Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | lobi | lobby n. | ||
This is not about giving in to the agricultural lobby for the umpteenth time. Bu konu tarım lobisine bilmem kaçıncı kez boyun eğmekle ilgili değildir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | lobi | lobby n. | ||
I very much regret the attitude of the USA to that conference and the influence of its gun lobby. ABD'nin bu konferanstaki tutumundan ve silah lobisinin etkisinden büyük üzüntü duyuyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lobi | lounge n. | ||
General | lobi | entrance hall n. | ||
General | lobi | pressure group n. | ||
General | lobi | residents' lounge n. | ||
Politics | ||||
Politics | lobi | third house [usa] n. | ||
Politics | lobi | public-interest group n. | ||
Architecture | ||||
Architecture | lobi | rotunda n. | ||
Architecture | lobi | rotundo n. | ||
Archaic | ||||
Archaic | lobi | rotund n. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | lobi oluşturmak | lobby v. | ||
There are few inhabitants who are therefore unable to form a strong lobby in terms of either numbers or wealth. Bu nedenle ne sayı ne de servet açısından güçlü bir lobi oluşturamayan az sayıda sakin vardır. More Sentences |
||||
General | lobi yapmak | lobby v. | ||
Sami had many jurors lobbying on his behalf. Sami'nin lehine lobi yapan birçok jüri üyesi vardı. More Sentences |
||||
General | lobi faaliyeti yürütmek | lobby v. | ||
The military-industrial complex is organising in order to lobby Brussels intensively. Askeri-endüstriyel kompleks Brüksel'de yoğun bir lobi faaliyeti yürütmek üzere örgütleniyor. More Sentences |
||||
General | lobi faaliyetlerinde bulunmak | lobby v. | ||
This House has lobbied in favour of a reduced rate of VAT for labour-intensive services. Bu Meclis, emek yoğun hizmetler için indirimli KDV oranı lehinde lobi faaliyetlerinde bulunmuştur. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | için lobi yapmak | lobby for v. | ||
The banking industry lobbied for deregulation. Bankacılık endüstrisi serbestleşme için lobi yaptı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lobi faaliyeti yapan | lobbyist n. | ||
General | lobi çalışması | lobbying n. | ||
General | lobi çalışması | lobbying work n. | ||
General | çevreci lobi | environmentalist lobby n. | ||
General | çevreci lobi faaliyeti | environmentalist lobby n. | ||
General | (otel) lobi/bar şarkıcısı | lounge singer n. | ||
General | lobi kurmak | organize a lobby v. | ||
General | lobi faaliyeti yürütmek | conduct lobbying activities v. | ||
General | lobi faaliyeti yürütmek | carry out lobbying activities v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | -e karşı lobi yapmak | lobby against v. | ||
Phrasals | (birine/bir şeye) karşı lobi yapmak | lobby against (someone or something) v. | ||
Phrasals | (biri/bir şey) için lobi yapmak | lobby for (someone or something) v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | bir topluluk veya grup içerisindeki lobi | a ginger group n. | ||
Politics | ||||
Politics | lobi faaliyeti yürütmek amacıyla birleşmiş bir grup | cabal n. | ||
Politics | lobi faaliyetleri | lobby activities n. | ||
Politics | yeşil lobi | green lobby n. | ||
Politics | önde gelen lobi uzmanı | superlobbyist [us] n. | ||
Military | ||||
Military | abd'de silah sahibi olma ve silah taşıma hakkını savunan güçlü bir lobi | national rifle association n. | ||
Star Wars | ||||
Star Wars | büyük lobi | grand lobby n. |