fırtınalı - Turkish English Dictionary

fırtınalı

Meanings of "fırtınalı" in English Turkish Dictionary : 32 result(s)

Turkish English
Common Usage
fırtınalı stormy adj.
There have sometimes been stormy moments for governments and domestic policy, but we have stood firm.
Hükümetler ve iç politika için bazen fırtınalı anlar oldu, ancak biz sağlam durduk.

More Sentences
General
fırtınalı inclement adj.
The hikers were caught in inclement weather.
Doğa yürüyüşçüleri fırtınalı havaya yakalandılar.

More Sentences
fırtınalı tumultuous adj.
Layla and Sami had a tumultuous marriage.
Leyla ve Sami, fırtınalı bir evliliğe sahiptiler.

More Sentences
fırtınalı tempestuous adj.
The ship sailed through tempestuous waters.
Gemi fırtınalı sularda yol alıyordu.

More Sentences
fırtınalı wild adj.
Wild weather is forecast for our region today.
Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.

More Sentences
fırtınalı blustery adj.
The streets were empty due to the blustery weather.
Fırtınalı hava nedeniyle sokaklar bomboştu.

More Sentences
fırtınalı nasty adj.
fırtınalı dirty adj.
fırtınalı ugly adj.
fırtınalı boisterous adj.
fırtınalı heavy adj.
fırtınalı turbulent adj.
fırtınalı gustful adj.
fırtınalı windy adj.
fırtınalı stark adj.
fırtınalı rugged adj.
fırtınalı intemperate adj.
fırtınalı rough adj.
fırtınalı gusty adj.
fırtınalı squally adj.
fırtınalı foul adj.
fırtınalı fiercest adj.
fırtınalı angry adj.
fırtınalı storm-racked adj.
fırtınalı blashy [dialect] [uk] adj.
fırtınalı mutinous adj.
fırtınalı rude adj.
Marine
fırtınalı greasy adj.
Meteorology
fırtınalı nimbose adj.
fırtınalı gusty adj.
Abbreviation
fırtınalı turbt adj.
Archaic
fırtınalı oragious [obsolete] adj.

Meanings of "fırtınalı" with other terms in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

Turkish English
General
fırtınalı hava stormy weather n.
I hope this stormy weather won't go on.
Bu fırtınalı havanın devam etmeyeceğini umuyorum.

More Sentences
fırtınalı (hava) angry adj.
The sky looks angry.
Gökyüzü fırtınalı görünüyor.

More Sentences
Marine
fırtınalı hava stormy weather n.
He must be crazy to go out in this stormy weather.
Bu fırtınalı havada dışarı çıkmak için deli olmalı.

More Sentences
General
fırtınalı deniz yolculuğu a stormy passage n.
fırtınalı deniz nasty sea n.
fırtınalı havalarda güvertede dolaşabilme becerisi sea legs n.
fırtınalı durum storminess n.
fırtınalı ilişki stormy relationship n.
kendi fırtınalı iç dünyası one's own stormy inner world n.
fırtınalı gece stormy night n.
fırtınalı hava tempestuous weather n.
fırtınalı olmak blow v.
fırtınalı (hava) inclement adj.
fırtınalı (hava) rough adj.
(hava) fırtınalı angry adj.
kar fırtınalı blizzardy adj.
(hava) fırtınalı gurly [scotland] adj.
(hava) fırtınalı coarse [dialect] adj.
fırtınalı bir halde gustily adv.
fırtınalı bir şekilde tempestuously adv.
fırtınalı bir şekilde stormily adv.
fırtınalı bir şekilde (hava) inclemently adv.
Idioms
fırtınalı olmak come up a storm v.
fırtınanın/fırtınalı bir durumun ortasında in the eye of the storm expr.
fırtınalı bir sürecin ortasında in the eye of the storm expr.
Aeronautic
yengeç inişi (acil/fırtınalı durumlarda) crabwise landing n.
Marine
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyir thrash n.
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyir thresh n.
fırtınalı havalarda güvertede dolaşabilme kabiliyeti sea legs n.
fırtınalı deniz a heavy sea n.
(tekne) fırtınalı havada sarsılma dusting n.
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyretmek thrash v.
fırtınalı denizde baş kıç vurmak make heavy weather v.
fırtınalı denizlerde bağlantı parçaları hafifçe gevşeyecek şekilde zorla yol almak work v.
Psychology
fırtınalı kişilik stormy personality n.
Marine Biology
fırtınalı günler stormy weather n.
Geography
fırtınalı hava rough weather n.
Meteorology
fırtınalı rüzgar thunder-gust n.
fırtınalı hava rough weather n.
fırtınalı gün day of gale n.
bulut veya fırtınalı hava getiren nimbiferous adj.
fırtınalı (hava) unkindly adj.
(hava) fırtınalı dusty adj.
Mythology
fırtınalı havalarda ümit burnu yakınlarında göründüğü rivayet edilen hayali gemi flying dutchman n.
Archaic
fırtınalı hava distemper n.