English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | outpost n. | karakol | ||
The Roadmap also calls for the immediate dismantling of settlement outposts erected since March 2001. Yol Haritası ayrıca Mart 2001'den bu yana inşa edilen yerleşim karakollarının derhal sökülmesi çağrısında bulunmaktadır. More Sentences |
||||
General | outpost n. | ileri karakol | ||
According to the newspaper Ha'aretz, this is a phase in the strategy of surrounding the Old Town with Jewish outposts. Ha'aretz gazetesine göre bu, Eski Kent'in Yahudi ileri karakollarıyla çevrelenmesi stratejisinin bir aşamasıdır. More Sentences |
||||
Military | ||||
Military | outpost n. | ileri karakol | ||
Cuba is the nearest outpost of Soviet communism. Küba, Sovyet komünizminin en yakın ileri karakoludur. More Sentences |
||||
General | ||||
General | outpost n. | ileri karakol mevki | ||
General | outpost n. | antlaşma veya anlaşma ile başka ülkede kurulan askeri üs | ||
General | outpost n. | ücra yerleşim yeri | ||
General | outpost n. | en ileri konum | ||
General | outpost n. | en dış sınır | ||
General | outpost n. | sınır | ||
General | outpost n. | hudut | ||
General | outpost n. | ana merkezin uzaktaki şubesi | ||
General | outpost n. | ana örgütlenmenin uzak bir kolu | ||
General | outpost n. | ileri karakolda konuşlanmış askerler | ||
General | outpost n. | yerleşke | ||
General | outpost n. | uzak yerleşke | ||
General | outpost v. | ileri karakolun gözetimine verilmek | ||
Petrol | ||||
Petrol | outpost n. | bitişikteki diğer bir sahanın sınırına yakın olan petrol veya doğal gaz kuyusu | ||
Chess | ||||
Chess | outpost n. | rakibin kalesinin içi veya yakınındaki bir piyonun koruduğu kare |