mevsim - Turkish English Dictionary

mevsim

Meanings of "mevsim" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
Common Usage
mevsim season n.
I am able to report that it is still the strawberry season in the northern Member States.
Kuzey Üye Devletlerde hala çilek mevsimi olduğunu bildirebilirim.

More Sentences
General
mevsim season n.
I hope you do not feel that you received the rough end of my treatment in this season of goodwill.
Umarım bu iyi niyet mevsiminde size kötü davrandığımı düşünmüyorsunuzdur.

More Sentences
Trade/Economic
mevsim season n.
For Athena's family, life at home in the green season acquires a gentle rhythm.
Athena'nın ailesi için yeşil mevsimde evdeki yaşam rahat bir ritim kazanıyor.

More Sentences
Gastronomy
mevsim season n.
Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
Bundan dolayı ülkeyi ziyaret etmek için her mevsim uygundur.

More Sentences
Meteorology
mevsim season n.
Perfect gift that can be used in almost any occasion or season.
Neredeyse her durumda veya mevsimde kullanılabilecek mükemmel bir hediye.

More Sentences
General
mevsim tide n.
mevsim etesian adj.

Meanings of "mevsim" with other terms in English Turkish Dictionary : 93 result(s)

Turkish English
General
yağmurlu mevsim rainy season n.
Do you think the rainy season will set in early this year?
Sence yağmurlu mevsim bu yıl erken başlayacak mı?

More Sentences
dört mevsim four seasons n.
In many cases, these areas want even more tourists, preferably spread equally across the four seasons.
Çoğu durumda bu bölgeler, tercihen dört mevsime eşit olarak yayılmış daha fazla turist istemektedir.

More Sentences
mevsim değişikliği season change n.
A long time ago, most people lived in groups that moved around as the seasons changed.
Uzun zaman önce çoğu insan mevsimler değiştikçe yer değiştiren gruplar halinde yaşamaktaydı.

More Sentences
Geography
kurak mevsim dry season n.
The short dry season has started and a blanket of heat has descended on the country.
Kısa kurak mevsim başladı ve ülkenin üzerine sıcak bir örtü çöktü.

More Sentences
Meteorology
yağmurlu mevsim rainy season n.
I don't like the rainy season.
Yağmurlu mevsimi sevmiyorum.

More Sentences
General
durgun mevsim dead season n.
avlanmanın yasak olduğu mevsim closed season n.
mevsim sonu satışı clearance n.
bir ürün veya hizmete talebin en düşük olduğu mevsim veya dönem low season n.
mevsim normallerinin üstünde above seasonal normals n.
mevsim normalleri seasonal normals n.
mevsim normallerinin üzerinde above seasonal normals n.
mevsim değişikliği seasonal change n.
mevsim geçişi mid season n.
taşkınsız mevsim non-flood season n.
mevsim ortalaması seasonal average n.
mevsim meyveleri fruits of the season n.
üçer günlük dört mevsim orucu ember days n.
4 mevsim 4 seasons n.
mevsim şeridi season chart n.
mevsim şartları seasonal conditions n.
mevsim etkileri seasonal influences n.
başarılı mevsim banner season n.
mevsim ortası midseason n.
batı afrika'da kasım sonu ile mart ortası arasında gerçekleşen bir mevsim harmattan n.
çimlerin büyümeye başladığı mevsim grass [dialectal] n.
sıcak mevsim heat n.
mevsim normallerinin altında seyretmek be below seasonal normals v.
mevsim normallerinin üstünde seyretmek be above seasonal normals v.
çok soğuk (mevsim/hava) hard adj.
normal olmayan hava (mevsim için) unseasonable adj.
mevsim değişikliklerinin hayvan ve bitkiler üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalı ile ilgili phenological adj.
geç gelen (mevsim) backward adj.
dört mevsim gerçekleşen all-year-round adj.
mevsim için normal olmayan unseasonable adj.
mevsim ortasına ait mid-season adj.
mevsim ortasında olan mid-season adj.
mevsim ortasında gerçekleşen midseason adj.
(mevsim) ılık green adj.
mevsim normallerinin altında below seasonal normals adv.
mevsim ortasında mid-season adv.
Phrasals
(mevsim vb) gelmek roll around v.
Phrases
mevsim boyunca throughout the season expr.
Colloquial
bir günde dört mevsim four seasons in one day n.
dört mevsim boyunca all year round expr.
her mevsim all year round expr.
dört mevsim boyunca all year round expr.
her mevsim all year round expr.
Speaking
en sevdiğim mevsim kış my favorite season is winter expr.
en sevdiğim mevsim yaz my favorite season is summer expr.
Trade/Economic
bir sektörün en faal olduğu zaman veya mevsim high season n.
durgun mevsim dull season n.
mevsim sonu satışı inventory-clearance sale n.
mevsim dışı fiyatlandırma off-peak pricing n.
mevsim işsizliği seasonable unemployment n.
mevsim sonu satışı clearance sale n.
mevsim sonu satışları seasonal closing out sale n.
ölü mevsim slack season n.
ölü mevsim dead season n.
tam mevsim zenith of the season n.
Tourism
mevsim dışı fiyat off season price n.
ölü mevsim dead season n.
Technical
mevsim geçişi mid season n.
Textile
mevsim ortası mid-season n.
Automotive
dört mevsim lastiği all seasons tire n.
dört mevsim lastik all-season tire n.
Marine
mevsim yağışı getiren hava baiu front n.
Gastronomy
mevsim salatası seasonal salad n.
mevsim salatası salad in season n.
mevsim salatası season salad n.
mevsim meyveleri fruits in season n.
mevsim sebzeleri vegetables in season n.
mevsim bitkilerinden yapılmış baharat rub n.
Statistics
mevsim bölgeleri seasonal zones n.
mevsim değişimleri seasonal variation n.
Botanic
tomurcuklanma veya aşılama zamanından sonra bir mevsim büyüyüp tek bir dalsız sürgün veren bitki whip n.
bitkilerin büyümeyi bıraktığı veya ekilmediği (zaman, mevsim) nongrowing adj.
her mevsim meyve veren everbearing adj.
Agriculture
serin mevsim mahsulleri cool-season crops n.
mevsim dışı özel mahsul yetiştiren bahçıvan cropper n.
Religious
(hristiyanlıkta) mevsim orucunun tutulduğu gün ember day n.
(hristiyanlıkta) mevsim orucunun tutulduğu hafta ember week n.
(hristiyanlıkta) mevsim orucu emberings [obsolete] n.
üçer günlük dört mevsim orucu emberings [obsolete] n.
Geography
kurak mevsim akışı dry weather flow n.
(mevsim) erken gelen forward adj.
Meteorology
mevsim iklimi monsoon climate n.
(iklim, mevsim) ılık open [new england] adj.
Military
dört mevsim hava savunma avcı uçağı all-weather air defense fighter n.
Mythology
yunan mevsim tanrıçaları horae n.
Archaic
(gün veya mevsim) ayinlere ayrılan solemn adj.
(gün veya mevsim) tören yapılan solemn adj.
Ornithology
güvercinlerin çayırlarda beslendiği söylenen mevsim benting time n.