kirli - Turkish English Dictionary

kirli

Meanings of "kirli" in English Turkish Dictionary : 103 result(s)

Turkish English
Common Usage
kirli dirty adj.
They are all tarred with the same dirty brush!
Hepsi aynı kirli fırçayla katrana bulandı!

More Sentences
kirli unclean adj.
The unclean restroom had not been properly maintained.
Kirli tuvaletin bakımı doğru düzgün yapılmamıştı.

More Sentences
General
kirli polluted adj.
The Baltic Sea, which will soon be virtually an internal sea of the EU, is the world's most polluted sea.
Yakında fiilen AB'nin bir iç denizi haline gelecek olan Baltık Denizi, dünyanın en kirli denizi konumundadır.

More Sentences
kirli soiled adj.
The amount of laundry and how soiled it is also affects dosage.
Çamaşır miktarı ve ne kadar kirli olduğu da dozajı etkilemektedir.

More Sentences
kirli dirty adj.
Will we find, due to the application of this Regulation, some recently built dirty vessels with double hulls?
Bu Tüzüğün uygulanması nedeniyle yeni inşa edilmiş çift gövdeli bazı kirli gemiler bulacak mıyız?

More Sentences
kirli dirtier adj.
The bigger a city grows, the dirtier the air and water become.
Bir şehir ne kadar büyürse hava ve su o kadar kirli olur.

More Sentences
kirli sordid adj.
It's an opportunity to make peace with your sordid past.
Bu senin kirli mazinle barışman için bir şans.

More Sentences
kirli foul adj.
The air in this room is foul.
Bu odanın havası kirli.

More Sentences
kirli impure adj.
In many religions, masturbation is considered a sin and an impure act.
Birçok dinde mastürbasyon günah ve kirli bir eylem olarak kabul edilir.

More Sentences
kirli filthy adj.
Your hair is filthy.
Saçların çok kirli.

More Sentences
kirli grubby adj.
The man is wearing grubby clothes.
Adam kirli kıyafetler giyiyor.

More Sentences
Technical
kirli contaminated adj.
The water Tom drank was contaminated.
Tom'un içtiği su kirliydi.

More Sentences
kirli filthy adj.
You always leave your bikes filthy.
Bisikletlerini hep kirli bırakıyorsun.

More Sentences
General
kirli mess n.
kirli smudgy adj.
kirli grotty adj.
kirli dingy adj.
kirli uncleanly adj.
kirli vicious adj.
kirli black adj.
kirli muddy adj.
kirli spotted adj.
kirli as black as soot adj.
kirli squalid adj.
kirli bedraggled adj.
kirli grimy adj.
kirli befouled adj.
kirli frowsy adj.
kirli as black as coal adj.
kirli begrimed adj.
kirli draggled adj.
kirli miry adj.
kirli smutty adj.
kirli nasty adj.
kirli cruddy adj.
kirli raunchy [us] adj.
kirli back-alley adj.
kirli maculate adj.
kirli begombed adj.
kirli vutty [dialect] [uk] adj.
kirli mean adj.
kirli mangey adj.
kirli brookie [scotland] adj.
kirli hoggish adj.
kirli lutulent adj.
kirli mucksy adj.
kirli grufted adj.
kirli gunky adj.
kirli murky adj.
kirli off-colour adj.
kirli rusty adj.
kirli disreputable adj.
kirli infected adj.
kirli drasty adj.
kirli drovy adj.
kirli contaminate [obsolete] adj.
kirli festy adj.
kirli sallow adj.
kirli scabrous adj.
kirli coomy adj.
kirli flea-ridden adj.
kirli puddly adj.
kirli scrimy adj.
kirli foul adj.
kirli slobbery adj.
kirli slobby adj.
kirli sloughy adj.
kirli slovenlike adj.
kirli sludy adj.
kirli smoking-room adj.
kirli smoterlich adj.
kirli soily adj.
Colloquial
kirli bogging [scotland] adj.
kirli cruddie adj.
kirli crudy adj.
kirli scody [new zealand] adj.
kirli scungy [australia/new zealand] adj.
Idioms
kirli a sad sight n.
kirli a sorry sight n.
Technical
kirli blae n.
kirli fouled adj.
kirli sooty adj.
Archaic
kirli reechy adj.
kirli pollute adj.
kirli slabby adj.
Slang
kirli shag-nasty n.
kirli dutty (westindies) adj.
kirli icky-poo adj.
kirli scrungy adj.
kirli scuzzed adj.
kirli scuzzed up adj.
kirli crumby adj.
kirli crummy adj.
British Slang
kirli biscuit ersed (scottish) adj.
kirli cacky adj.
kirli grufty adj.
kirli minty adj.
kirli biscuit arsed (scottish) adj.
kirli manky adj.
kirli loppy (yorks use) adj.
kirli hacky adj.
kirli scuzzy adj.
kirli grebby adj.

