English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | path n. | yol | ||
A boulder came down the hill, crushing everything in its path. Bir kaya parçası tepeden aşağı yuvarlanarak yoluna çıkanı ezdi. More Sentences |
||||
Common Usage | path n. | patika | ||
We followed a path through the forest. Ormanın içinden geçen bir patikayı takip ettik. More Sentences |
||||
General | ||||
General | path n. | yol | ||
You are now on the path to this European vision which we share. Şu anda paylaştığımız bu Avrupa vizyonuna giden yolda ilerliyorsunuz. More Sentences |
||||
General | path n. | geçiş yolu | ||
Her bodyguard cleared a path through fans. Kadının koruması hayranların arasından bir geçiş yolu açtı. More Sentences |
||||
General | path n. | (amaca giden) yolculuk | ||
She had her career path clearly mapped out ever since she was in high school. Lise yıllarından beri kariyer yolculuğunu net bir şekilde planlamıştı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | path n. | patika | ||
In order to increase predictability, a pre-announced path for monetary and exchange rate policy has been defined. Öngörülebilirliği artırmak amacıyla, para ve döviz kuru politikası için önceden ilan edilmiş bir patika tanımlanmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | path n. | pist | ||
General | path n. | çığır | ||
General | path n. | yörünge | ||
General | path n. | keçiyolu | ||
General | path n. | kurak | ||
General | path n. | meslek | ||
General | path n. | tarik | ||
General | path n. | bir taşıtın izlediği belirlenmiş rota | ||
General | path n. | iz | ||
General | path n. | keçi yolu | ||
General | path n. | izlek | ||
General | path n. | yolak | ||
General | path n. | yaşam biçimi | ||
General | path n. | hayat biçimi | ||
Technical | ||||
Technical | path n. | iz | ||
Automotive | ||||
Automotive | path n. | yörünge | ||
Medical | ||||
Medical | path n. | pat |