| Turkish | English | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | artan talep | increased demand n. | ||
|
You see, rising temperatures will mean increased demand for space cooling and cold storage. Gördüğünüz gibi, artan sıcaklıklar, ortam soğutması ve soğuk depolama konusunda artan talep demek. More Sentences |
||||
| General | artan talep | growing demand n. | ||
|
It is impossible to meet this growing demand by road transport alone. Bu artan talebi sadece karayolu taşımacılığı ile karşılamak mümkün değildir. More Sentences |
||||
| General | artan talep | increasing demand n. | ||
|
We believe that the creation of the Single Sky will respond to the increasing demand for air safety. Tek Gökyüzünün oluşturulmasının hava güvenliğine yönelik artan talebe cevap vereceğine inanıyoruz. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | artan talep | increasing demand n. | ||
|
Nevertheless, it is planned to expand the cable TV system via revenue partnership, in order to meet increasing demand. Ancak, artan talebi karşılamak için, gelir ortaklığı yoluyla kablolu TV sisteminin genişletilmesi planlanmaktadır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | artan talep | springtide n. | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | artan talep | increased demand n. | ||
| Trade/Economic | artan talep | competing demand n. | ||
