borrow - Turkish English Dictionary

borrow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "borrow" in Turkish English Dictionary : 39 result(s)

English Turkish
Common Usage
borrow v. ödünç almak
However, to borrow a sporting metaphor, the ball is in the Belarus Government's court.
Bununla birlikte, bir spor metaforunu ödünç alırsak, top Belarus Hükümetinin sahasında.

More Sentences
General
borrow v. ödünç almak
You used to borrow clothes from us to look like men.
Erkek gibi görünmek için bizden kıyafet ödünç alırdınız.

More Sentences
borrow v. borç almak
Tom told me he needed to borrow three hundred dollars.
Tom bana 300 dolar borç alması gerektiğini söyledi.

More Sentences
borrow v. almak
Mary borrowed my clothes without asking me.
Mary bana sormadan giysilerimi aldı.

More Sentences
Trade/Economic
borrow v. borç almak
Father ran short of money and had to borrow some.
Babamın parası bitmiş ve biraz borç almak zorunda kalmış.

More Sentences
borrow v. ödünç almak
Could I borrow your ruler?
Cetvelini ödünç alabilir miyim?

More Sentences
Law
borrow v. borç almak
Tom didn't know why Mary needed to borrow thirty dollars.
Tom Mary'nin neden otuz dolar borç alması gerektiğini bilmiyordu.

More Sentences
General
borrow v. alıntı yapmak
borrow v. sahiplenmek
borrow v. kendine aitmiş gibi kullanmak
borrow v. başkasından yetki almak
borrow v. doğuştan olmayan bir hakla sahip olmak
borrow v. (org borularını) başka bir bölmeden havayla doldurmak
borrow v. (borç yoluyla) bir kimseden bir şey almak
borrow v. numara yapmak
borrow v. tahrif etmek
Trade/Economic
borrow n. borçlanma
borrow n. borç alma
borrow n. ödünç alma
borrow v. ariyeten almak
borrow v. borçlanmak
borrow v. istikraz etmek
Law
borrow v. istikraz etmek
Technical
borrow n. ödünç
borrow n. ödünçleme
borrow v. ariyet çukurundan çıkarmak
Marine
borrow v. kıyıya yakın seyretmek
borrow v. orsa etmek
Math
borrow v. çıkarma işleminde ödünç almak
Linguistics
borrow n. aktarma
borrow n. ödünçleme
borrow v. ödünçleme yapmak
Environment
borrow n. alıntı
Sport
borrow n. (golf) yerdeki eğim nedeniyle topun normal yolundan sapması
borrow n. golf egzersiz sahasındaki eğim
borrow v. (golf) yukarıdan aşağıya doğru deliğe giden bir topa vuruş yapmak
borrow v. (golf topu) yerdeki eğim nedeniyle normal yolundan sapmak
Ottoman Turkish
borrow v. istikraz etmek
Engineering
borrow n. ariyet çukurundan başka bir yeri doldurmak için çıkarılan malzeme

Meanings of "borrow" with other terms in English Turkish Dictionary : 70 result(s)

English Turkish
General
borrow from v. borç almak
Sami was borrowing from his brother for a long time.
Sami uzun zamandır kardeşinden borç alıyordu.

More Sentences
borrow from v. ödünç almak
How much money did Tom borrow from you?
Tom senden ne kadar para ödünç aldı?

More Sentences
Trade/Economic
borrow money v. borçlanmak
I hate borrowing money.
Borçlanmaktan nefret ediyorum.

More Sentences
General
borrow [obsolete] n. rehin
borrow [obsolete] n. kefalet
borrow [obsolete] n. teminat
borrow trouble v. başına dert açmak
borrow a loan v. kredi almak
ask to borrow money v. borç istemek
borrow at interest v. faizle borç almak
ask to borrow money v. borç para istemek
borrow with heavy interest v. yüksek faizle borçlanmak
borrow with heavy interest v. yüksek faizle borç almak
borrow a book v. ödünç kitap almak
borrow [dialect] v. ödünç vermek
borrow [obsolete] v. kefil olmak
borrow [obsolete] v. fidye ile serbest bırakmak
Phrasals
borrow something from someone v. birinden bir şeyi ödünç almak
borrow something v. bir şey çalmak
borrow from (someone) v. (birinden) ödünç almak
borrow from (something) v. (bir şeyin) unsurlarını kullanmak
borrow from (something) v. (bir şeyden) unsurlar içermek
borrow from (something) v. (bir şeyin) öğelerini kullanmak
borrow from (something) v. (bir şeyin) öğelerine yer vermek
Colloquial
beg, borrow, and steal v. istenene ulaşmak için her şeyi yapmak
Idioms
borrow trouble v. dertsiz başına dert açmak
borrow trouble v. aşırı vesveseli olmak
borrow trouble v. dertsiz başına dert almak
borrow trouble v. gereksiz endişe duymak
borrow trouble v. gereksiz yere endişelenmek
beg, borrow, or steal v. ne gerekirse yapmak
beg, borrow, or steal [cliché] v. altından girip üstünden çıkmak
beg, borrow, or steal [cliché] v. her ne şekilde/ne yoldan olursa olsun yapmak/elde etmek
beg, borrow, or steal [cliché] v. her yolu denemek
Speaking
it's not good to borrow money from family members expr. aile üyelerinden borç almak iyi değil
I need to borrow some money expr. biraz borç para almam lazım
can I borrow this? expr. bunu ödünç alabilir miyim?
can I borrow your pen? expr. kalemini alabilir miyim?
could I borrow your pen? expr. kaleminizi alabilir miyim?
Trade/Economic
borrow area n. ariyet sahası/alanı
general agreement to borrow n. genel borçlanma andlaşması
borrow at interest v. faizle borç almak
borrow from the cbrt against collateral v. tcmb’den teminat karşılığı borçlanmak
Politics
new arrangements to borrow (nab) n. borçlanmaya dair yeni düzenlemeler
general arrangements to borrow (gab) n. genel borçlanma antlaşması
new arrangements to borrow n. yeni borç alma düzenlemeleri
Technical
borrow pit n. ariyet alanı
borrow material n. ariyet gereci
borrow pit n. ariyet çukuru
borrow cut n. ariyet kazısı
borrow excavation n. ariyet kazısı
end-around borrow n. döngüsel ödünç
borrow pit n. malzeme ocağı
local borrow n. mevzi ariyet
borrow digit n. ödünç numarası
borrow area n. ödünçleme alanı
borrow digit n. ödünç basamağı
borrow excavation n. ödünç kazısı
borrow cut n. ödünç kazısı
imported borrow n. taşımalı ariyet
local borrow n. yerel malzeme alım
Computer
borrow digit n. ödünç sayamağı basamağı
Informatics
end-around borrow n. döngüsel ödünç
Construction
borrow area n. ariyet alanı
borrow-pit n. ariyet çukuru
Traffic
borrow material n. ariyet malzemesi
borrow pit n. ariyet ocağı
Marine
borrow area n. ariyet alanı
borrow material n. yapay besleme için gerekli malzeme
Slang
borrow the porcelain v. tuvalete gitmek