aggravate - Turkish English Dictionary

aggravate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "aggravate" in Turkish English Dictionary : 19 result(s)

English Turkish
General
aggravate v. sinirlendirmek
Stop aggravating me.
Beni sinirlendirmeyi bırak.

More Sentences
aggravate v. ağırlaştırmak
A relatively high level of child labour further aggravates this problem, in particular in the agricultural sector.
Nispeten yüksek düzeydeki çocuk işçiliği, özellikle tarım sektöründe bu sorunu daha da ağırlaştırmaktadır.

More Sentences
aggravate v. kızdırmak
Stop aggravating me.
Beni kızdırmayı bırak.

More Sentences
aggravate v. kötüleştirmek
We are afraid that your government will aggravate rather than favour the necessary choices.
Korkarız ki hükümetiniz gerekli tercihleri desteklemek yerine daha da kötüleştirecektir.

More Sentences
Law
aggravate v. ağırlaştırmak
Tom aggravated the situation.
Tom durumu ağırlaştırdı.

More Sentences
Technical
aggravate v. kötüleştirmek
Enlargement to the East, which has been decided in haste, will aggravate this phenomenon.
Aceleyle kararlaştırılan Doğu'ya doğru genişleme bu olguyu daha da kötüleştirecektir.

More Sentences
General
aggravate v. sinir etmek
aggravate v. ciddileştirmek
aggravate v. zorlaştırmak
aggravate v. darıltmak
aggravate v. azıştırmak
aggravate v. çileden çıkarmak
aggravate v. abartmak
aggravate v. provoke etmek
aggravate v. kışkırtmak
aggravate v. kızıştırmak
aggravate v. azdırmak
aggravate v. alevlendirmek
Technical
aggravate v. şiddetlendirmek

Meanings of "aggravate" with other terms in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

English Turkish
General
aggravate a problem v. bir sorunu ağırlaştırmak
aggravate the pain v. acıyı şiddetlendirmek
Medical
aggravate by the upright position v. ayağa kalkma ile şiddetlenmek
aggravate the bleeding v. kanamayı ağırlaştırmak