Meanings of "kirli" with other terms in English Turkish Dictionary : 308 result(s)

Turkish English
General
kirli hava smog n.
Smog is the enemy of healthy lungs.
Kirli hava, sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.

More Sentences
kirli çamaşır dirty linen n.
Don't wash your dirty linen in public.
Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

More Sentences
kirli çamaşırlar laundry n.
Tom sorted his laundry.
Tom kirli çamaşırlarını ayırdı.

More Sentences
kirli su dirty water n.
One in four people in the world drinks dirty water.
Dünyada her dört kişiden biri kirli su içiyor.

More Sentences
kirli oda dirty room n.
You should clean your dirty room.
Sen kirli odanı temizlemelisin.

More Sentences
(mecazen) kirli çamaşırlar dirt n.
Tom hired a private investigator to dig up dirt on his wife and her lover.
Tom, karısı ve onun aşığının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak için özel bir dedektif tuttu.

More Sentences
daha kirli dirtier adj.
After Tom wiped the table with a dirty rag, it looked dirtier than before.
Tom masayı kirli bir bezle sildikten sonra, masa eskisinden daha kirli görünüyordu.

More Sentences
sisli (kirli havadan dolayı) smoggy adj.
The smoggy air of Beijing makes me feel gloomy.
Pekin'in sisli havası beni kasvetli hissettiriyor.

More Sentences
(kirli saç) tel tel stringy adj.
After not washing her hair for a week, it became greasy and stringy.
Saçlarını bir hafta boyunca yıkamayınca yağlanıp tel tel oldu.

More Sentences
Colloquial
kirli iş dirty work n.
Let her do the dirty work.
Bırakın kirli işleri o yapsın.

More Sentences
kirli para dirty money n.
And all of their dirty money would have gone to a good cause.
Ve tüm kirli paraları iyi bir amaca giderdi.

More Sentences
kirli sepetinde in the laundry expr.
Tom put his dirty clothes in the laundry basket.
Tom kirli çamaşırlarını kirli sepetine attı.

More Sentences
Idioms
kirli çamaşırlar dirty laundry n.
Don't air your dirty laundry in public.
Kirli çamaşırlarını ortalık yerde sergileme.

More Sentences
Technical
kirli su contaminated water n.
It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
Görünüşe göre mutasyonların kaynağı kirli su tüketimi.

More Sentences
kirli su polluted water n.
For example, we allow 5.500 children to die every day because of polluted air, polluted food and polluted water.
Örneğin, kirli hava, kirli gıda ve kirli su nedeniyle her gün 5.500 çocuğun ölmesine izin veriyoruz.

More Sentences
Environment
kirli su polluted water n.
Every year three million people die of infectious diseases transmitted through polluted water.
Her yıl üç milyon insan kirli su yoluyla bulaşan bulaşıcı hastalıklardan ölmektedir.

More Sentences
kirli hava polluted air n.
The city is notorious for its polluted air.
Şehir, kirli havasıyla tanınıyor.

