English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | astonish v. | şaşırtmak | ||
Tom, you astonish me. Tom, beni şaşırtıyorsun. More Sentences |
||||
Common Usage | astonish v. | hayrete düşürmek | ||
I was astonished by the self-satisfaction you radiated during your contribution on the outcome of Johannesburg. Johannesburg'un sonuçlarına ilişkin katkınız sırasında yaydığınız kendinden memnunluk beni hayrete düşürdü. More Sentences |
||||
General | ||||
General | astonish v. | şaşkına çevirmek | ||
The success of the enterprise astonished everybody. İşletmenin başarısı herkesi şaşkına çevirdi. More Sentences |
||||
General | astonish v. | dudak ısırtmak | ||
General | astonish v. | afallaştırmak | ||
General | astonish v. | afallatmak | ||
General | astonish v. | hayret ettirmek | ||
General | astonish v. | parmak ısırtmak | ||
General | astonish v. | hayret etmek | ||
General | astonish v. | hayrete düşmek | ||
General | astonish v. | şaşmak | ||
General | astonish v. | hayrette bırakmak | ||
General | astonish v. | şaşkınlık uyandırmak | ||
General | astonish v. | hayret uyandırmak | ||
General | astonish v. | donakalmak |