English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | medicinal adj. | tıbbi | ||
We must distinguish between makeup and cosmetics that have a medicinal purpose. Makyaj malzemeleri ile tıbbi amaçlı kozmetikler arasında ayrım yapmalıyız. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | medicinal n. | ilaç | ||
We are all mindful of the recent examples of medicinal products withdrawn from the market on public health grounds. Yakın geçmişte halk sağlığı gerekçesiyle piyasadan çekilen ilaç örneklerini hepimiz biliyoruz. More Sentences |
||||
Medical | medicinal adj. | şifalı | ||
In the botanical garden, there are many aromatic and medicinal herbs. Botanik bahçesinde birçok aromatik ve şifalı ot var. More Sentences |
||||
Medical | medicinal adj. | tıbbi | ||
At the same time, we recognise that there are important medicinal traditions outside the EU. Aynı zamanda, AB dışında da önemli tıbbi geleneklerin bulunduğunun farkındayız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | medicinal n. | tıbbi amaçlar için kullanılan bitki | ||
General | medicinal adj. | ilaç özelliği olan | ||
General | medicinal adj. | tedavi edici | ||
General | medicinal adj. | gezgin | ||
General | medicinal adj. | iyileştirici | ||
General | medicinal adj. | nahoş bir tadı olan | ||
General | medicinal adj. | ilaç gibi acı olan | ||
General | medicinal adj. | tadı ilaç gibi olan | ||
General | medicinal adj. | kiraz, badem veya meyan kökü aromasına benzer yapay ve şekerli tadı olan | ||
Medical | ||||
Medical | medicinal n. | tıbbi madde | ||
Medical | medicinal n. | tedavi edici madde | ||
Medical | medicinal adj. | iyileştirici | ||
Medical | medicinal adj. | medisinal | ||
Medical | medicinal adj. | sağaltıcı | ||
Medical | medicinal adj. | ilaca ait | ||
Medical | medicinal adj. | ilaç ile ilgili | ||