mazeret

Meanings of "mazeret" in English Turkish Dictionary : 27 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	mazeret	excuse n.
There is no excuse for dictator Saddam Hussein's breach of the UN resolutions. Diktatör Saddam Hüseyin'in BM kararlarını ihlal etmesinin hiçbir mazereti olamaz. More Sentences
General
2	General	mazeret	alibi n.
The Convention is not an alibi for the Council, but a serious and democratic partner in this discussion. Sözleşme, Konsey için bir mazeret değil, bu tartışmada ciddi ve demokratik bir ortaktır. More Sentences
Law
3	Law	mazeret	excuse n.
That is not an excuse, it is not an evasion. Bu bir mazeret değil, bir kaçamak da değil. More Sentences
4	Law	mazeret	alibis n.
Don't you think we have pretty good alibis? Oldukça iyi mazeretlerimiz olduğunu düşünmüyor musun? More Sentences
General
5	General	mazeret	apology n.
6	General	mazeret	peg n.
7	General	mazeret	essoin n.
8	General	mazeret	plea n.
9	General	mazeret	allegation n.
10	General	mazeret	out n.
11	General	mazeret	pretext n.
12	General	mazeret	justification n.
13	General	mazeret	put-off n.
14	General	mazeret	excusing n.
15	General	mazeret	excusation [obsolete] n.
16	General	mazeret	excusement [obsolete] n.
17	General	mazeret	dicaeology [obsolete] n.
18	General	mazeret	come-off n.
19	General	mazeret	pretension n.
20	General	mazeret	pretention n.
21	General	mazeret	exc (excuse) abrev.
Colloquial
22	Colloquial	mazeret	stalking-horse n.
23	Colloquial	mazeret	a song and dance n.
Trade/Economic
24	Trade/Economic	mazeret	justification n.
Law
25	Law	mazeret	ground of exculpation n.
26	Law	mazeret	essoin n.
27	Law	mazeret	essoign n.

Meanings of "mazeret" with other terms in English Turkish Dictionary : 90 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	mazeret beyan etmek	make excuses v.
I'm not going to make excuses. Mazeretler beyan etmeyeceğim. More Sentences
2	General	mazeret uydurmak	alibi v.
Fadil was establishing an alibi. Fadıl bir mazeret uyduruyordu. More Sentences
3	General	meşru mazeret	acceptable excuse n.
4	General	geçerli mazeret	valid excuse n.
5	General	mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösteren	essoinee n.
6	General	mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösterenin vekil tayin ettiği kişi	essoiner n.
7	General	mazeret götürmezlik	inexcusability n.
8	General	mazeret izni	compassionate leave n.
9	General	ucuz/sudan (mazeret)	lame n.
10	General	mazeret olarak uydurulan saçma sapan hikaye	fairytale n.
11	General	mazeret olarak ileri sürme	obtension n.
12	General	mazeret olarak bildirme	obtension n.
13	General	mazeret göstermek	plead v.
14	General	mazeret göstermek	pretext v.
15	General	mazeret olarak göstermek	allege v.
16	General	mazeret olarak göstermek	allege as a pretext v.
17	General	mazeret olarak göstermek	allege an excuse v.
18	General	mazeret sunmak	apologise v.
19	General	mazeret sunmak	apologize v.
20	General	mazeret olarak ileri sürmek	obtend v.
21	General	mazeret olarak gösterilmeyen	unpleaded adj.
22	General	mazeret göstermeye yarayan	escape adj.
23	General	mazeret bildiren	excusatory adj.
24	General	mazeret göstererek	apologetically adv.
Phrasals
25	Phrasals	mazeret belirterek kurtulmak	argue away v.
26	Phrasals	(inandırıcı olmayan) mazeret uydurmak	trundle out [uk] v.
Phrases
27	Phrases	mazeret bildirmeksizin	without giving any excuse expr.
Proverb
28	Proverb	kötü bir mazeret bile hiç olmamasından iyidir	a bad excuse is better than none
29	Proverb	bilgisizlik/cehalet mazeret değildir	ignorance is no excuse
30	Proverb	yasayı bilmiyor olmak geçerli bir mazeret değildir	ignorance of the law is no excuse
31	Proverb	yasayı bilmiyor olmak onu ihlal etmek için mazeret değildir	ignorance of the law is no excuse
Colloquial
32	Colloquial	uydurma mazeret	bone in (one's) leg [obsolete] n.
33	Colloquial	uydurma mazeret	a bone in your leg (or head) n.
34	Colloquial	kötü bir mazeret	a poor excuse n.
35	Colloquial	mazeret sınavı	makeup n.
36	Colloquial	(birine) bir mazeret uydurmak	give (someone) an out v.
37	Colloquial	yasayı bilmiyor olmak geçerli bir mazeret değildir	ignorance of the law is no excuse for breaking it expr.
38	Colloquial	yasayı bilmiyor olmak onu ihlal etmek için mazeret değildir	ignorance of the law is no excuse for breaking it expr.
