görülebilir - Turkish English Dictionary

görülebilir

Meanings of "görülebilir" in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

Turkish English
General
görülebilir discernible adj.
Up to now, threats have had no discernible effect on South Korea's behaviour.
Şu ana kadar tehditlerin Güney Kore'nin davranışları üzerinde gözle görülür bir etkisi olmadı.

More Sentences
görülebilir visible adj.
The results of this are visible in industry, but also in services.
Bunun sonuçları sanayide ve aynı zamanda hizmetlerde de görülebilir.

More Sentences
Phrases
görülebilir can be seen expr.
This can be seen from our achievements.
Bu başarılarımızdan da görülebilir.

More Sentences
Technical
görülebilir apparent adj.
Parliament's full support for both your positions is apparent from the resolution that we have adopted.
Parlamentonun her iki tutumunuza da tam destek verdiği kabul ettiğimiz kararda açıkça görülmektedir.

More Sentences
Telecom
görülebilir visible adj.
Today, however, that inefficiency is visible in the growth of RALs, as certain other groups have remarked here.
Ancak bugün, diğer bazı grupların da burada belirttiği gibi, bu verimsizlik RAL'lerin büyümesinde görülebilir.

More Sentences
Medical
görülebilir noticeable adj.
The web browser has a noticeable speed and fast-loading pages.
Web tarayıcısı gözle görülür bir hıza ve hızlı yüklenen sayfalara sahiptir.

More Sentences
görülebilir visible adj.
Thanks to the single market, however, the benefits will be visible everywhere.
Ancak tek pazar sayesinde bunun faydaları her yerde görülebilecektir.

More Sentences
General
görülebilir distinguished adj.
görülebilir distinguishable adj.
görülebilir discernable adj.
görülebilir aspectable adj.
görülebilir eyeable adj.
görülebilir viewable adj.
görülebilir disting adj.
Law
görülebilir triable adj.
Medical
görülebilir seeable adj.
görülebilir visual adj.
Geology
görülebilir phanerite adj.
Archaic
görülebilir visive adj.

Meanings of "görülebilir" with other terms in English Turkish Dictionary : 50 result(s)

Turkish English
General
mazur görülebilir excusable adj.
That was excusable.
Bu mazur görülebilirdi.

More Sentences
Law
haklı görülebilir justifiable adj.
Income support independent of production may be justifiable; export subsidies are not.
Üretimden bağımsız gelir desteği haklı görülebilir; ancak ihracat sübvansiyonları haklı görülemez.

More Sentences
General
görülebilir sonuç visible result n.
mazur görülebilir kusur excusable default n.
görülebilir olma visualness n.
yerini belirlemek (özellikle de uzaktan veya zor görülebilir olanları) spot v.
önceden görülebilir foreseeable adj.
hoş görülebilir permissible adj.
mazur görülebilir pardonable adj.
gözle görülebilir visible adj.
mazur görülebilir justifiable adj.
mazur görülebilir venial adj.
mazur görülebilir veniable adj.
hoş görülebilir o.k. adj.
mazur görülebilir ignoscible [obsolete] adj.
herkes tarafından görülebilir open adj.
vicdanen hoş görülebilir conscionable adj.
hoş görülebilir dismissible adj.
mazur görülebilir dispensable [obsolete] adj.
hoş görülebilir dispensable [obsolete] adj.
hoş görülebilir possible adj.
gözle görülebilir seeable adj.
hoş görülebilir sufferable [obsolete] adj.
görülebilir olarak distinguishably adv.
görülebilir bir şekilde discernibly adv.
görülebilir şekilde observably adv.
Colloquial
hoş görülebilir olmamak be on v.
Law
davası görülebilir olma triableness n.
açık ve görülebilir alan doktrini plain view doctrine n.
mazur görülebilir ihmal excusable neglect n.
mazur görülebilir kusur excusable neglect n.
eski ilçe mahkemesinde şerif huzurunda davası görülebilir mahkeme emirleri vicontiel writs n.
davası görülebilir actionable adj.
davası görülebilir triable adj.
mazur görülebilir dispensable adj.
mazur görülebilir excusable adj.
Technical
çıplak gözle görülebilir macroscopical n.
en alçak görülebilir düzey invert level n.
görülebilir saha visible area n.
çıplak gözle görülebilir visible to the naked eye adj.
Medical
görülebilir hücre visual cell n.
röntgende görülebilir x-ray detectable adj.
Physics
yaydığı ışık gözle görülebilir frekans aralığında bulunan cisimlere ait optical adj.
yaydığı ışık gözle görülebilir frekans aralığında bulunan cisimler ile ilişkili optical adj.
Astronomy
görülebilir ikili visual binary n.
Environment
görülebilir kirleticilerin yayınımı emission of visible pollutants n.
görülebilir kirleticiler visible pollutants n.
Geography
görülebilir alan viewshed n.
Photography
görülebilir hale getirilebilen (gizli görüntü) developable adj.
Archaic
gözle görülebilir şey visibility n.