair expr.
|
|
149 |
Speaking |
bu adil değil |
that is unfair expr.
|
|
150 |
Speaking |
bu hiç adil değil! |
this isn't fair! expr.
|
|
151 |
Speaking |
bu hiç adil değil |
it's not fair expr.
|
|
152 |
Speaking |
bu hiç adil değil! |
that isn't fair! expr.
|
|
153 |
Speaking |
bu hiç adil değil |
that's not fair expr.
|
|
154 |
Speaking |
bu hiç adil değil! |
no fair! expr.
|
|
155 |
Speaking |
pek de adil bir alışveriş değil bu |
it just doesn't seem like a fair trade expr.
|
|
156 |
Speaking |
yeterince adil |
that is fair enough expr.
|
|
Trade/Economic |
|
157 |
Trade/Economic |
devralınmış şirketin defter değerlerinin adil piyasa değerlerine değiştirilmesi |
acquisition accounting n.
|
|
158 |
Trade/Economic |
adil kullanım politikası |
fair use policy n.
|
|
159 |
Trade/Economic |
adil olmayan işgücü uygulamaları |
unfair labor practices n.
|
|
160 |
Trade/Economic |
adil olmayan borsa işlemi sözleşmesi |
unconscionable bargain n.
|
|
161 |
Trade/Economic |
adil değerleme |
fair valuation n.
|
|
162 |
Trade/Economic |
adil neden |
just cause n.
|
|
163 |
Trade/Economic |
adil ticaret ürünleri |
fairtrade products n.
|
|
164 |
Trade/Economic |
adil piyasa |
fair market n.
|
|
165 |
Trade/Economic |
adil piyasa fiyatı |
fair market price n.
|
|
166 |
Trade/Economic |
adil getiri fiyatı |
fair-return price n.
|
|
167 |
Trade/Economic |
adil istihdam koşulları sağlama politikası |
dignity at work policy n.
|
|
168 |
Trade/Economic |
adil piyasa değeri |
fair market value n.
|
|
169 |
Trade/Economic |
adil kullanım ilkesi |
fair use policy n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
adil değer |
fair value n.
|
|
171 |
Trade/Economic |
adil fiyat |
fair price n.
|
|
172 |
Trade/Economic |
adil fiyat |
just price n.
|
|
173 |
Trade/Economic |
adil fiyat |
equitable price n.
|
|
174 |
Trade/Economic |
adil gelir dağılımı |
fair income distribution n.
|
|
175 |
Trade/Economic |
adil hisse |
fair share n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
adil olmayan ticari uygulamalar |
unfair commercial practices n.
|
|
177 |
Trade/Economic |
adil pazar |
fair market n.
|
|
178 |
Trade/Economic |
adil reklamcılık |
ethic advertising n.
|
|
179 |
Trade/Economic |
adil ticaret |
fair trade n.
|
|
180 |
Trade/Economic |
adil ticaret sertifikasyonu |
fair trade certification n.
|
|
181 |
Trade/Economic |
adil ücret |
fair wages n.
|
|
182 |
Trade/Economic |
adil vergi |
equitable tax n.
|
|
183 |
Trade/Economic |
adil, makul ve fark gözetmeme koşulları |
frand (fair reasonable and non-discriminating) terms n.
|
|
184 |
Trade/Economic |
vergi yükünün daha adil dağıtılması amacıyla gayrimenkullerin yeni bir değerlendirmeye tabi tutulması |
equalization of assessment of property n.
|
|
185 |
Trade/Economic |
işçi haklarına saygılı ve çevresel zararı en aza indirgeyen adil ve dürüst ticaret |
fair trade n.
|
|
186 |
Trade/Economic |
adil ticaret anlaşması çerçevesinde yapılan alım satım |
fair trade n.
|
|
187 |
Trade/Economic |
adil ve özgü rekabeti sürdüren bağımsız bir birleşik devletler federal komisyonu |
federal trade commission n.
|
|
188 |
Trade/Economic |
(abd) adil istihdam uygulamaları komisyonu |
fepc (fair employment practices commission) n.
|
|
189 |
Trade/Economic |
(malı) adil ticaret anlaşması çerçevesinde pazarlamak |
fair trade v.
|
|
190 |
Trade/Economic |
adil ücretler alan üreticilerin ürettiği |
fair-trade adj.
|
|
Law |
|
191 |
Law |
adil kredi raporlama yasası |
fair credit reporting act n.
|
|
192 |
Law |
adil yargılama ilkesi |
fair trial principle n.
|
|
193 |
Law |
adil yorumlama |
equitable construction n.
|
|
194 |
Law |
adil muamele |
fair treatment n.
|
|
195 |
Law |
adil yargılama |
fairness n.
|
|
196 |
Law |
adil yasa |
fair law n.
|
|
197 |
Law |
adil olmama |
inequity n.
|
|
198 |
Law |
adil duruşma |
fair hearing n.
|
|
199 |
Law |
adil işlem |
fair treatment n.
