Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kahve makinesi | coffee machine n. | ||
This is not the same as selling a coffee machine; this is about a medical intervention. Bu bir kahve makinesi satmakla aynı şey değil; bu tıbbi bir müdahale ile ilgili. More Sentences |
||||
General | kahve makinesi | coffee maker n. | ||
Tom plugged in the coffee maker. Tom kahve makinesini prize taktı. More Sentences |
||||
General | kahve makinesi | coffeemaker n. | ||
She bought a toaster, a coffeemaker, an egg cooker and a hand mixer. O bir tost makinesi, bir kahve makinesi, bir yumurta pişirici ve bir el mikseri satın aldı. More Sentences |
||||
General | kahve makinesi | coffee making machine n. | ||
General | kahve makinesi | coffee urn n. | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | kahve makinesi | coffee-maker n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | filtreli kahve makinesi | percolator n. |
General | filtre kahve makinesi | drip pot n. |
General | kahve yapma makinesi | coffee machine n. |
General | espresso kahve makinesi | espresso coffee machine n. |
General | kahve yapma makinesi | coffee making machine n. |
General | kahve yapma makinesi | coffee maker n. |
General | çay-kahve-içecek makinesi | beverage maker n. |
General | kapsül kahve makinesi | coffee pad machine n. |