More Sentences
General
kirli çamaşırları açıklama expose n.
kirli çamaşırları ortaya döken exposer n.
kirli su birikintisi puddle n.
çamaşır (kirli/yıkanmış) washing n.
kirli çamaşırlarını dökme debunking n.
kirli beyaz tattletale gray n.
kirli beyaz tattletale grey n.
kirli motor yağı sludge n.
kirli hava kütlesi smog n.
kirli çamaşırları açıklayan makale expose n.
kirli çıkı wealthy miser n.
kirli iş monkey business n.
kirli iş dirty business n.
çamaşır (yıkanmış/kirli) wash n.
kirli bomba radiological dispersal device n.
kirli bomba dirty bomb n.
kirli para kazanan kimse spiv n.
kirli beyaz broken white n.
kirli çamaşır laundry n.
pis ve kirli işler zammı dirty money n.
kirli su pompası dirty water pump n.
kirli sakal stubble n.
kirli sakal (bir günlük) five o'clock shadow n.
kirli su foul water n.
kirli hava kanalı foul-air flue n.
kirli beyaz off-white n.
kirli gaz exhaust n.
kirli tırnak black fingernail n.
kirli tırnak dirty fingernail n.
kirli çevre dirty environment n.
kirli çamaşır sepeti clothes basket n.
kirli çamaşır sepeti laundry basket n.
kirli çamaşır sepeti voider n.
kirli çamaşır sepeti clothes hamper n.
kirli sakal stubbly beard n.
kirliler/kirli elbiseler dirty clothes n.
eski ve kirli sinema ya da tiyatro fleapit n.
kirli sutyen dirty bra n.
kirli sır dirty secret n.
kirli yüzey dirty surface n.
(kirli para) tahsildar bagman n.
kirli operasyon dirty operation n.
kirli saçlar dirty hair n.
kirli işler dirty things n.
kirli şeyler dirty things n.
kirli ayaklar dirty feet n.
kirli/pis kitap dirty book n.
üstü başı kirli çocuk raggamuffin n.
kirli sepeti laundry basket n.
kirli sepeti wash basket n.
kirli sabunlu su kitchen lee n.
yüzü kirli kimse brookie [scotland] n.
kirli çamaşırları ayıran çamaşırhane çalışanı lister n.
kirli yer mudhole n.
kirli durum clat [dialect] [uk] n.
kirli su saur n.
kirli hava dirt n.
yanabilir veya kirli maden ocağı havası dirt [dialect] [uk] n.
(mecazen) kirli çamaşırlar dirty linen n.
(çene ve yanakta) kirli sakal five oclock shadow n.
(çene ve yanakta) kirli sakal five o'clock shadow n.
kirli şey puddle n.
kirli yer pulk [dialect] [uk] n.
kirli iş shenanigans n.
yüz yıkama kasesinde kirli suyun boşaltıldığı büyük kova slop jar n.
kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak debunk v.
kirli olmak be polluted v.
kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak show one's misdeeds v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek wash one's dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını dökmek debunk v.
kirli çamaşırlarını öğrenmek get wise v.
kirli iş yapmak do dirty work v.
kirli emellerine alet etmek abuse v.
birinin kirli işlerini yapmak do someone else's dirty works v.
kirli hale getirmek dinge v.
kirli (kan) venose adj.
kirli ve düzensiz (yer) slatternly adj.
en kirli dirtiest adj.
çok kirli sordid adj.
kirli (kan) venous adj.
çok kirli squalid adj.
daha kirli olanı dingier adj.
en kirli olanı dingiest adj.
kirli sakal stubbly adj.
bozuk/kirli hale gelmiş (düzen vb) defiled adj.
puslu (kirli havadan dolayı) smoggy adj.
çok kirli nasty adj.
kirli işlere bulaşmış enfect adj.
ıslak ve kirli bruckeled adj.
kirli görünen filthy adj.
(mecazen) kirli scrofulous adj.
aşırı kirli foul adj.
daha kirli fouler adj.
ıslak ve kirli slashy adj.
kirli (mekan) sterquilinous adj.
kirli bir şekilde impurely adv.
kirli bir halde dirtily adv.
kirli bir halde bedraggledly adv.
kirli bir halde dingily adv.
kirli olarak drumly adv.
kirli bir şekilde grimily adv.
kirli bir şekilde pollutedly adv.
kirli bir şekilde dirty adv.
kirli bir şekilde filthily adv.
kirli bir şekilde filthy adv.
kirli bir şekilde squalidly adv.
oda kirli the room is dirty expr.
çarşaflar kirli the sheets are dirty expr.
duş kirli the shower is dirty expr.
banyo kirli the shower is dirty expr.
lavabo kirli the sink is dirty expr.
lavabo kirli the washbasin is dirty expr.
Phrasals
pis/kirli/lekeli giysi giyinmek grub around v.
pis/kirli/lekeli giysi giyinmek grub around (in something) v.
pis/kirli/lekeli giysi giyinmek grub around in (something) v.
Proverb
(biri) kirli çamaşırlarını ortaya dökmez (one) does not wash (one's) dirty linen in public
kirli çamaşırlarını ortaya dökme do not wash your dirty linen in public
Colloquial
kirli ve bakımsız oda rathole n.
yenilenemez/kirli enerji brown power n.
çok kirli araba animal [australia] n.
kirli sakalı olan kişi fuzz-face n.
kirli sakallı kimse fuzz-face n.
kirli yer brothel [australia] n.
