English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | cockpit n. | uçuş kabini | ||
The pilot sat in the cockpit and prepared for takeoff. Pilot uçuş kabinine yerleşerek kalkışa hazırlandı. More Sentences |
||||
Common Usage | cockpit n. | kokpit | ||
The badly burnt pilot was still in the cockpit. Fena halde yanmış olan pilot hala kokpitteydi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | cockpit n. | pilot kabini | ||
The badly burnt pilot was still in the cockpit. Berbat bir şekilde yanmış pilot hâlâ pilot kabinindeydi. More Sentences |
||||
General | cockpit n. | horoz dövüşü alanı | ||
Cock fights were once held in the small, enclosed cockpit. Bir zamanlar horoz dövüşleri küçük, kapalı bir horoz dövüşü alanında yapılırdı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | cockpit n. | kokpit | ||
The airliner didn't have a cockpit voice recorder. Uçağın kokpit ses kayıt cihazı yoktu. More Sentences |
||||
Star Wars | ||||
Star Wars | cockpit n. | kokpit | ||
The most experienced pilots have logged many thousands of hours in the cockpit. En deneyimli pilotlar kokpitte binlerce saat geçirmişlerdir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | cockpit n. | pilot mahalli | ||
General | cockpit n. | horoz dövüşlerinin yapıldığı yer | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | cockpit n. | mücadele alanı | ||
Automotive | ||||
Automotive | cockpit n. | sürücü yeri | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | cockpit n. | pilot mahalli | ||
Aeronautic | cockpit n. | uçuş kabini | ||
Aeronautic | cockpit n. | uçakta kontrol işlevlerinin bulunduğu kısım | ||
Marine | ||||
Marine | cockpit n. | alçak güverte | ||
Marine | cockpit n. | yat veya motorlu teknelerin kontrol yerleri | ||
Military | ||||
Military | cockpit n. | pilot mahalli | ||
Military | cockpit n. | eski savaş gemilerinde su altı kamarası |