gelişmekte olan - Turkish English Dictionary

gelişmekte olan

Meanings of "gelişmekte olan" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
General
gelişmekte olan developing adj.
They are often based in countries in the developing world or countries in the former Soviet Union.
Bu kuruluşlar genellikle gelişmekte olan ülkelerde ya da eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yerleşiktir.

More Sentences
gelişmekte olan burgeoning adj.
The empire expanded eastward, in search of resources for its burgeoning textile industry.
İmparatorluk, gelişmekte olan tekstil endüstrisi için kaynak arayışıyla doğuya doğru genişledi.

More Sentences
gelişmekte olan ongoingness n.
gelişmekte olan emergent adj.
gelişmekte olan ever-evolving adj.
gelişmekte olan ever-developing adj.
gelişmekte olan emerging adj.
Idioms
gelişmekte olan under way adj.
Archaic
gelişmekte olan frim adj.

Meanings of "gelişmekte olan" with other terms in English Turkish Dictionary : 60 result(s)

Turkish English
General
gelişmekte olan ülkeler developing countries n.
Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.

More Sentences
gelişmekte olan ülke developing country n.
Denmark is also a country in which people have a very special way of looking at aid to developing countries.
Danimarka aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda çok özel bir bakış açısına sahip bir ülkedir.

More Sentences
Trade/Economic
gelişmekte olan ülke developing country n.
Denmark is also a country in which people have a very special way of looking at aid to developing countries.
Danimarka aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda çok özel bir bakış açısına sahip bir ülkedir.

More Sentences
gelişmekte olan ülkeler developing countries n.
Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.

More Sentences
gelişmekte olan ülkeler developing countries n.
Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.

More Sentences
Politics
gelişmekte olan ülke developing country n.
Denmark is also a country in which people have a very special way of looking at aid to developing countries.
Danimarka aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda çok özel bir bakış açısına sahip bir ülkedir.

More Sentences
gelişmekte olan ülkeler developing countries n.
Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.

More Sentences
Telecom
gelişmekte olan piyasalar emerging markets n.
What do you think of emerging markets like Turkey?
Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalar hakkında ne düşünüyorsun?

More Sentences
Military
gelişmekte olan ülkeler developing countries n.
Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.

More Sentences
General
gelişmekte olan ülke yatırımları developing country investments n.
gelişmekte olan ülkeler the third world n.
gelişmekte olan devletler developing countries n.
gelişmekte olan büyükşehir burgeoning metropolitan n.
afrika, asya ve latin amerika'nın gelişmekte olan ülkeleri third-world n.
gelişmekte olan milletler developing nations n.
gelişmekte olan karakter emergent n.
gelişmekte olan ülke ldc (less-developed country) n.
çok hızlı gelişmekte olan ileri teknoloji megatechnology n.
gitgide gelişmekte olan ever-developing adj.
gitgide gelişmekte olan ever-evolving adj.
hızla ortaya çıkmakta/gelişmekte olan rapidly emerging adj.
zamanın gelişmekte olan then-burgeoning adj.
gelişmekte olan bir durumu içeren pregnant adj.
gelişmekte olan bir şeyin bir noktası veya evresinde somewhere along the line adv.
Colloquial
(pasifik okyanusu'na kıyısı olan ülkelerde) gelişmekte olan pazar dragon market n.
Trade/Economic
en az gelişmekte olan ülkeler least developing countries n.
gelişmekte olan ekonomi prospering economy n.
gelişmekte olan ekonomi emerging economy n.
gelişmekte olan piyasalar komitesi emerging markets committee n.
gelişmekte olan piyasalardaki hisseler stocks in emerging markets n.
gelişmekte olan ülkelerin ürettikleri 18 temel madde ile ilgili bütünleştirilmiş mallar programı integrated program for commodities n.
gelişmekte olan ülke less developed country n.
özellikle fakir veya gelişmekte olan ülkelerde maddi olanağı kısıtlı olanlara girişimler için sağlanan düşük miktarlı kredi microloan n.
gelişmekte olan ülkelerde ürünü garanti edilen fiyata doğrudan üreticiden satın alarak üreticiye fayda sağlama fair trade n.
Politics
gelişmekte olan küçük ada devleti small island developing state n.
gelişmekte olan ülkeler emerging countries n.
gelişmekte olan avrupa ülkeleri emerging europe n.
gelişmekte olan küçük ada ülkesi small island developing country n.
gelişmekte olan ülkeler arasındaki teknik işbirliği technical cooperation among developing countries n.
gelişmekte olan memleketler developing nations n.
unctad gelişmekte olan hizmet sektörleri daimi komitesi unctad standing committee on developing services sectors n.
unctad gelişmekte olan ülkeler arası işbirliği daimi komitesi unctad standing committee on economic cooperation among developing countries n.
çevreyi koruma sözleri karşılığında gelişmekte olan ülkelerin borçlarının iptali debt-for-nature swap n.
Institutes
(birleşik krallık'ta) genç gönüllüleri becerilerini kullanmaları ve öğretmeleri için gelişmekte olan ülkelere gönderen bir kuruluş vso (voluntary service overseas) n.
öğrencileri gönüllü çalışmaları için gelişmekte olan ülkelere gönderen kuruluş cuso (canadian university services overseas) abrev.
Technical
gelişmekte olan bir teknoloji an emerging technology n.
Marine
gelişmekte olan deniz developing sea n.
Medical
gelişmekte olan embriyonun kuyruğuna doğru olan blastoderm tabakasındaki kat tail flap n.
gelişmekte olan bir embriyoda bulunan büyük blastomerlerden biri macromere n.
Biology
gelişmekte olan bir embriyoda bulunan küçük blastomerler micromere n.
gelişmekte olan civciv embriyosundaki mikroorganizmaları modifiye etmek avianise v.
gelişmekte olan civciv embriyosundaki mikroorganizmaları modifiye etmek avianize v.
Marine Biology
gelişmekte olan balıkçılık developing fishery n.
Astronomy
gelişmekte olan gezegen protoplanetary n.
Botanic
anter içindeki mikro sporlar başta olmak üzere, gelişmekte olan bazı sporları çevreleyen besleyici doku tapetum n.
gelişmekte olan ağaç emergent n.
Education
gelişmekte olan ülkelerde siyaset politics in developing countries n.
Military
gelişmekte olan savunma sanayi developing defence industry n.
Entomology
limulusun gelişmekte olan bir türü olan 3 loblu larva trilobite larva n.
Slang
büyümekte/gelişmekte olan erkek man on the make n.