|
|
200 |
Law |
adil karar verilmeyeceğine dair makul şüphe |
reasonable apprehension of bias n.
|
|
201 |
Law |
adil kullanım |
fair use n.
|
|
202 |
Law |
adil olmayan sözleşme |
unconscionable contract n.
|
|
203 |
Law |
adil savunma |
equitable defense n.
|
|
204 |
Law |
adil savunma |
equitable defense n.
|
|
205 |
Law |
adil tatmin |
just satisfaction n.
|
|
206 |
Law |
adil tazmin |
just satisfaction n.
|
|
207 |
Law |
adil tazminat |
fair compensation n.
|
|
208 |
Law |
adil tazminat |
just compensation n.
|
|
209 |
Law |
adil ticaret ofisi |
the office of fair trading n.
|
|
210 |
Law |
adil ve tarafsız yargılanma hakkına erişim |
right to access to fair and impartial tribunal n.
|
|
211 |
Law |
adil yargı |
natural justice n.
|
|
212 |
Law |
adil yargılanma |
fair hearing n.
|
|
213 |
Law |
adil yargılanma hakkı |
right to due process n.
|
|
214 |
Law |
adil yargılanma hakkı |
right to fair trial n.
|
|
215 |
Law |
adil yargılanma hakkı |
right to a fair trial n.
|
|
216 |
Law |
yedi adil |
sequestrator n.
|
|
217 |
Law |
aynı haktan iki çıkarı olup farklı muamele gören bir kimseye adil talepler doğrultusunda tüm haklarının verilmesi |
merger n.
|
|
218 |
Law |
abd anayasası'nın 5. maddesiyle tanınan adil yargılanma hakkı |
right to due process n.
|
|
219 |
Law |
(abd) adil istihdam uygulamaları yasası |
fepa (fair employment practices act) n.
|
|
220 |
Law |
adil yargılama süreci |
due process of law n.
|
|
221 |
Law |
adil olmayan bir şekilde |
wrongly adv.
|
|
222 |
Law |
mahkemenin adil ve uygun göreceği üzere |
as the court may deem just and proper expr.
|
|
Politics |
|
223 |
Politics |
adil seçim |
fair election n.
|
|
224 |
Politics |
adil değer |
fair value n.
|
|
225 |
Politics |
adil oy gücü |
equitable voting power n.
|
|
226 |
Politics |
yükselen piyasalarda istikrarlı sermaye akımları ve adil borç yeniden yapılanma prensipleri |
principles for stable capital flows and fair debt restructuring in emerging markets n.
|
|
227 |
Politics |
adil geçiş mekanizması |
just transition mechanism n.
|
|
Institutes |
|
228 |
Institutes |
adil çalışma derneği |
fair labor association n.
|
|
229 |
Institutes |
adil çalışma örgütü |
fair labor association n.
|
|
230 |
Institutes |
adil ticaret ofisi |
oft (office of fair trading) [uk] abrev.
|
|
Computer |
|
231 |
Computer |
adil kullanım kotası |
fair usage policy n.
|
|
232 |
Computer |
adil kullanım kotası |
fair usage quota n.
|
|
233 |
Computer |
adil kullanım |
fair use n.
|
|
Psychology |
|
234 |
Psychology |
adil dünya fenomeni |
just-world phenomenon n.
|
|
235 |
Psychology |
adil dünya hipotezi |
just-world hypothesis n.
|
|
236 |
Psychology |
adil dünya inancı |
belief in a just world n.
|
|
Statistics |
|
237 |
Statistics |
adil oyun |
fair game n.
|
|
238 |
Statistics |
adil oyun |
equitable game n.
|
|
Social Sciences |
|
239 |
Social Sciences |
adil toplum |
just society n.
|
|
Philosophy |
|
240 |
Philosophy |
adil devlet |
just state n.
|
|
Sport |
|
241 |
Sport |
adil oyun |
fairplay n.
|
|
242 |
Sport |
adil ve sportmence |
cleanly adv.
|
|
Boxing |
|
243 |
Boxing |
adil olmayan büyük darbe |
king-hit n.
|
|
Ottoman Turkish |
|
244 |
Ottoman Turkish |
gayrı adil |
unfair adj.
|
|
Archaic |
|
245 |
Archaic |
adil olmayan |
desertless adj.
|
|
Slang |
|
246 |
Slang |
adil olmayan fiyat |
rip-off n.
|
|
247 |
Slang |
adil olmayan ücret |
rip-off n.
|
|
248 |
Slang |
adil davranmak |
fair suck of the sav v.
|
|
249 |
Slang |
adil davranmak |
fair shake of the sauce bottle v.
|
|
250 |
Slang |
adil davranmak |
fair shake of the dice v.
|
|
251 |
Slang |
adil davranmamak |
short-change v.
|
|
252 |
Slang |
hayat adil değildir ve sonra ölürsün |
life's a bitch (and then you die) expr.
|
|
253 |
Slang |
hayat adil değildir ve sonra ölürsün |
life’s a bitch, then you die expr.
|
|