English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | minuscule adj. | küçük | ||
Prioritize your chores so you don't waste time with minuscule tasks that can wait until later. İşlerinize öncelik verin, böylece daha sonra bekleyebilecek küçük görevlerle vakit kaybetmezsiniz. More Sentences |
||||
General | minuscule adj. | ufacık | ||
I was Gulliver-Fatuzzo, a minuscule man, and giants surrounded me. Ben Gulliver-Fatuzzo'ydum, ufacık bir adamdım ve etrafımı devler sarmıştı. More Sentences |
||||
General | minuscule adj. | çok küçük | ||
They can be achieved with an absolutely minuscule amount of finance. Kesinlikle çok küçük bir finansmanla gerçekleştirilebilirler. More Sentences |
||||
General | minuscule n. | miniskül | ||
General | minuscule n. | küçük harf | ||
General | minuscule n. | cüzi | ||
General | minuscule n. | küçük harfle yazılı | ||
General | minuscule n. | minüskül | ||
General | minuscule n. | m.s. 7. yüzyılda yuvarlak majüskül harflerden geliştirilmiş küçük bir bitişik el yazısı | ||
General | minuscule n. | küçük harflerle yazılmış el yazması | ||
General | minuscule adj. | küçücük | ||
General | minuscule adj. | önemsiz | ||
General | minuscule adj. | minik | ||
General | minuscule adj. | çok küçük parça | ||
General | minuscule adj. | miniskülle yazılmış | ||
General | minuscule adj. | miniskül boyutunda yazılmış | ||
General | minuscule adj. | miniskül tarzında yazılmış | ||
General | minuscule adj. | minisküle ait | ||
General | minuscule adj. | minisküle ilişkin |