hırsızlık - Turkish English Dictionary

hırsızlık

Meanings of "hırsızlık" in English Turkish Dictionary : 49 result(s)

Turkish English
Common Usage
hırsızlık robbery n.
When did the robbery take place?
Hırsızlık ne zaman gerçekleşti?

More Sentences
hırsızlık burglary n.
It wasn't a burglary.
Bu bir hırsızlık değildi.

More Sentences
hırsızlık theft n.
A protectionist sugar fortress Europe amounts to theft from the poorest people in Africa.
Korumacı bir şeker kalesi Avrupa, Afrika'nın en yoksul insanlarından hırsızlık anlamına geliyor.

More Sentences
General
hırsızlık steal n.
This is a real steal.
Bu gerçek bir hırsızlık.

More Sentences
hırsızlık stealing n.
The sight of the money tempted him into stealing.
Paranın görüntüsü onu hırsızlığa teşvik etti.

More Sentences
hırsızlık theft n.
The complaints are staggering and include a faulty inventory and many thefts.
Şikâyetler şaşırtıcıdır ve hatalı envanter ve çok sayıda hırsızlığı içermektedir.

More Sentences
hırsızlık thief n.
Stop thief!
Hırsızlığı bırak!

More Sentences
Trade/Economic
hırsızlık theft n.
Thefts like those which have recently occurred in Germany are a warning signal in this respect.
Yakın zamanda Almanya'da meydana gelenler gibi hırsızlıklar bu açıdan bir uyarı sinyalidir.

More Sentences
Law
hırsızlık robbery n.
Sami was incarcerated for robbery.
Sami hırsızlıktan hapse girdi.

More Sentences
hırsızlık burglary n.
Tom faces a burglary charge.
Tom hırsızlık suçlamasıyla karşı karşıyadır.

More Sentences
hırsızlık theft n.
However, there is no such thing as negligent fraud or negligent theft.
Ancak, ihmalkar dolandırıcılık veya ihmalkar hırsızlık diye bir şey yoktur.

More Sentences
Insurance
hırsızlık burglary n.
There's been a burglary.
Bir hırsızlık olmuş.

More Sentences
General
hırsızlık housebreaking n.
hırsızlık hijack n.
hırsızlık thievery n.
hırsızlık priggishness n.
hırsızlık thieving n.
hırsızlık shoplifting n.
hırsızlık larceny n.
hırsızlık caper n.
hırsızlık pilferage n.
hırsızlık reif [scottish] n.
hırsızlık ladronism [dialect] n.
hırsızlık thiefdom n.
hırsızlık thievedom n.
hırsızlık job n.
hırsızlık michery [obsolete] n.
hırsızlık bribery [obsolete] n.
hırsızlık pilfery n.
hırsızlık peculate [obsolete] n.
hırsızlık priggery [dated] n.
hırsızlık spuilzie [obsolete] n.
hırsızlık spulzie [scotland] n.
hırsızlık surreption n.
Colloquial
hırsızlık rip-off n.
hırsızlık burst n.
Trade/Economic
hırsızlık pilferage n.
Law
hırsızlık peculation n.
hırsızlık latrociny n.
hırsızlık larceny n.
hırsızlık house breaking n.
hırsızlık pickery n.
Latin
hırsızlık furtum n.
Slang
hırsızlık trick n.
hırsızlık heist n.
hırsızlık rip n.
hırsızlık ripoff n.
hırsızlık pinch n.
British Slang
hırsızlık twoc (taking without consent) n.

Meanings of "hırsızlık" with other terms in English Turkish Dictionary : 162 result(s)

Turkish English
Common Usage
hırsızlık yapmak steal v.
A person who steals deserves punishment.
Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.

More Sentences
General
hırsızlık (dükkan) shoplifting n.
Tom was arrested in Boston for shoplifting.
Tom Boston'da hırsızlıktan tutuklandı.

More Sentences
(hırsızlık amacıyla) girmek break into v.
The expectation is that they will break into the Ministry of Economy tonight, and presumably do exactly the same thing.
Beklenti, bu gece Ekonomi Bakanlığı'na girecekleri ve muhtemelen aynı şeyi yapacakları yönünde.

More Sentences
hırsızlık yapmak steal v.
They caught him stealing.
Onu hırsızlık yaparken yakaladılar.

More Sentences
Trade/Economic
hırsızlık yapmak steal v.
He was caught in the act of stealing.
Hırsızlık yaparken yakalandı.