kirli işler (cinayet/kan dökme) wetwork n.
kirli işler (cinayet/kan dökme) wet work n.
kirli çıkı deep pocketed adj.
Idioms
kirli hava a london particular [dated] n.
yenilenemez/kirli enerji brown energy n.
kirli polis dirty cop n.
birini kirli çamaşırları someone's dirty laundry n.
birinin kirli çamaşırları one's skeletons in the closet n.
kirli çamaşırlar skeletons in the closet n.
kirli/nahoş/hoşa gitmeyen/yasak söz veya kelime a dirty word n.
(birisinin) kirli çamaşırları someone's dirty laundry n.
bir durumun/kurumun kirli yüzü sleaze factor n.
kirli çamaşırlar dirt file n.
kirli iş dirty work at the crossroads n.
(birinin/bir şeyin) kirli çamaşırları the goods on (someone or something) n.
kirli işlere bulaşmak have (one's) hand in the cookie jar v.
birisinin kirli işlerini yapmak do someone’s dirty work v.
birisinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak dig some dirt up on someone v.
birisinin kirli işlerini yapmak do somebody's dirty work v.
kirli çamaşırlarını dökmek air someone's dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek wash one's dirty laundry/linen in public (brit) v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek wash one's dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek air one's dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek air someone's dirty laundry/linen in public (us) v.
(birinin) kirli çamaşırlarının peşinde olmak dig the dirt v.
(birinin) kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye çalışmak dig the dirt v.
(birinin) kirli çamaşırlarının peşinde olmak dig up dirt v.
(birinin) kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye çalışmak dig up dirt v.
birinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmek put someone's pot on [australia] v.
kirli çamaşırlarını ortaya sermek/dökmek air (one's) dirty laundry in public v.
kirli çamaşırları ortaya sermek/dökmek air dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını ortaya sermek/dökmek air (one's) dirty laundry in public v.
kirli çamaşırları ortaya sermek/dökmek air dirty linen in public v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek dig some dirt up v.
kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak dig some dirt up v.
(birinin/bir şeyin) kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak dig up dirt on (someone or something) v.
birinin kirli işlerini yapmak do one's dirty work v.
kirli işleri yapmak do the dirty work v.
kirli çamaşırları olmak have a skeleton in one's closet v.
kirli çamaşırları olmak have a skeleton in the closet v.
kirli çamaşırları olmak have skeletons in one's closet v.
kirli çamaşırları olmak have skeletons in the closet v.
kirli çamaşırları olmak have a skeleton in one's cupboard v.
kirli çamaşırları olmak have a skeleton in the cupboard v.
kirli çamaşırları olmak have skeletons in one's cupboard v.
kirli çamaşırları olmak have skeletons in the cupboard v.
kirli çamaşırlarını bilmek know where the bodies are buried v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek wash your dirty linen in public v.
çok kirli as black as the ace of spades expr.
kirli işlerde kazanılacak para da çoktur where there's muck there's brass expr.
Speaking
kirli/boklu bebek bezi poopy diaper n.
ellerim kirli my hands are dirty expr.
ellerin kirli your hands are dirty expr.
hava çok kirli the air is very polluted expr.
kirli çamaşırlarını ortaya dökme don't wash your dirty linen in public expr.
Trade/Economic
kirli dalgalanma sistemi dirty fluctuation system n.
kirli iş nasty business n.
kirli dalgalanma dirty float n.
kirli dalgalanma dirty floating n.
kirli konşimento dirty bill of lading n.
kirli gemi dirty ship n.
kirli fiyat dirty price n.
kirli işler yapmak make bad business v.
Law
kirli konşimento claused bill of lading n.
kirli konşimento foul bill of lading n.
kirli konşimento unclean bill of lading n.
Politics
kanlı/kirli elmas war diamond n.
kanlı/kirli elmas converted diamond n.
kanlı/kirli elmas blood diamond n.
kanlı/kirli elmas conflict diamond n.
kanlı/kirli elmas hot diamond n.
Technical
beyaz-kirli beyaz arası toz white to off-white powder n.
çabuk ve kirli derleyici quick and dirty compiler n.
kirli yağ pompası sludge oil pump n.
kirli yün greasy wool n.
kirli dip dirty base n.
kirli yağ pompası dirty-oil pump n.
kirli yağ birikimi sludge n.
kirli kuyu seviye ölçü cihazı polluted well level meter n.
kirli/ağır hava stale air n.
