English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | attitude n. | tutum | ||
The attitude to minorities is a good example of this. Azınlıklara karşı tutumu bunun iyi bir örneğidir. More Sentences |
||||
Common Usage | attitude n. | tavır | ||
Are we taking a social attitude if we continue to ignore that or pretend it is not a problem? Bunu görmezden gelmeye ya da sorun değilmiş gibi davranmaya devam edersek toplumsal bir tavır mı almış oluruz? More Sentences |
||||
General | ||||
General | attitude n. | tavır | ||
In one minute, nobody should confuse attitude with a platitude. Bir dakika içinde kimse tavrı basmakalıp sözlerle karıştırmasın. More Sentences |
||||
General | attitude n. | davranış | ||
I don't have a problem with his attitude. Davranışlarıyla ilgili bir sorunum yok. More Sentences |
||||
General | attitude n. | tutum | ||
We are familiar with the policy and our attitude towards Cuba was one of goodwill. Bu politikaya aşinayız ve Küba'ya yönelik tutumumuz iyi niyetli bir tutumdur. More Sentences |
||||
General | attitude n. | durum | ||
It is, nevertheless, unusual to see such blatant examples of this latitudinarian attitude outside WTO rounds. Bununla birlikte DTÖ turları dışında bu kadar bariz örneklerini görmek alışılmadık bir durumdur. More Sentences |
||||
General | attitude n. | bakış açısı | ||
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life. Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar. More Sentences |
||||
General | attitude n. | yaklaşım | ||
With these kinds of attitudes, the emphasis on women's rights being integral to human rights is vital. Bu tür yaklaşımlarla, kadın haklarının insan haklarının ayrılmaz bir parçası olduğu vurgusu hayati önem taşımaktadır. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | attitude n. | tutum | ||
His attitude is ridiculous and paranoid. Tutumu gülünç ve paranoyakça. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Linguistics | attitude n. | tutum | ||
Fourthly and finally, there is the attitude to health and safety. Dördüncü ve son olarak, sağlık ve güvenlik konusundaki tutum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | attitude n. | duruş | ||
General | attitude n. | poz | ||
General | attitude n. | hal | ||
General | attitude n. | fikir | ||
General | attitude n. | düşünce | ||
General | attitude n. | yargı | ||
General | attitude n. | çalım | ||
General | attitude n. | vaziyet | ||
General | attitude n. | olumsuz veya düşmanca düşünce tarzı | ||
Technical | ||||
Technical | attitude n. | durum | ||
Technical | attitude n. | konum | ||
Technical | attitude n. | pozisyon | ||
Telecom | ||||
Telecom | attitude n. | yönelme | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | attitude n. | vaziyet | ||
Aeronautic | attitude n. | uçağın eksenlerinin referans çizgisine veya düzleme göre oryantasyonu | ||
Aeronautic | attitude n. | uzay aracının hareket yönüne göre konumu | ||
Aeronautic | attitude n. | uçağın üç ana ekseninin göreceli eğimi | ||
Medical | ||||
Medical | attitude n. | attitud | ||
Psychology | ||||
Psychology | attitude n. | inançları, duyguları ve değerleri ve eğilimleri içeren zihinsel durum | ||
Geology | ||||
Geology | attitude n. | yatağın, fay düzleminin vb. yatay düzleme göre konumu | ||
Art | ||||
Art | attitude n. | dansta anlık olarak yapılan duruş | ||
Art | attitude n. | yontulmuş veya boyanmış figürün parçalarının düzenlenmesi | ||
Music | ||||
Music | attitude n. | bale'de bacağın arkaya atılışı | ||
Painting | ||||
Painting | attitude n. | durma | ||
Slang | ||||
Slang | attitude n. | huysuzluk | ||
Slang | attitude n. | işbirlikçi olmama |