More Sentences
General
hırsızlık yapma housebreaking n.
hırsızlık çetesi elemanı dacoit n.
ufak hırsızlık petite larceny n.
hırsızlık önlenmesi theft prevention n.
hırsızlık maksadıyla eve giren şahıs house breaker n.
hırsızlık mağduru burglary victim n.
hırsızlık mağduru robbery victim n.
hırsızlık yapma burgling n.
hırsızlık teşebbüsü theft attempt n.
hırsızlık teşebbüsü attempt of theft n.
kanca kullanarak hırsızlık yapan kimse nuthook [obsolete] n.
(oliver twist romanında) erkek çocuklara hırsızlık yaptıran kötü yaşlı adam fagin n.
hırsızlık (banka veya müzeden) heist n.
küçük hırsızlık pilfering n.
kerhanede hırsızlık panel game n.
hırsızlık yapmak rob v.
hırsızlık amacıyla bir yere girmek break in v.
hırsızlık amacıyla bir yere girmek break into v.
hırsızlık yapmak commit a theft v.
hırsızlık yaparken yakalanmak be caught in the act of burglary v.
hırsızlık etmek steal v.
hırsızlık etmek rob v.
hırsızlık yapmak thieve v.
hırsızlık olayını üstlenmek claim responsibility for the alleged theft v.
hırsızlık çağrısına/anonsuna yanıt vermek respond to a burglary call v.
hırsızlık yaparak çalmak burgle v.
hırsızlık yaparak çalmak burglarize v.
hırsızlık yaparak çalmak burglarise v.
(küçük çapta) hırsızlık yapmak appropriate v.
(özellikle mağazalarda veya yankesicilikle) hırsızlık yapmak boost v.
hırsızlık yapmak depredate v.
hırsızlık yapmak condiddle [dialect] [uk] v.
(maymuncuk kullanarak) hırsızlık için girmek screw v.
(hırsızlık amacıyla) gözünü dikmek set [obsolete] v.
(hırsızlık amacıyla) gözü ile takip etmek set [obsolete] v.
hırsızlık yapmak poach v.
hırsızlık yapmak strike [obsolete] v.
hırsızlık gibi thievish adj.
hırsızlık yapan thievish adj.
hırsızlık yapmaya eğilimli thievish adj.
hırsızlık ile ilgili burglarious adj.
hırsızlık yapmaya meyilli (kimse) theftuous [scottish] adj.
hırsızlık yapan sticky-fingered adj.
hırsızlık yapan sticky-handed adj.
hırsızlık yaparak burglariously adv.
hırsızlık yoluyla thievingly adv.
Phrasals
(bir şeye/yere) hırsızlık/suç işlemek amacıyla girmek break in (to something or some place) v.
hırsızlık yaparken yakalamak find out v.
Proverb
adil takas hırsızlık değildir a fair exchange is no robbery
Colloquial
hırsızlık veya dolandırıcılık için seçilen kurban mark n.
hırsızlık amacıyla girme break-in n.
hırsızlık yapmak relieve v.
Idioms
ayinlerde hırsızlık veya yankesicilik yapan kişi autem diver [obsolete] n.
gece sinsice yapılan hırsızlık moonlight requisition n.
gece hissettirmeden/çaktırmadan yapılan hırsızlık moonlight requisition n.
gece fark ettirmeden yapılan hırsızlık moonlight requisition n.
gece yarısı yapılan hırsızlık moonlight requisition n.
hırsızlık eğilimi sticky fingers n.
hırsızlık yapmak have sticky fingers v.
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek fall off the back of a lorry v.
(bir hırsızlık vb. olurken) uyumak be asleep at the switch v.
(hırsızlık yapmak amacıyla) bir yeri gözetlemek case the joint v.
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek fall off the back of a truck v.
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek fall off a lorry v.
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek fall off a truck v.
Speaking
o hırsızlık yapma eğilimindedir he tends to steal expr.
Trade/Economic
adi hırsızlık petty larceny n.
hırsızlık sigortası theft insurance n.
hırsızlık riski theft risk n.
hırsızlık yapan kimse grafter n.
hırsızlık sigortası burglary insurance n.
hırsızlık sigortası robbery insurance n.
Law
adi hırsızlık petty larceny n.
ağır cezayı gerektiren hırsızlık aggravated larceny n.
ağır hırsızlık aggravated larceny n.
ağır hırsızlık suçu aggravated larceny n.
başkasına ait bir eşyayı kullanmak amacıyla yapılan hırsızlık wrongful appropriation n.
başka suçlarla bir arada yapılan hırsızlık compound larceny n.
basit hırsızlık simple larceny n.
başka suçlarla bir arada yapılan hırsızlık mixed larceny n.
bir kimsenin evine girip zor kullanmak gibi başka suçlarla birlikte yapılan hırsızlık compound larceny n.
