eşitlik - Turkish English Dictionary

eşitlik

Meanings of "eşitlik" in English Turkish Dictionary : 31 result(s)

Turkish English
Common Usage
eşitlik equality n.
The challenge of equality is above all the challenge of employment.
Eşitlik sorunu her şeyden önce istihdam sorunudur.

More Sentences
General
eşitlik equity n.
The decision was made on the basis of equity.
Karar eşitlik temelinde alındı.

More Sentences
eşitlik equality n.
The promotion of equality between men and women could serve as an example of this.
Kadın-erkek eşitliğinin teşvik edilmesi buna bir örnek teşkil edebilir.

More Sentences
eşitlik parity n.
The French National Assembly unanimously adopted a law on parity.
Fransız Ulusal Meclisi eşitlikle ilgili bir yasayı oy birliğiyle kabul etti.

More Sentences
Trade/Economic
eşitlik parity n.
In this report, the Commission is being asked to distribute information on the concept of parity democracy.
Bu raporda Komisyondan eşitlikçi demokrasi kavramı hakkında bilgi dağıtması istenmektedir.

More Sentences
Law
eşitlik equality n.
If they do not practise equality, they do not receive any money.
Eğer eşitliği uygulamazlarsa, hiç para alamazlar.

More Sentences
General
eşitlik egalitarianism n.
eşitlik equalization n.
eşitlik equivalent n.
eşitlik tie n.
eşitlik evenness n.
eşitlik impartiality and openness n.
eşitlik equivalence n.
eşitlik egalite n.
eşitlik equation n.
eşitlik equalisation n.
eşitlik equitability n.
eşitlik equalness n.
eşitlik evenhand n.
eşitlik omniparity n.
eşitlik owelty n.
eşitlik counterpoise n.
eşitlik square [obsolete] n.
Idioms
eşitlik even-steven n.
Trade/Economic
eşitlik balance n.
eşitlik par n.
Politics
eşitlik equilibrium n.
Technical
eşitlik equation n.
Math
eşitlik equilibrium n.
Linguistics
eşitlik fairness n.
Abbreviation
eşitlik equal n.

Meanings of "eşitlik" with other terms in English Turkish Dictionary : 129 result(s)

Turkish English
General
cinsel eşitlik sexual equality n.
Legislation on sexual equality in the workplace goes back thirty years.
İşyerinde cinsel eşitliğe ilişkin mevzuat otuz yıl öncesine dayanmaktadır.

More Sentences
sosyal eşitlik social equity n.
We have co-financed an academic seminar on social equity, an NGOs forum as well as a civil society meeting.
Sosyal eşitlik konulu bir akademik seminere, bir STK forumuna ve bir sivil toplum toplantısına eş-finansman sağladık.

More Sentences
kep (kişisel eşitlik planı) pep n.
Many individuals invested in PEPs during the 1980s.
1980'lerde birçok kişi KEP'lere (Kişisel Eşitlik Planı) yatırım yaptı.

More Sentences
Trade/Economic
ekonomik eşitlik economic equality n.
That is not the way to achieve equal pay and economic equality.
Eşit ücret ve ekonomik eşitliği sağlamanın yolu bu değildir.

More Sentences
Philosophy
eşitlik ilkesi principle of equality n.
The first is democratisation and the principle of equality - of crucial importance, in my view.
Bunlardan ilki demokratikleşme ve eşitlik ilkesidir; bana göre bu ilkeler hayati önem taşımaktadır.

