bir ağızdan - Turkish English Dictionary

bir ağızdan

Meanings of "bir ağızdan" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
bir ağızdan in unison adv.
We all sang in unison.
Hepimiz bir ağızdan şarkı söyledik.

More Sentences
Idioms
bir ağızdan with one voice expr.
But that requires that we speak with one voice and take a clear stand.
Ancak bu, tek bir ağızdan konuşmamızı ve net bir tavır almamızı gerektirir.

More Sentences

Meanings of "bir ağızdan" with other terms in English Turkish Dictionary : 54 result(s)

Turkish English
General
hep bir ağızdan in unison adv.
We all sang in unison.
Hep bir ağızdan şarkı söyledik.

More Sentences
hep bir ağızdan at once adv.
Don't all speak at once.
Hep bir ağızdan konuşmayın.

More Sentences
bir nesnenin ağızdan alınması ingestion n.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blirt [scotland] n.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blurt n.
(diğer konuşmacıları bastırarak) hep bir ağızdan konuşma overtalk n.
hep bir ağızdan all together adv.
ağızdan uzak bir şekilde aborally adv.
birlikte bir ağızdan in unison adv.
hep bir ağızdan una voce adv.
hep bir ağızdan infere adv.
Phrasals
(bir şeyde/yerde) ağızdan ağıza yayılmak/dolaşmak resound throughout (something or some place) v.
Phrases
hep bir ağızdan as one expr.
Proverb
söz ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken is past recalling
Colloquial
hep bir ağızdan at one time expr.
Idioms
tek bir ağızdan konuşmak speak with a single voice v.
(bir bilgiyi vb) en yetkili ağızdan öğrenmek get something straight from the horse's mouth v.
(bir bilgiyi, haberi) en yetkili ağızdan öğrenmek hear (something) straight from the horse's mouth v.
hep bir ağızdan with one voice expr.
tek bir ağızdan with a single voice expr.
Medical
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı trivalent live oral poliomyelitis vaccine (topv) n.
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı sabin vaccine n.
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı oral poliovirus vaccine (opv) n.
ödem akciğer ödemi ve hipertansiyon tedavisinde ağızdan ya da parenteral kullanılan bir diüretik furosemide n.
Physiology
(ağızdan veya burundan) bir kez nefes alma veya verme whiff n.
Pharmaceutics
yüksek tansiyon ve boğaz yangısı tedavisinde kullanılan, ağızdan alınan bir beta bloker ilaç tenormin® n.
yüksek tansiyon ve boğaz yangısı tedavisinde kullanılan, ağızdan alınan bir beta bloker ilaç atenolol n.
lösemi gibi kötü huylu tümörlerin tedavisinde ağızdan alınan, nitrojen mustard grubu alkilleyici bir ilaç chlorambucil n.
ağızdan alınan bir antikoagülan ilaç rivaroxaban n.
ağızdan alınan bir kanser ilacı imatinib n.
ağızdan alınan bir kanser ilacı imatinib mesylate n.
kan kolesterol düzeyini düşürmek için ağızdan alınan bir ilaç baycol® n.
yalnızca ağızdan alınan bir nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç diclofenac sodium n.
ağızdan alınan antiviral bir ilaç sofosbuvir n.
Military
ağızdan doldurmalı bir tür top mortar n.
ağır, uzun namlulu ve ağızdan doldurulan eski bir tür silah columbiad n.
Hunting
ağızdan dolma eski bir tür silah muzzle loader n.
ağızdan doldurulan küçük bir tüfek çeşidi pea rifle [dialect] n.
Latin
diyet tedavisinde hastanın ağızdan hiç bir besinle beslenmemesi durumu nil per os (npo or npo) n.