Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kilit noktası | key point n. | ||
I will focus once again on a number of what I feel to be key points. Bir kez daha kilit noktalar olduğunu düşündüğüm bazı hususlara odaklanacağım. More Sentences |
||||
General | kilit noktası | key person n. | ||
General | kilit noktası | key position n. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Colloquial | ||||
Colloquial | (bir şeyin) kilit noktası | key to (something) n. | ||
The key to those proposals was to take the balanced approach. Bu önerilerin kilit noktası dengeli bir yaklaşım benimsemekti. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | (bir şeyin) kilit noktası | the be-all and end-all (of something) n. | ||
Military | ||||
Military | savunma hattının kilit noktası | anchor n. |