deadlock - Turkish English Dictionary

deadlock

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "deadlock" in Turkish English Dictionary : 25 result(s)

English Turkish
General
deadlock n. çıkmaz
The Council and the Commission have repeatedly stated that they are willing to make every effort to break the deadlock.
Konsey ve Komisyon, çıkmazı kırmak için her türlü çabayı göstermeye hazır olduklarını defalarca ifade etmişlerdir.

More Sentences
deadlock n. durgunluk
The deadlock was inevitable.
Durgunluk kaçınılmazdı.

More Sentences
deadlock n. çözümsüzlük
Sami's first trial ended in a deadlock.
Sami'nin ilk duruşması çözümsüzlükle bitti.

More Sentences
deadlock n. kilitlenme
Given the deadlock at the political level, the Association Council has not been able to hold a meeting since April 1997.
Politik düzeydeki kilitlenme nedeniyle, Ortaklık Konseyi Nisan 1997'den beri toplanamamıştır.

More Sentences
deadlock v. tıkanmak
It is clear that the only way of breaking the current deadlock is through the intervention of a third party.
Mevcut tıkanıklığı aşmanın tek yolunun üçüncü bir tarafın müdahalesi olduğu açıktır.

More Sentences
deadlock v. çıkmaza girmek
The Bush administration is largely responsible for the deadlock in negotiations.
Müzakerelerin çıkmaza girmesinden büyük ölçüde Bush yönetimi sorumludur.

More Sentences
Idioms
deadlock v. çıkmaza girmek
The Bush administration is largely responsible for the deadlock in negotiations.
Bush yönetimi müzakerelerin çıkmaza girmesinden büyük ölçüde sorumludur.

More Sentences
General
deadlock n. kördüğüm
deadlock n. tıkanıklık
deadlock n. hareketin tamamen durması
deadlock n. sürmeli kilit
deadlock n. karşılıklı kilitlenme
deadlock n. açmaz
deadlock n. sürme dilli kilit
deadlock n. sürgü kilit
deadlock n. çözümlenemeyen anlaşmazlık
deadlock n. hücre hapsinde kullanılan maksimum güvenlikli oda
deadlock v. çıkmaza sokmak
deadlock v. yerinde saymak
Idioms
deadlock v. tamamen durmak
Technical
deadlock n. kaynak bekleme
Computer
deadlock n. ölükilit
Telecom
deadlock n. kilitlenme
Railway
deadlock n. demiryolu makasında ray kilitleme aygıtı
Military
deadlock n. kilitlenme

Meanings of "deadlock" with other terms in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

English Turkish
General
break the deadlock v. çıkmazdan kurtarmak
We must try to break the deadlock.
Bu çıkmazdan kurtulmaya çalışmalıyız.

More Sentences
deadlock [us] n. (müsabakada) beraberlik puanı
come to a deadlock v. olduğu yerde saymak
come to a deadlock v. yerinde saymak
come to deadlock v. açmaza girmek
bring to a deadlock v. çıkmaza sokmak
reach deadlock v. çözümsüzlüğe ulaşmak
reach deadlock v. çıkmaza düşmek
drag something into a deadlock v. açmaza sürüklemek
reach a deadlock v. çözümsüzlüğe ulaşmak
come to a deadlock v. çıkmaza girmek
come to a deadlock v. tıkanmak
deadlock [us] v. berabere kalmak
Idioms
end in deadlock v. kördüğüm olmak
reach deadlock v. kördüğüm olmak
Politics
protracted political deadlock n. uzun süren politik çözümsüzlük
Technical
deadlock condition n. kaynak bekleme durumu
Computer
deadlock condition n. kilitlenme durumu
Slang
come to a total deadlock v. boka batmak