kirli yün wool in the yolk n.
kirli safra dirty ballast n.
kirli beyaz oyster white n.
kirli yağ dinlendirme tankları contaminated oil tanks n.
kirli çamaşır laundry n.
kirli su borusu waste pipe n.
kirli yün grease wool n.
kirli yapmak smudge v.
kirli renkli dingy adj.
Computer
çabuk ve kirli derleyici quick and dirty compiler n.
kirli bit dirty bit n.
bağlantılar kirli mi? links dirty? expr.
Mechanic
kirli drenaj sistemi contaminated drainage system n.
Textile
kirli ürün dirty product n.
kirli yün greasy wool n.
kirli yün wool in the yolk n.
kirli yün grease wool n.
kirli yün scoured wool n.
Dyeing
kirli beyaz ecru n.
kirli beyaz oyster n.
açık kirli oyster n.
Automotive
kirli buji fouled spark plug n.
Marine
kirli gemi dirty ship n.
Medical
kirli kan venous blood n.
kirli çamaşır arabası dirty laundry trolley n.
kirli kan bolluğu venosity n.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialise v.
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek arterialize v.
Anatomy
kirli kanı kalbin sağ odacığından alıp sağ ve sol akciğer atardamarlarına dağıtan arter truncus pulmonalis n.
kirli kanı kalbin sağ odacığından alıp sağ ve sol akciğer atardamarlarına dağıtan arter pulmonary trunk n.
kirli kan venous blood n.
bacağın yüzeye yakın kısmındaki kirli kanı derin toplardamarlara taşıyan iki venden her biri saphenous n.
bacağın yüzeye yakın kısmındaki kirli kanı derin toplardamarlara taşıyan venler saphenous veins n.
(amfibi ve bazı balıklarda) ventrikülde pis ve kirli kanın birbirinden ayrıldığı çıkıntı conus arteriosus n.
bacağın yüzeye yakın kısmındaki kirli kanı derin toplardamarlara taşıyan saphenous adj.
Psychology
kirli olma korkusu automysophobia n.
kirli oluşundan aşırı tiksinme automysophobia n.
kullanılmış iç çamaşırı gibi kirli bir nesneye duyulan cinsel çekim mysophilia n.
Biology
kirli kan dark blood n.
kirli sarı-bronz renkli jölemsi kümeler halinde gelişen bir mantar leotia lubrica n.
Astronomy
kirli kartopu dirty snowball n.
Zoology
hayvanda kirli kan damarları sistemi venous blood system n.
hayvanda kirli kan damarları sistemi venation n.
Botanic
grimsi beyaz başlığı ve pembe-kirli pembe renklerinde lamelleri olan bir mantar lepiota naucina n.
Breeding
kirli yün grease n.
Religious
kirli ruh unclean spirit n.
Environment
kirli veya aşırı sıcak atıkların depolanıp arıtılmasına yarayan yapay havuz lagoon n.
kirli veya aşırı sıcak atıkların depolanıp arıtılmasına yarayan yapay havuz lagune n.
az kirli yüzey suları lightly polluted surface n.
az kirli sular water with low contamination n.
kirli sis skog n.
kirli sular waste waters n.
kirli olma durumu pollution n.
kirli toprak ve sudan ağır metalleri ayırmak için bitkilerin kullanılması phytoremediation n.
az kirli sularda çözünmüş dissolved in water with low contamination adj.
Geography
kirli olmayan unmiry adj.
Military
radyoaktif kirli bomba dirty bomb n.
Music
kirli ses distortion n.
kirli (ses) distorted adj.
Painting
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı ash can school n.
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı ashcan school n.
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı eight n.
Printery
matbaacıların kağıtta bit var bahanesiyle kurbanın yüzüne kirli su fışkırtarak yaptığı şaka type lice n.
Archaic
kirli bez dab n.
vücut sıvısından tahliye edilen kirli madde despumation n.
kirli şey foul n.
(gizli kapaklı veya kirli işlerde) maşa olarak kullanılan kimse stale n.
gizli kapaklı veya kirli işlerin üzerini örten şey stale n.
gizli kapaklı veya kirli işlerde ardına sığınılan şey stale n.
(gizli kapaklı kirli işlerde) dayanak stale n.
ıslak ve kirli sposhy [us] adj.
pencereden aşağı kirli su akıtmadan önce çıkarılan uyarı nidası gardyloo interj.
Slang
pis, kirli kimse scuzzbag n.
kirli/pasaklı/pis kimse soap dodger n.
üstü başı kirli sokaklarda yatan kadın ragamuffin n.
kirli sakalı olan kişi fungus-face n.
kirli sakallı kimse fungus-face n.
kirli para kazanan adam wide boy [uk] n.
kirli sakal face fungus n.
(yolcu gemilerinde) kamarotların dağınık veya kirli bıraktığı yer glory hole n.
kirli para trash n.
kirli çamaşır sepeti dirty laundry n.
(hawaii'de) kirli pilau adj.
British Slang
kirli para kazanan kimse wide-boy n.
Modern Slang
kirli çamaşırları ortaya dökmek air dirty laundry v.
kirli çamaşırları ortaya dökmek air dirty laundry in public v.
kirli çamaşırları ortaya sermek air dirty laundry v.
kirli çamaşırları ortaya sermek air dirty laundry in public v.