kıt - Turkish English Dictionary

kıt

Meanings of "kıt" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
Technical
kit set
He's playing a cha cha cha rhythm on the drum kit.
Davul setinde cha cha cha ritmi çalıyor.

More Sentences
kit kit
It is possible to obtain more than one kit in all of these countries.
Bu ülkelerin tamamında birden fazla kit temin etmek mümkündür.

More Sentences
Computer
kit kit
I have a first-aid kit in my car.
Arabamda bir ilk yardım kitim var.

More Sentences
Automotive
kit kit
Bring me the first aid kit.
Bana ilk yardım kiti getirin.

More Sentences
General
kit n. topu
kit n. pılı pırtı
kit n. donanım
kit n. alet çantası
kit n. avadanlık
kit n. malzeme (belirli bir iş için)
kit n. malzeme
kit n. alet takımı (belirli bir iş için)
kit n. aparat
kit n. dizi
kit n. monte edilmemiş takım
kit n. teçhizat
kit n. tahin
kit n. araç gereç
kit n. takım
kit n. kemençe
kit n. seyahat eşyaları
kit n. askeri malzeme
Colloquial
kit n. bazı hayvanların yavrusu
kit n. yavru kedi
Technical
kit n. alet takımı
kit n. aygıt
kit n. avadanlık
kit n. donatı
kit teçhizat
kit alet çantası
kit takım çantası
kit takım
Music
kit n. üç telli ufak keman
Slang
kit uyuşturucu alma/kullanma gereçleri (iğne/lastik/folyo vb)

Meanings of "kıt" in English Turkish Dictionary : 37 result(s)

Turkish English
Common Usage
kıt scarce adj.
The world's total accessible fresh water resources are scarce.
Dünyanın toplam erişilebilir tatlı su kaynakları kıttır.

More Sentences
General
kıt meager adj.
You have a meager vocabulary.
Kelime dağarcığın kıt.

More Sentences
kıt scant adj.
Even with scant resources we have been very effective.
Kıt kaynaklarla bile çok etkili olduk.

More Sentences
kıt tight adj.
Now that money is tight, we need to avoid unnecessary expenses.
Artık paramız kıt olduğuna göre gereksiz harcamalardan kaçınmamız lazım.

More Sentences
Common Usage
kıt insufficient adj.
General
kıt constricted adj.
kıt skimpy adj.
kıt meagre adj.
kıt scrimpy adj.
kıt inadequate adj.
kıt stingy adj.
kıt few adj.
kıt skimp adj.
kıt close adj.
kıt short adj.
kıt lean adj.
kıt poor adj.
kıt exiguous adj.
kıt droughty adj.
kıt scanty adj.
kıt penurious adj.
kıt sparse adj.
kıt limited adj.
kıt liquid adj.
kıt lacking adj.
kıt bare adj.
kıt jimp adj.
kıt mingy adj.
kıt hungry adj.
kıt close adj.
kıt geason [obsolete] adj.
kıt silly [obsolete] adj.
kıt siwash adj.
kıt skrimp adj.
kıt in short supply adv.
Trade/Economic
kıt rare adj.
Archaic
kıt scantling adj.

Meanings of "kıt" with other terms in English Turkish Dictionary : 156 result(s)

Turkish English
General
kıt kanaat geçinerek hand to mouth adv.
A lot of children live from hand to mouth in this country.
Bu ülkede pek çok çocuk kıt kanaat geçiniyor.

More Sentences
Idioms
kıt kanaat geçinmek live hand-to-mouth v.
Tom is living hand-to-mouth.
Tom kıt kanaat geçiniyor.

More Sentences
kıt kanaat (from) hand to mouth expr.
He lives from hand to mouth without saving a penny.
O bir kuruş biriktirmeden kıt kanaat yaşıyor.

More Sentences
Trade/Economic
kıt kaynaklar scarce resources n.
Ultimately, it is down to us, as Parliament, to allocate the scarce resources as fairly as possible.
Nihayetinde, kıt kaynakları mümkün olduğunca adil bir şekilde tahsis etmek Parlamento olarak bize düşmektedir.