More Sentences
General
eşitlik teorisi equality theory n.
tam eşitlik parity n.
hukukta eşitlik equality before the law n.
erişim ve eşitlik access and equity n.
eşitlik teorisi equity theory n.
eşitlik yanlısı kimse equalitarian n.
mantık eşitlik üreteci logic equation generator n.
eşitlik kısıtı equality constraint n.
eşitlik denetimi parity check n.
eşitlik anlayışı sense of equity n.
eşitlik anlayışı sense of fairness n.
rütbe itibarıyla eşitlik parage n.
eşitlik (hak açısından) rivality n.
biçimsel eşitlik formal equality n.
eşitlik ilkeleri principles of equity n.
yatay eşitlik denkleştirmesi horizontal equity equalisation n.
her alanda eşitlik omniparity n.
eşitlik destekçisi symmetrician n.
eşitlik destekçisi symmetrist n.
eşitlik sağlamak equalize v.
eşitlik sağlamak equalise v.
eşitlik bilincine sahip equality-minded adj.
eşitlik bilincine sahip equality-minded adj.
eşitlik yoluyla equationally adv.
eşitlik belirten bir bağlaç or conj.
Idioms
eşitlik ilan etmek call it a draw v.
eşitlik ilan etmek call it a wash v.
eşitlik ilan etmek all it even v.
eşitlik sağlamak even up v.
iki taraf arasında eşitlik var honours are even expr.
eşitlik var honours are even expr.
eşitlik olsun let's call it a draw expr.
eşitlik olsun let's call it a wash expr.
Trade/Economic
dikey eşitlik vertical equity n.
eşitlik prensibi maxim of equity n.
eşitlik ve etkinlik arasında denge equality vs. efficiency tradeoff n.
içsel eşitlik internal equity n.
nesiller arası eşitlik intergenerational equity n.
ortakları eşitlik ilkesi üzerinde birleştiren niyet affectio societatis n.
özveride eşitlik ilkesi principle of equal sacrifice n.
yatay eşitlik horizontal equity n.
yapısal eşitlik modellemesi structural equation modeling n.
Law
hak talebi, tahvil vb. anlaşmazlık konusunun eşitlik gerekçesiyle adli düzenlemesi chancery [obsolete] n.
hukuk önünde eşitlik equality before the law n.
kanunlar önünde eşitlik legal egalitarianism n.
kanun önünde eşitlik equality under the law n.
kanun önünde eşitlik legal egalitarianism n.
kanun önünde eşitlik ilkesi the equal protection of law n.
kanunlar önünde eşitlik equality under the law n.
kanun önünde eşitlik equality before the law n.
kanunlar önünde eşitlik equality before the law n.
yasalar önünde eşitlik equality under the law n.
yasa önünde eşitlik equality before the law n.
yasalar önünde eşitlik legal egalitarianism n.
yasa önünde eşitlik equality under the law n.
yasa önünde eşitlik legal egalitarianism n.
yasalar önünde eşitlik equality before the law n.
Politics
eşitlik prensipleri equitable principles n.
hak ve eşitlik partisi justice and equality party n.
hak ve eşitlik partisi (hepar) rights and equality party n.
ırksal eşitlik racial equality n.
sosyal eşitlik social equality n.
toplumsal eşitlik social equality n.
sosyal ve siyasi eşitlik egalite n.
eşitlik ve insan hakları komisyonu equality and human rights commission n.
özgürlük, eşitlik, kardeşlik liberté, égalité, fraternité n.
eşitlik karşıtı antiegalitarian adj.
eşitlik taraftarı equalitarian adj.
ırksal eşitlik komisyonu cre (commission for racial equality) abrev.
ırksal eşitlik kongresi core (congress of racial equality) abrev.
Institutes
ırksal eşitlik kongresi congress of racial equality n.
ırksal eşitlik kongresi core (congress of racial equality) abrev.
Technical
basit eşitlik simple equation n.
bir maddenin basınç hacim ve sıcaklığı arasındaki ilişkiyi gösteren bir eşitlik equation of state n.
cebirsel eşitlik algebraic equation n.
diferansiyel eşitlik dilferantial equation n.
dördüncü dereceden eşitlik biquadratic equation n.
eşitlik biti parity bit n.
elektrokimyasal eşitlik thermochemical equation n.
entegrasyonu yapılan eşitlik integrand n.
eşitlik işlemi equivalence operation n.
eşitlik birimi equality unit n.
eşitlik testi parity check n.
kısmi diferansiyel eşitlik partial differential equation n.
mantık/eşitlik üreteci logic/equation generator n.
ölçüde eşitlik isometry n.
üçüncü dereceden eşitlik cubic equation n.
Computer
eşitlik işlemi equivalence operation n.
eşitlik biti parity bit n.
eşitlik belgesi accreditation n.
eşitlik kısıtı equality constraint n.
eşitlik birimi equality unit n.
mantık/eşitlik üreteci logic/equation generator n.
stackelberg eşitlik stratejisi stackelberg equilibrium strategy n.
Informatics
eşitlik biti parity n.
Electric
eşitlik biti parity bit n.
eşitlik basamağı parity digit n.
eşitlik kontrolü parity check n.
Marine
iki eşitlik modeli two-equation model n.
temel eşitlik basic equation n.
tek eşitlik modeli one-equation model n.
temel eşitlik fundamental equation n.
Medical
sağlıkta hakkaniyet/eşitlik health equity n.
Psychology
öznel eşitlik noktası point of subjective equality n.
Food Engineering
ikinci derece eşitlik quadratic equation n.
Math
eşitlik bağıntısı equality relation n.
türdeş eşitlik homogenous equation n.
Biochemistry
dengelenmiş eşitlik balanced equation n.
Marine Biology
dengeli eşitlik balanced equation n.
Social Sciences
siyasi, sosyal veya ekonomik eşitlik democracy n.
siyasi, sosyal veya ekonomik eşitlik democracy n.
Linguistics
eşitlik derecesi equative n.
eşitlik eki equative n.
sıfatlarda eşitlik equality in adjectives n.
zarflarda eşitlik equality in adverbs n.
karşılaştırma, eşitlik veya aynılık belirten bir işlevsel sözcük with prep.
Religious
eşitlik göstergesi olarak kast ve inanç gözetmeksizin herkese sunulan yemek langar n.
Military
nükleer eşitlik nuclear parity n.
Sport
eşitlik durumunda kazananın penaltı vuruşlarıyla belirlenmesi penalty shoot-out n.
Football
skora eşitlik getirmek make the score even v.
Tennis
eşitlik bozma seti tie-break n.
Latin
diğer hususlarda eşitlik halinde ceteris paribus expr.
Archaic
başkası ile eşitlik talep etmek mate v.
Star Wars
eşitlik bahçesi garden of equality n.