Idioms
39	Idioms	uydurma mazeret	bone in (one's) leg [obsolete] n.
40	Idioms	uydurma mazeret	a bone in your leg (or head) n.
41	Idioms	kötü bir durumu affettirecek mazeret	get out of jail free card n.
42	Idioms	inandırıcı olmayan mazeret	sorry excuse n.
43	Idioms	sudan mazeret	lame excuse n.
44	Idioms	(polise vb) bir mazeret sunmak	get for someone for an alibi v.
45	Idioms	(birine) hikaye/mazeret uydurmak	pitch a line (to somebody) v.
46	Idioms	(birine) hikaye/mazeret uydurmak	pitch a story (to somebody) v.
47	Idioms	(birine) hikaye/mazeret uydurmak	pitch a yarn (to somebody) v.
48	Idioms	(birine) hikaye/mazeret uydurmak	pitch (one) a story v.
49	Idioms	(birine) hikaye/mazeret uydurmak	pitch (one) a yarn v.
50	Idioms	müsamaha gösterilmesi için mazeret sunmak	make allowance v.
51	Idioms	mazeret bildirmek	say for oneself v.
52	Idioms	kötü bir mazeret	the dog ate my homework expr.
53	Idioms	köpeğim ödevimi yedi (kötü mazeret/yalan)	the dog ate my homework expr.
54	Idioms	sular kesildi (kötü mazeret/yalan)	the dog ate my homework expr.
55	Idioms	elektrikler kesildi (kötü mazeret/yalan)	the dog ate my homework expr.
56	Idioms	mazeret kabul etmiyorum	no buts (about it) expr.
57	Idioms	mazeret kabul etmiyorum	no ifs and buts (about it) expr.
58	Idioms	mazeret kabul etmiyorum	no ifs or buts expr.
59	Idioms	mazeret kabul etmiyorum	no ifs or buts (about it) expr.
Speaking
60	Speaking	mazeret istemiyorum	I don't want excuses expr.
Trade/Economic
61	Trade/Economic	doktor vb randevularına icabet etmek için iş yerinden çalışan tarafından alınan mazeret izni	flex day n.
62	Trade/Economic	mazeret izni	casual leave n.
63	Trade/Economic	mazeret izni	compassionate leave n.
Law
64	Law	sanığın mazeret sunarken dayandığı tanık	alibi witness n.
65	Law	davacının şikayet hakkını kaldıran yasal mazeret	contramandatum n.
66	Law	geçerli mazeret	valid excuse n.
67	Law	mazeret sebebi	matter in extenuation n.
68	Law	mazeret sebebi	essoin n.
69	Law	mazeret teli	essoign n.
70	Law	mazeret sebebi	essoign n.
71	Law	mazeret savunması	defense of justification n.
72	Law	mazeret teli	essoin n.
73	Law	mahkemeye mazeret sunan kimse	essoiner n.
74	Law	kısmi mazeret	extenuation n.
75	Law	hafifletici mazeret	extenuation n.
76	Law	mazeret olarak göstermek	plead v.
77	Law	mahkemede bulunmamaya mazeret göstermek	essoin v.
78	Law	kanunu bilmemek mazeret değildir	ignorance of the law does not excuse expr.
79	Law	kanunu bilmemek mazeret değildir	ignorance of the law excuses no one expr.
80	Law	kanunu bilmemek mazeret sayılmaz	ignorance of the law excuses no one expr.
81	Law	kanunu bilmemek mazeret sayılmaz	ignorance of the law excuses no man expr.
82	Law	kanunu bilmemek mazeret sayılmaz	ignorance of the law does not excuse expr.
Education
83	Education	mazeret sınavı	make-up exam n.
84	Education	öğrenci mazeret belgesi	student excuse form n.
Military
85	Military	mazeret atışı	alibi fire n.
Latin
86	Latin	kanunu bilmemek mazeret sayılmaz	ignorantia legis neminem excusat expr.
87	Latin	kanunu bilmemek mazeret sayılmaz	ignorantia juris non excusat expr.
88	Latin	kanunu bilmemek mazeret değildir	ignorantia juris non excusat expr.
89	Latin	kanunu bilmemek mazeret değildir	ignorantia legis neminem excusat expr.
90	Latin	kanunu bilmemek bir mazeret değildir	ignorantia legis neminem excusat expr.