| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | leftovers n. | artık | ||
|
Let us consider the leftovers, that is to say the things you are carrying forward from 2002. Bırakın artıkları, yani 2002'den bugüne taşıdığınız şeyleri düşünelim. More Sentences |
||||
| General | leftovers n. | artan yemekler | ||
|
Dan ate the leftovers. Dan artan yemekleri yedi. More Sentences |
||||
| General | leftovers n. | yemek artıkları | ||
|
We need a regulation on feeding or destroying leftovers. Yemek artıklarını besleme veya yok etme konusunda bir düzenlemeye ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
| Gastronomy | ||||
| Gastronomy | leftovers n. | yemek artığı | ||
|
I put the leftovers in the refrigerator. Yemekten artanları buzdolabına koydum. More Sentences |
||||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | remove the leftovers v. | kalıntıları gidermek |
| General | wrap the leftovers v. | kalanları paket yapmak |
| Speaking | ||
| Speaking | wrap the leftovers expr. | kalanları paket yap |