More Sentences
General
birini kıt kanaat geçindiren şey subsistence n.
kıt kanaat geçinme bare living n.
anlayışı kıt chawbacon n.
kıt kafalı kimse thick n.
hayal gücü kıt olma unimaginativeness n.
kıt akıllı kimse mopoke [australia] n.
kıt akıllı kimse morepork [australia] n.
kıt akıllı kimse morepoke [australia] n.
anlayışı kıt fathead n.
kıt olma scantity n.
kıt kanaat geçinme crust n.
kıt kanaat geçinmek live from hand to mouth v.
kıt kanaat geçinmek make both ends meet v.
kıt kanaat geçinmek eke out a living v.
kıt kanaat geçinmek live off v.
kıt kanaat geçinmek live penuriously v.
kıt kanaat geçinmek manage one's existence barely v.
kıt kanaat geçinmek subsist v.
kıt olmak lack v.
kıt hale getirmek scantle v.
daha kıt leaner adj.
en kıt leanest adj.
çok kıt scrimpy adj.
hayal gücü kıt unimaginative adj.
imkanları kıt olanlar the underprivileged adj.
espri anlayışı kıt out of humour adj.
anlayışı kıt uncomprehending adj.
kıt görüşlü short-sighted adj.
hayal gücü kıt earthbound adj.
kıt kafalı weak-headed adj.
anlayışı kıt blind adj.
anlayışı kıt blindfolded adj.
kıt kanaat hand-to-mouth adj.
kıt kanaat geçinen in straitened circumstances adj.
kıt kafalı diswitted adj.
kıt kafalı doilt [scotland] adj.
anlayışı kıt incomprehensive adj.
anlayışı kıt fat-brained adj.
idrakı kıt fat-brained adj.
anlayışı kıt fatheaded adj.
anlayışı kıt fat-headed adj.
aklı kıt fluffy adj.
aklı kıt shallow-pated adj.
aklı kıt soft adj.
kıt kafalı soft-witted adj.
kıt olarak scantily adv.
hayal gücü kıt bir şekilde unimaginatively adv.
kıt kanaat scantly adv.
kıt kanaat penuriously adv.
kıt şekilde niggardly adv.
kıt kanaat hand-to-mouth adv.
kıt kanaat bare [obsolete] adv.
Phrasals
eldeki kıt malzeme ile üretmek scare up v.
kıt kanaat geçinmek scratch along v.
Colloquial
aklı kıt beetlebrain n.
aklı kıt dim bulb n.
notu kıt (hoca) harsh grader n.
notu kıt (hoca) hard grader n.
notu kıt hoca tough grader n.
notu kıt öğretmen tough grader n.
notu kıt hoca hard grader n.
notu kıt öğretmen hard grader n.
notu kıt hoca harsh grader n.
notu kıt öğretmen harsh grader n.
kıt anlayış tin ear n.
kıt kanaat geçinmek scratch out v.
zekası kıt lamebrained adj.
kıt kafalı a bit obtuse adj.
kıt zekalı loggerheaded adj.
kıt zekalı duncical adj.
kıt zekalı duncish adj.
kıt zekalı thick-skulled adj.
kıt zekalı wooden-headed adj.
kıt not (some score) from the east german judge expr.
Idioms
anlayışı kıt chaw bacon n.
kıt zekalı a sandwich shy of a picnic n.
aklı kıt a sandwich short of a picnic n.
aklı kıt two sandwiches short of a picnic n.
kıt not vermek (some score) from the east german judge v.
kıt kanaat geçinmek make buckle and tongue meet v.
kıt kanaat geçinmek get along (on a shoestring) v.
kıt kanaat geçinmek get by (on a shoestring) v.
kıt kanaat geçinmek make both ends meet v.
kıt kanaat geçinmek barely make both ends meet v.
kıt kanaat geçinmek keep body and soul together v.
kıt kanaat geçinmek earn a crust v.
kıt kıtına harcamak scrimp and save v.
kıt kanaat geçinmek live hand to mouth v.
kıt kanaat geçinmek live from hand to mouth v.
kıt kanaat geçinmek keep the wolf from the door v.
kıt kıtına harcamak pinch and scrape v.
anlayışı kıt olmak have a tin ear v.
kıt kanaat geçinmek keep one's head above water v.
kıt kanaat geçinmek live on a shoestring v.
kıt/kısıtlı kaynaklarla idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
kıt kanaat yaşamak live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
kıt kanaat yaşamak live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
kıt kanaat yaşamak survive on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
kıt kafalı olmak be (as) thick as a brick v.
kıt kafalı olmak be (as) thick as a short plank v.
kıt kafalı olmak be (as) thick as two short planks v.
kıt kanaat geçinmek been getting by v.
kıt kanaat geçinmek exist (from) hand to mouth v.
aklı kıt olmak have kangaroos in the top paddock [australia] v.
aklı kıt olmak have kangaroos one's the top paddock [australia] v.
kıt kanaat geçinmek keep your head above water v.
kıt kıtına harcamak scrimp and save v.
aklı kıt shallow-brained adj.
aklı kıt weak-minded adj.
kıt zekalı one brick shy of a load expr.
kıt zekalı three bricks shy of a load expr.
kıt kanaat enough to keep body and soul together expr.
aklı kıt no more than ninepence in the shilling [obsolete] [uk] expr.
Trade/Economic
belirlenen düşük fiyattan kıt bir malın dağıtım yöntemi first come first served n.
emek kıt ülke labor-scarce country n.
işgücü kıt ülke labour scarce country n.
ilk gelenler kıt maldan pay alır first come first served n.
işgücü kıt ülke labor scarce country n.
kıt kredi scarce credit n.
kıt para scarce currency n.
kıt faktör scarce factor n.
kıt mallar scarce goods n.
temel sosyal olanakları kıt olan underprivileged adj.
Technical
kıt kaynak scarce source n.
Telecom
kıt kaynak scarce resource n.
kıt kaynaklar scarce resource n.
Psychology
duygusal kıt akıllılık affective feeble-mindedness n.
kıt akıllı feebleminded adj.
Military
kıt’a cephane yükü basic load of ammunition n.
kıt’a nakliye grubu troop carrier group n.
nükleer kıt’a yükü prescribed nuclear load n.
hazır kıt’a reaction expr.
Archaic
algısı kıt incapacious adj.
kıt kafalı sely adj.
Slang
anlayışı kıt kimse lackbrain n.
etrafında olan biteni anlamayan zekası kıt kimse lame n.
aklı kıt bb brain n.
aklı kıt tip schlump n.
aklı kıt feeb n.
aklı kıt tip dim bulb n.
geçimini kıt kanaat sağlamak get by v.
kıt kafalı olmak be (as) thick as a shit [uk] v.
kıt kafalı olmak be (as) thick as shit v.
kıt kafalı pointy-headed adj.
aklı kıt the elevator doesn't go all the way to the top expr.
kıt zekalı one brick short of a (full) load expr.
kıt zekalı one brick shy of a (full) load expr.
kıt zekalı one card shy of a (full) deck expr.
kıt zekalı three bricks shy of a (full) load expr.
British Slang
aklı kıt wet nellie n.
Modern Slang
anlayışı kıt abright adj.
aklı kıt a few sandwiches short of a picnic expr.