English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | basically adv. | esasen | ||
Basically, I am an honest person. Esasında ben dürüst bir insanım. More Sentences |
||||
General | basically adv. | temelde | ||
The Committee on Foreign Affairs has examined the Commission proposal and basically agrees with its approach. Dışişleri Komisyonu Komisyon teklifini incelemiş ve temelde yaklaşımına katılmıştır. More Sentences |
||||
General | basically adv. | aslında | ||
That was basically my question. Aslında benim sorum buydu. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | basically adv. | temel olarak | ||
Basically, we are on the point of taking a step comparable to the situation in 1989/1990 for the whole of Europe. Temel olarak tüm Avrupa için 1989/1990'daki durumla karşılaştırılabilir bir adım atma noktasındayız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | basically adv. | aslen | ||
General | basically adv. | kökünden | ||
General | basically adv. | öncelikli olarak | ||
Technical | ||||
Technical | basically adv. | altta | ||
Technical | basically adv. | birincil olarak | ||
Technical | basically adv. | esasında | ||
Technical | basically adv. | esas olarak | ||
Technical | basically adv. | esasta |
English | Turkish | |
---|---|---|
Speaking | ||
Speaking | your answer is basically correct expr. | cevabın temel olarak doğru |
Speaking | your answer is basically correct expr. | cevabınız temel olarak doğru |