English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | great-grandfather n. | büyük dede | ||
I'll probably be a great-grandfather by the time I'm 75. Muhtemelen 75 yaşıma geldiğimde büyük dede olacağım. More Sentences |
||||
General | great-grandfather n. | büyük büyükbaba | ||
My family came to live in Tokyo in my great-grandfather's time. Ailem büyük büyükbabamın zamanında Tokyo'da yaşamaya gelmiş. More Sentences |
||||
General | great-grandfather n. | babasının dedesi | ||
When I was a little boy, my father and I went to Boston to visit my great-grandfather. Ben küçük bir çocukken, babam ve ben Boston'a babamın dedesini ziyarete gittik. More Sentences |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | great-great-grandfather n. | dedenin dedesi | ||
Tom's great-great-grandfather was a pirate. Tom'un dedesinin dedesi bir korsanmış. More Sentences |
||||
General | great grandfather n. | büyük büyükbaba |