bir şeyi hırsızlık maksadıyla alma asportation n.
bir şeyi bir yerden hırsızlık maksadıyla alma felonious removal of goods from the place n.
büyük hırsızlık grand larceny n.
bir kimsenin evinden bir şey çalmak suretiyle işlenen hırsızlık suçu compound larceny n.
bir kimsenin evine girip zor kullanmak veya darp gibi başka suçlarla birlikte yapılan hırsızlık suçu mixed larceny n.
ceza davası (cinayet, gasp, hırsızlık gibi) criminal trial n.
evde hırsızlık yapan housebreaker n.
evde yapılan hırsızlık suçu compound larceny n.
evden hırsızlık yapan house breaker n.
evden hırsızlık yapma burglary n.
evden hırsızlık yapma house breaking n.
evden hırsızlık yapan burgler n.
evden hırsızlık yapan burglar n.
hırsızlık girişimi robbery attempt n.
hırsızlık amacıyla saldırıda bulunma assault with intent to rob n.
hırsızlık girişimi burglary attempt n.
hırsızlık niyeti larcenous intent n.
hırsızlık sigortası burglary insurance n.
ikinci derecede büyük hırsızlık grand larceny in the second degree n.
kullanma amaçlı hırsızlık using theft n.
mala yönelik hırsızlık suçu serious acquisitive crime n.
küçük hırsızlık petty larceny n.
mevsuf hırsızlık mixed larceny n.
nitelikli hırsızlık qualified theft n.
ufak tefek ve değersiz şeylerin çalınması ile yapılan hırsızlık pickery n.
ufak çapta hırsızlık pilferage n.
ufak hırsızlık petty larceny n.
hırsızlık yaptığından şüphelenilen kimse robbery suspect n.
küçük çapta hırsızlık misdemeanor larceny n.
küçük çaplı hırsızlık misdemeanor larceny n.
cinayet, tecavüz, hırsızlık ve kundaklama suçlarıyla ilgili davalar pleas of the crown n.
adi hırsızlık petty n.
küçük hırsızlık petty theft n.
adi hırsızlık petty theft n.
hırsızlık amacıyla bir yere girmek break a house v.
hırsızlık amacıyla eve girmek burgle v.
hırsızlık amacıyla eve girmek burglarize v.
hırsızlık etmek purloin v.
hırsızlık amacıyla eve girmek commit a burglary v.
hırsızlık amacıyla eve girmek burglarise v.
hırsızlık yaparak soymak loot v.
Politics
iş yerleri hırsızlık sigortası business premises burglary insurance n.
Insurance
hırsızlık riski theft risk n.
hırsızlık rizikosu pilferage risk n.
hırsızlık riski pilferage risk n.
hırsızlık sigortası theft insurance n.
hırsızlık sigortası theft protection n.
hırsızlık sigorta burglary insurance n.
hırsızlık rizikosu theft risk n.
yangın, soygun, hırsızlık fire, burglary, theft n.
yangın ve hırsızlık fire and theft n.
hırsızlık sigortası floating policy n.
üçüncü şahıs mali sorumluluğu, yangın, hırsızlık ve hasar gibi çoğu riske karşı koruyan (kasko poliçesi) comprehensive adj.
Technical
hırsızlık önleme kaseti anti-theft cassette n.
hırsızlık önleme contası anti-theft gasket n.
araç radyolarına yönelik hırsızlık karşıtı bir sistem markası benzi box® n.
Automotive
edilgen hırsızlık önleme düzeni passive anti-theft system n.
hırsızlık önleme düzeni anti-theft system n.
hırsızlık önleme sistemi antitheft system n.
hırsızlık önleme sistemi anti theft system n.
ültrasonik hırsızlık alarm sistemi ultrasonic anti-theft alarm system n.
Education
akademik hırsızlık plagiarism n.
Sport
yaralanma, lekelenme, bozulma, hırsızlık ve kayba karşı koruma oluşturması için tasarlanmış sabit eşya veya ek parça guard n.
Abbreviation
yangın ve hırsızlık f and t (fire and theft) n.
Archaic
hırsızlık yapmak rieve v.
hırsızlık yapmak smouch [uk] v.
Ornithology
kuzey amerika'ya özgü siyah başlı ve hırsızlık yapmasıyla ünlü bir alakarga whisker jack n.
Slang
hırsızlık, soygun benzeri yasadışı eylem caper n.
hırsızlık ganimetleri haul n.
soygun veya hırsızlık yoluyla elde edilen bir şey (para, mücevher) heist n.
hırsızlık filmi heist n.
hırsızlık veya dolandırıcılık kurbanı score n.
hırsızlık yapmak hustle v.
British Slang
hırsızlık yapmak için mağazaya araçla dalan kişi ram-raider n.
hırsızlık yapma amacıyla araç ile mağazaya girmek ram-raid v.
Modern Slang
hırsızlık, gasp gibi yöntemlerle elde edilen kazanç alternative acquisition n.