Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | gümüş külçe | silver bullion n. |
Technical | ||
Technical | gümüş külçe | silver ingot n. |
Mining | ||
Mining | gümüş külçe | bar n. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | külçe (altın, gümüş) | bullion n. | ||
The vault contained stacks of bullion. Kasada külçe yığınları vardı. More Sentences |
||||
General | külçe altın veya gümüş | bullion n. | ||
General | külçe gümüş | bullion n. | ||
General | altın/gümüş külçe | bullion n. | ||
General | külçe altın/gümüş | bullion n. | ||
General | japonya'da para yerine geçen gümüş külçe | goltschut n. | ||
General | eskiden çin'de para olarak kullanılan ayakkabı biçimli gümüş veya altın külçe | shoe n. | ||
Law | ||||
Law | gümüş veya altından külçe, tabak-çanak veya para biçiminde bilinen sahibi olmayan gizli hazine | treasure-trove n. |