English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | coyote n. | çakal | ||
The singer was killed by wild coyotes. Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü. More Sentences |
||||
General | coyote n. | dolandırıcı | ||
She is being chased by a coyote. Bir dolandırıcı tarafından takip ediliyor. More Sentences |
||||
Textile | ||||
Textile | coyote n. | koyote | ||
Sometimes cows are killed by coyotes. Bazen inekler, koyoteler tarafından öldürülür. More Sentences |
||||
General | ||||
General | coyote n. | kırkurdu | ||
General | coyote n. | kır kurdu | ||
General | coyote n. | uzak mesafeye gönderilen itfaiyeci | ||
General | coyote adj. | sığ delikleri olan | ||
Mythology | ||||
Mythology | coyote n. | (kızılderili efsanelerinde) insan ya da hayvan olarak tasvir edilen kurnaz bir mahluk | ||
Slang | ||||
Slang | coyote n. | meksika abd sınırından kaçak göçmen geçiren haydut |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | coyote [dialect] v. | birden fazla yönde akan küçük ve sığ şaftlarla madencilik yapmak | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | coyote state n. | güney dakota eyaleti | ||
Mining | ||||
Mining | coyote hole n. | kısa t şeklinde patlatma deliği | ||
Botanic | ||||
Botanic | coyote brush n. | abd'nin güneybatısına özgü yaprak dökmeyen gür bir süpürge çalılığı | ||
Botanic | coyote bush n. | abd'nin güneybatısına özgü yaprak dökmeyen gür bir süpürge çalılığı | ||
Slang | ||||
Slang | coyote ugly adj. | çok çirkin | ||
Slang | coyote ugly adj. | aşırı derecede çirkin (seks partneri) | ||
Slang | coyote ugly adj. | kese kağıtlık | ||
Slang | coyote-ugly adj. | çok çirkin | ||
Slang | coyote-ugly adj. | aşırı derecede çirkin (seks partneri) | ||
Slang | coyote-ugly adj. | kese kağıtlık | ||
Star Wars | ||||
Star Wars | coyote cargo ship n. | çakal kargo gemisi |