English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | charmer n. | büyücü | ||
Tom is a charmer. Tom bir büyücü. More Sentences |
||||
General | charmer n. | gönülçelen | ||
He was a skilled charmer, effortlessly affecting everyone he met. Tanıştığı herkesi kolayca etkileyen becerikli bir gönülçelendi. More Sentences |
||||
General | charmer n. | büyüleyici kimse | ||
General | charmer n. | sihirbaz | ||
General | charmer n. | yılan oynatıcı | ||
General | charmer n. | çok çekici kadın | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | charmer n. | baştan çıkartıcı | ||
Colloquial | charmer n. | kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | snake charmer n. | yılan oynatıcısı | ||
That snake charmer could use a little more practice. O yılan oynatıcısının biraz daha pratik yapması gerek. More Sentences |
||||
General | snake charmer n. | yılan terbiyecisi |