göç etmek

Meanings of "göç etmek" in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	göç etmek	immigrate v.
Tom's parents immigrated from Australia. Tom'un anne ve babası Avustralya'dan göç ettiler. More Sentences
2	Common Usage	göç etmek	migrate v.
As the earth heats up, tropical diseases are gradually migrating northward. Dünya ısındıkça tropik hastalıklar yavaş yavaş kuzeye göç ediyor. More Sentences
Trade/Economic
3	Trade/Economic	göç etmek	migrate v.
As the earth heats up, tropical diseases are gradually migrating northward. Dünya ısındıkça, tropikal hastalıklar yavaş yavaş kuzeye göç ediyor. More Sentences
Law
4	Law	göç etmek	immigrate v.
Tom's parents immigrated from Australia. Tom'un ailesi Avustralya'dan göç etmiş. More Sentences
Chemistry
5	Chemistry	göç etmek	migrate v.
Caribou migrate up to 5000 km each year. Karibular her yıl 5000 km'ye kadar göç eder. More Sentences
General
6	General	göç etmek	transmigrate v.
7	General	göç etmek	emigrate v.
8	General	göç etmek	expatriate v.
9	General	göç etmek	expatriate oneself v.
10	General	göç etmek	trek v.
11	General	göç etmek	transcorporate [obsolete] v.
12	General	göç etmek	transplant [obsolete] v.
Politics
13	Politics	göç etmek	emigrate v.

Meanings of "göç etmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 32 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	(başka bir ülkeye) göç etmek	emigrate v.
He emigrated at the age of twenty. O yirmi yaşındayken göç etti. More Sentences
2	General	göç etmek istemek	want to migrate v.
Neither practical experience nor calculations show that there would be hordes of people suddenly wanting to migrate. Ne pratik deneyimler ne de hesaplamalar, aniden göç etmek isteyen insan orduları olacağını göstermektedir. More Sentences
3	General	başka yere göç etmek	resettle v.
The refugee families were given assistance to resettle. Mülteci ailelere, başka bir yere göç etmeleri konusunda yardım sağlandı. More Sentences
Phrasals
4	Phrasals	(bir yerden) göç etmek	emigrate from (some place) v.
His family emigrated from their mother country to Brazil forty years ago. Ailesi kırk yıl önce anavatanından Brezilya'ya göç etti. More Sentences
5	Phrasals	(bir yere) göç etmek	emigrate to (some place) v.
The only problem there is that our best warriors emigrate to Hollywood. Buradaki tek sorun en iyi savaşçılarımızın Hollywood'a göç etmesidir. More Sentences
6	Phrasals	(bir yere) göç etmek	immigrate to (some place) v.
The opportunity for foreign citizens who are not refugees to immigrate to Europe as migrant workers should be expanded. Mülteci olmayan yabancı ülke vatandaşlarının göçmen işçi olarak Avrupa'ya göç etme fırsatı genişletilmelidir. More Sentences
Trade/Economic
7	Trade/Economic	(başka bir ülkeye) göç etmek	emigrate v.
He emigrated at the age of twenty. Yirmi yaşındayken göç etmiştir. More Sentences
General
8	General	birlikte göç etmek	commigration n.
9	General	öküz arabası ile göç etmek	trek v.
10	General	göç etmek (ruh ölümden sonra bir bedenden başka bir bedene)	transmigrate v.
11	General	kendi ülkesinden göç etmek	expatriate v.
12	General	yurt dışına göç etmek	emigrate v.
13	General	bir yerden başka bir yere göç etmek	immigrate to some place from some place v.
14	General	bir yerden başka bir yere göç etmek	immigrate into some place from some place v.
15	General	bir yerden başka bir yere göç etmek	emigrate from some place to some place v.
16	General	göç etmek istemek	want to immigrate v.
17	General	tekrar göç etmek	remigrate v.
18	General	tersine göç etmek	remigrate v.
19	General	birlikte göç etmek	commigrate v.
20	General	yavaşça göç etmek	drift v.
21	General	çalışma amaçlı göç etmek	in-migrate v.
Phrasals
22	Phrasals	(bir yerden başka bir yere) göç etmek	migrate (from some place) (to some place) v.
23	Phrasals	(bir yerden bir yere) göç etmek	emigrate to (some place) from (some place) v.
24	Phrasals	(iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek	migrate between (some place or something) and (some place or something else) v.
Idioms
25	Idioms	bu hayattan göç etmek	depart this life v.
26	Idioms	(rahat bir yerden) kalıcı olarak göç etmek/ayrılmak	pull up roots v.
27	Idioms	köyden şehre göç etmek	fall off the cabbage truck v.
Politics
28	Politics	ülke içinde göç etmek zorunda kalmış kimseler	internally displaced persons n.
Marine Biology
29	Marine Biology	(balık) göç etmek	run v.
30	Marine Biology	(yumurtlamak için) nehre göç etmek	run v.
History
31	History	amerikan sivil savaşından sonra bireysel çıkar elde etmek için kuzeyden güneye göç eden yerli	carpetbagger n.
Environment
32	Environment	(hayvan, bitki) yeni bir coğrafi bölgeye göç etmek	immigrate v.